Yeni yıl geliyor ve her yıl olduğu gibi bu yılda süslenmiş çam ağacına düşman birkaç farklı insan şimdiden ortaya çıkmaya başladı. Böyle olunca diyeceksiniz ki ne kadar da inançlı bir ülke…
Ama ülkedeki tabloya bakınca durum hiç de öyle görünmüyor.
Bu ülkede dolandırıcılık hat safhada. Maliyetini düşürmek için insan sağlığını tehdit eden ürünleri piyasaya sürenler var. Tarihi geçmiş, bozulmuş tavukları çöpe gitmesin diye deterjanla temizleyip pişirip satışa koyanlar var. En ufak kriz anında zam yapan fırsatçılar var.
Tüm bunlar yaşanırken millet yılbaşı ağacına takmış durumda. Bunları konuşmaya cesareti olmayan kişiler yılbaşı ağacını konu edinmiş. Noel ile yılbaşını ayırt edemeyen insanlar bunlar.
Yeni yıl kutlamak günahmış, çam ağacı süslemek yanlışmış… Ama mesele bilgi değil zaten mesele konuşacak doğru şeyi bulamadıkları için en kolay hedefe saldırmak.
Oysa bu ülkede gerçekten konuşulması gereken o kadar çok sorun varken kimse dönüp bakmıyor. Deprem bölgesinde hâlâ konteynerde yaşamak zorunda olan insanlar varken, gençler iş bulamadığı için yurt dışına gitmenin yollarını ararken, sağlık sistemi düşmüşken, eğitim sistemi her yıl yamalı bohçaya dönmüşken… Bunların hiçbirine ses çıkarmayanlar, süslenmiş bir ağaç görünce bir anda dindarlık nöbetine giriyor.
Çünkü en kolayı bu. En risksizi de bu.
Sonra da dönüp toplumsal çürümeyi yılbaşı ağacına bağlamaya çalışıyorlar. Sanki ülkenin bütün sorunları o renkli ışıklardan yayılıyormuş gibi…
Yılbaşı ağacı kimseye zarar vermez. Bir geleneği yaşatır, insanlara biraz neşe katar. Zararlı olan yolsuzluk, hile, fırsatçılık, şiddet, adaletsizlik, denetimsizlik, liyakatsizliktir. Ama bunları konuşmaya cesareti olmayanların hedefinde her yıl olduğu gibi yine aynı sembol var.
Şimdi genel olarak bu tabloya baktığınız zaman Türkiye’nin gerçekten farklı bir inanç sistemi olduğunu düşünmüyor musunuz?
