Sokaklarda kontrolsüzce dolaşan köpekler, artık sadece masum canlılar olmaktan çıktı. Çoğu zaman vatandaşların can güvenliğini tehdit eden bir sorun haline dönüştü. Yaşanan saldırılar, özellikle çocuklar ve yaşlılar üzerinde derin izler bırakırken, çözüm arayışları maalesef istenilen düzeyde ilerleyemiyor.
Sokak köpekleri, ne yazık ki kontrolsüz üremenin, yeterli denetim ve çözüm yollarının olmamasının doğal bir sonucu olarak çoğalıyor. Küçük yerleşim yerlerinden büyük metropollere kadar saldırı haberleri ardı ardına geliyor.
Belediyelerin bu konuda tam anlamıyla yeterli ve etkin bir çalışma yürüttüğünü söylemek zor. Özellikle küçük ilçelerde sorun çözülmeden, hatta çözüm arayışı bile tam olarak başlamadan, olaylar üst üste yaşanıyor. Her saldırının ardından sorumluluk alanı belirsizleşiyor, müdahaleler yetersiz kalıyor.
Öte yandan, hayvan hakları savunucularının bazı yaklaşımları da kamuoyunda tartışma yaratıyor. İnsanlar saldırıya uğradığında ve kendilerini savunduğunda, bazı hayvan hakları aktivistlerinin hemen devreye girip tepki göstermesi, bu hassas dengenin daha da zorlaşmasına neden oluyor.
Hayvan haklarının savunulması elbette önemlidir, kimse hayvanlara kötü muamele edilmesini istemez. Ancak bu hakların korunması uğruna insanların can güvenliği ve günlük yaşam hakkının ikinci plana itilmesi kabul edilemez. İnsanların yaşadığı şehirlerde özellikle çocukların sokakta özgürce oyun oynayabildiği alanlarda kontrolsüz şekilde dolaşan hayvanlar büyük bir tehdit unsurudur. Ne yazık ki sokak köpeklerinin saldırganlaşması ve saldırı vakalarının artması toplumun huzurunu bozarken çoğu zaman hayvan hakları savunucularının aşırı tepkileriyle karşılaşmak durumu daha da karmaşık hale getiriyor.
Bir insan kendini korumaya çalıştığında, sözde hayvan hakları savunucuları tarafından hedef haline gelmesi değişik çelişki. Bu yaklaşımla mağdurun değil saldırganın tarafını tutmak gibi algılanmakta ve kamuoyunda bu farklı bir şekilde algılanmasına neden oluyor. İnsanlar hayatlarının tehdit altında olduğu bir ortamda nasıl kendilerini savunmasınlar? Bu denge kurulamadıkça, hem insanlar hem de hayvanlar zarar görmeye devam edecek.
Hayvanların korunması gerektiği kadar, insanların da korkmadan, kaygı duymadan günlük yaşamlarını sürdürebilecekleri ortamların sağlanması zorunludur.
