Türkiye’nin dört bir yanında peş peşe yaşanan zehirlenme vakaları, şiddet… sokaklarda bile hissedilen bir gerilim…
Gün geçmiyor ki “yine ne oldu?” diye sormadan haber sayfalarını açalım. Bu kadar ciddi, bu kadar ağır sorunlar varken, birilerinin çıkıp tüm bunların kaynağını alkole indirmesi artık şaşırtmıyor. Çünkü mesele o kadar basit değil.
Mesela biri çıkıp durduk yere alaksız bir konuşma yapıyor ve diyor ki “neden alkollü mekanlar var?” Sanki tüm ülkenin yükünü o birkaç mekân sırtlanıyormuş gibi bir algı yaratılıyor.
Tablo ortada. Zehirlenmeler artıyor neden? Denetim eksikliği, insanların daha ucuzuna mecbur kalması… Bunları görmezden gelip okları alkole çevirmek daha kolay…
Şiddet deseniz başka bir hikâye... Alkol tüketmeyen insanların da karıştığı binlerce şiddet vakası var. Hatta çoğunun arkasında alkol yok. Öfke kontrolü sorunu, ekonomik baskılar, uyuşturucu madde kullanımı, silah erişimi gibi çok daha derin problemler yatıyor. Ama bunları konuşmak, yüzleşmek zor.
Alkolü savunmuyorum ama her sorunu bunun üzerinden yormak kimseye bir fayda sağlamaz.
Kayseri’de de, Türkiye’nin pek çok şehrinde de bu döngü yıllardır sürüyor. Bir olay yaşanıyor, sebep tartışılmadan hedef seçiliyor. Zehirlenme vakaları mı arttı? Hemen “alkollü mekanlar.” Şiddet mi yükseldi? “Demek ki alkolün etkisi.” Oysa çoğu zaman dosyaların içinde alkol yok bile. Çünkü daha derin meseleleri konuşmak zor… Şu an hiç kimsenin gerçekleri konuşmaya cesareti yok. Alkolü konuşmak kolay. Elimizin altındaki en kolay başlığın arkasına saklanmaya devam…