Ecem Yaman

Bu şehir konuşmayı unuttu

Ecem Yaman

Her şeyin bu kadar hızlı olduğu bir çağda yaşıyoruz. Mesajlar saniyeler içinde gidiyor, görüntüler anında paylaşılıyor, herkesin söyleyecek bir fikri var gibi görünüyor. 

İletişim çağında yaşıyoruz deniyor. Ama insanların ne kadar iletişime yatkın olduğu muamma…

Bunu en net, sokak röportajlarında görüyorum ve anlıyorum. Sokak Röportajlarında mikrofon uzattığım her bir kişinin hayata bakış açısını topluma verdiği değeri görüyorum. Ama değişen bir şey var. Sokakta konuşanlar sadece yaşlı erkekler… 

Kadınların ise büyük bir kısmı değil konuşmak, elimde mikrofonu görünce yönlerini değiştiriyor. Gençler ya hızla uzaklaşıyor ya da kısa bir konuşmak istemiyorumla geçiştiriyor.
Oysa bu şehirde kadınlar da yaşıyor. Gençler de buranın geleceğini oluşturuyor. Ama söz konusu konuşmak kendini ifade etmek olunca hemen kaçıyorlar. 

Sokakta, meydanda, pazarda…
Genç birine mikrofon uzatıyorum. Sorunun zor olması gerekmiyor. Güncel bir mesele… hayatın içinden bir konu... Hep aynı cevabı alıyorum ‘Ne diyeceğimi bilmiyorum.’ ‘Bu konuda fikrim yok.’

Hâlbuki genç yaş, konuşmanın, itirazın, düşüncenin en diri olduğu dönem değil mi? İnsan o yaşlarda dünyaya kafa tutmaz mı, cümlelerini savunmaz mı, bazen yanlış da olsa cesurca konuşmaz mı? Ama bugün tam tersi bir tabloyla karşı karşıyayız. Gençler susuyor. Kaçıyor. Mikrofonu görünce geri adım atıyor.

Sosyal medya çağındayız diyoruz, teknoloji gelişti diyoruz ama galiba asıl kaybettiğimiz şey okuma, sorgulama ve düşünme refleksi. Her şey önümüze hazır geliyor. Kısa, hızlı, yüzeysel. Beğen, geç. İzle, unut. Paylaş, sorgulama.

Okumayan insan düşünmez.
Düşünmeyen insan konuşamaz.
Konuşamayan insan da zamanla susmayı normal sanır.

Bu sessizlik sadece gençlerde olmuyor. Bazı kadınlar var ki mikrofonu uzattığınızda sesi kısılıyor. ‘Kocam kızar’ diyor. Ya da ‘Fikrim yok.’ Bu cevabı verenlerin büyük kısmı ev hanımı. Tesadüf mü bu? Değil.

Kadınlara yıllardır biçilen bir rol var. Ev işi yap, çocuk büyüt, sus. Sorgulama, okumaya vakit ayırma, gündemi takip etme. Zaten senin fikrin sorulmaz. Sorulsa da çok ileri gitme.

Bu öğretilmiş bir suskunluk. 
Kadına ‘sen konuşma’ denmiş.
Gence ‘sen karışma’ denmiş.
Sonra da konuşamayan bir toplum ortaya çıkmış.
Asıl korkunç olan da bu zaten.

Herkes konuşmak zorunda değil elbette. Ama bu kadar çok insanın susması normal değil. Konuşmadan düzelmez hiçbir şey. Susarak ilerlemez hiçbir toplum…

Eğer bu sessizliğe alışır, kabullenirsek yarın konuşacak kimseyi de bulamayacağız.

Yazarın Diğer Yazıları