Ayşegül Şerife Akçakaya

Pembe fil, kaygı ve bizim zihnimiz

Ayşegül Şerife Akçakaya

Hayatın belli dönemlerinde hepimiz aynı döngüye düşeriz: ‘Şunu düşünmemeliyim’ deriz ve bir bakmışız, aklımız sadece onunla dolmuş. İşte Zeynep Selvili’nin ‘Pembe Fili Düşünme’ kitabı tam da bu noktada devreye giriyor. Kitabın çıkış noktası çok basit bir deney: Pembe fili düşünme. Aklınıza ilk ne geldi? Tabii ki pembe bir fil! Çünkü insan zihni, yapma dendiğinde daha da fazla yapmaya meyillidir. Yasaklı düşünce, en parlak renklere bürünüp karşımıza dikilir. Aslında günlük hayatımız da böyle değil mi? Hata yapma derken daha çok hata yaparız. Kaygılanma dedikçe kalbimiz hızlanır. Unut dedikçe hafızamız inadına diri kalır. İşte bu yüzden kitabın en büyük dersi şu: Düşüncelerimizi bastırarak değil, kabul ederek ve yönlendirerek özgürleşebiliriz.

Selvili, satır aralarında bize şunu fısıldıyor: Kaygı insan olmanın parçası. Önemli olan onu yok saymak değil, farkına varmak. Zihnin peşinden sürüklenmek yerine, nefesiyle, anda kalışıyla, farkındalığıyla yaşamayı öğrenen insan daha huzurlu oluyor. Bugünlerde hepimiz hızlı bir dünyada yaşıyoruz. Haberler, sosyal medya, iş telaşı, ekonomik sıkıntılar… Hepsi zihnimizi sürekli meşgul ediyor. Ve biz düşünmemeliyim dedikçe, o pembe fil büyüyor. Belki de yapmamız gereken, fili kovalamak değil, onunla aynı odada oturmayı öğrenmek.

Kendi adıma söyleyeyim: Gün içinde kaygılarım kabardığında artık kendime tamam, şu an kaygılıyım diyebiliyorum. Savaşmadan, bastırmadan, sadece fark ederek… Bu küçücük farkındalık bile zihnin yükünü hafifletiyor. Sonuçta pembe fil hep var olacak. Onu görmezden gelmek yerine, yanımıza alıp hayat yolculuğuna devam etmek daha akıllıca. Çünkü bazen huzur, fili kovmakta değil; onunla barışmakta saklı.
 

Yazarın Diğer Yazıları