Ayşegül Şerife Akçakaya

Karadağ Türkiye'ye Duvar Ördü

Ayşegül Şerife Akçakaya

Geçtiğimiz günlerde Karadağ hükümeti, yaşanan bir şiddet olayının ardından Türkiye vatandaşlarına vizesiz giriş hakkını kaldırdı. Olayda bir Türk ve bir Azeri vatandaşının bir Karadağlıyı bıçakla yaralaması, ülkede büyük yankı uyandırdı. Karadağ yönetimi de bu olayın ardından güvenlik gerekçesiyle vize zorunluluğu getirdi. Açık konuşayım Karadağ’ı bu kararından dolayı suçlayamıyorum. Hatta aksine, kararlarını kararlılıkla uygulamalarını anlayışla karşılıyorum. Çünkü devlet dediğin, vatandaşının güvenliğini koruyamıyorsa varlık sebebini yitirir. Bir ülke kendi topraklarında suç işleyen yabancıların artışını fark ettiğinde, buna kayıtsız kalamaz. Ama mesele burada bitmiyor. Çünkü bu kararın yankısı yalnızca sınır kapılarında değil; Karadağ’da yaşayan binlerce Türk’ün kalbinde duyuldu. Ve işte tam da bu yüzden, içim rahat değil.

Orada yaşayan, çalışan, yatırım yapan, ailesiyle yeni bir hayat kuran Türk vatandaşları şimdi kaygı içinde. Bir sabah uyandıklarında ülkedeki statüleri değişmiş, yıllardır süren vizesiz yaşam bir anda belirsizliğe dönüşmüş durumda. Suç bireyseldir, toplumsal değildir. Bir kişinin işlediği bir suçun bedelini, masum binlerce insan ödememeli. Ama şunu da biliyorum ki: bir ülke, önlem almak istiyorsa bazen genellemelerden kaçınmakta zorlanabilir. Bu açıdan baktığımda, Karadağ’ın kararını sert ama anlaşılabilir buluyorum. Çünkü biz de Türkiye olarak benzer durumlarda aynı hassasiyeti göstermeliyiz  hatta geçmişte bazen gösteremedik bile.

Son yıllarda ülkemizde yaşanan bazı olayları hatırlıyorum… Göçmenlerin karıştığı çocuk istismarları, saldırılar, taciz vakaları… Birçoğu kamuoyunda büyük tepki topladı ama caydırıcı cezalar verilmedi. Biz yıllarca misafirperverlik adı altında pek çok olayı görmezden geldik. Bir çocuk tacize uğradığında, suçlu serbest bırakıldığında, toplumun güven duygusu kırıldı. Ve şimdi Karadağ, benzer bir durumda farklı davranıyor: Yabancıların işlediği suçlara sessiz kalmam diyor.

Yine de kalbimin bir yanı huzursuz. Çünkü o ülkede suç işlememiş, yalnızca hayatını kurmuş binlerce Türk var. Bir kısmı iş insanı, bir kısmı öğrenci, bir kısmı küçük esnaf… Eşimle Karadağ’a gittiğimizde ne kadar çok Türk yaşıyormuş diye şaşırmıştık. Yolda yürürken inşaat işçisi bir Türk’le karşılaştık bizi görür görmez selam verdi ayaküstü sohbet ettik. Türkçe konuşan Karadağ’lı esnafa bile denk geldik. Orda geçirdiğimiz süre zarfında ülkedeki huzura, refaha da şaşırmıştık. Şöyle ki sıkışan trafikte bile korna sesi duymuyorsunuz herkes sabırlı, saygılı.Kısacası ben çok sevmiştim Karadağ’ı…

Son yaşananlara dönecek olursak bu kararın güvenliği sağlamak amacıyla alındığını anlıyorum ama uygulamada genelleme riski var bence. Yarın bir markette Türk plakalı bir araca saldırı olursa, bir okulda Türk bir çocuğa önyargıyla davranılırsa işte o zaman önlem ile ayrımcılık arasındaki çizgi bulanıklaşır.

Belki de bu olay bize ayna tutuyor. Biz, yıllardır misafir dediğimiz yüz binlerce göçmene kapımızı açtık ama kontrolü kaybettik. Bir ülkeye ölçüsüz şekilde göçmen alınır, suç işleyen cezalandırılmaz, adalet gecikirse o ülke kendi vatandaşına da haksızlık etmiş olur. Karadağ, bugün bunu yapmıyor. Kendi insanını korumak için hızlı bir karar aldı. Evet, bazı masumlar mağdur olacak, ama devlet refleksi bazen soğukkanlı değil, sert olmak zorundadır.

Ben Karadağ’ın kararını destekliyorum. Bir devletin vatandaşına sahip çıkması, suç işleyen yabancılara karşı sınırlarını koruması bana doğru geliyor. Ama aynı zamanda orada yaşayan Türkler için endişe duyuyorum. Çünkü bir ülkenin aldığı doğru karar, yanlış ellerde önyargıya dönüşebilir. Bizim ülkemizde yıllardır süren hoşgörünün, yer yer adaletsizliğe dönüştüğünü düşününce… Karadağ’ın gösterdiği kararlılığın aslında bir ders niteliğinde olduğunu görüyorum. Yine de umuyorum ki bu karar kalıcı olmaz. Çünkü herkesin hayatında en az bir kez gidip görmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum.

Yazarın Diğer Yazıları