Ayşegül Şerife Akçakaya

Kadınların hayatı bu kadar hafif tartılabilir mi?

Ayşegül Şerife Akçakaya

Geçen yıl Beyoğlu’nda bir kadını taciz eden iki kişinin görüntüleri ülke gündemini sarsmıştı. Hapis cezası almışlardı ama geçtiğimiz günlerde tahliye edildiler bu ceza sadece bir yıl sürdü. Ülkede şaka gibi dediğimiz haberler her geçen gün daha da artıyor. 

Bir yıl… Kağıt üzerinde hapis cezası olarak gözüken ama pratikte caydırıcılığı tartışmalı, mağdurun yaşadığı travmaya ise asla denk düşmeyen bir süre. Tacizin hangi biçimi olursa olsun, bir kadının güvenlik hissine yapılan müdahale olduğunu kim inkar edebilir? Ancak ne yazık ki mahkeme salonlarında, dosya numaraları, maddeler ve iyi hal indirimleri arasında kaybolan gerçek insan hikayeleri var. Tacize uğrayan kadının aylarca süren korkusu, her adımda arkaya bakma refleksi, geceleri eve yürürken duyduğu seslere karşı tetikte oluşu… Şimdi elimizi vicdanımıza koyup bi düşünelim. Tüm bunların karşılığı bir yıl mıdır gerçekten? 

Ben bu kararı okuduğumda içimde hem öfke hem hayal kırıklığı belirdi. Çünkü biz yıllardır kadınların güvenliğini konuşuyoruz, kadın cinayetlerinden tacize kadar uzanan geniş bir şiddet yelpazesini tartışıyoruz. Ama sonuç ne? Hala iyi hal gösterdi, pişman oldu, tutuklu kaldığı süre yeterli görüldü cümlelerine takılıp kalan cezalar. Yazık çok yazık…

Şunu hep söylerim: Bir ülkenin kadınları kendini güvende hissetmiyorsa, o ülke aslında hiç kimse için güvenli değildir. Sokakta yürürken, toplu taşımada, iş yolunda her yerde kadınların tek talebi normal bir gün yaşamak. Bu, bu kadar zor olmamalı.
Beyoğlu’ndaki olayda verilen ceza bana şunu düşündürüyor: Biz hala şiddetin ve tacizin toplumda neye mal olduğunu doğru okumuyoruz demek ki. O bir yıllık ceza, fail için küçük bir kesinti olabilir ama mağdur için travmanın başlangıcıdır. Fail tahliye olur, hayatına devam eder; peki ya kadın? Onun hayatındaki güven duygusu kim tarafından iade edilecek?

Verilen bu cezalar bana göre toplumun nerede durduğunun aynasıdır. Dilerim ki bir gün bu tür kararların ardında, kadınların yaşadığı acıyı gerçekten anlayan, toplumsal yankısını görebilen bir adalet anlayışı olur. Çünkü adalet, geç gelen bir şey değil, zamanında gelen, mağduru koruyan suçluyu caydıran bir şey olmalı.

Yazarın Diğer Yazıları