Ayşegül Şerife Akçakaya

İletişimin Anahtarı: Üslup

Ayşegül Şerife Akçakaya

Bir sözü nasıl söylediğimiz, çoğu zaman ne söylediğimizden daha etkili olur. Bu hayatta deneyimle öğrendiğim en temel gerçeklerden biri bu. Kimi zaman iyi niyetle ettiğimiz bir laf, yanlış bir üslupla karşıya diken gibi batar. Kimi zaman da eleştiri içeren bir cümle, saygılı ve yumuşak bir dille söylendiğinde, kimseyi kırmadan yerini bulur.

Hepimiz insanız. Kimi gün yorgun, kimi gün gergin, kimi gün hayata karşı biraz daha sabırsız… Ama unuttuğumuz bir şey var: Karşımızdakiler de öyle. Hepimiz kendi derdimizle uğraşırken, birbirimizin yükünü hafifletmemiz gerekirken, bazen istemeden de olsa kelimelerimizle yük üstüne yük bindiriyoruz. Oysa bir durup düşünsek, “Ben bu lafı duysaydım nasıl hissederdim?” desek… Belki ses tonumuzu biraz kısar, kelimelerimizi biraz yumuşatırdık. Belki o an susmanın daha güçlü bir tepki olabileceğini fark ederdik.

Üslup, sadece nezaket meselesi değil. Aynı zamanda iletişimin kalitesini belirleyen bir ölçüt. İş yerinde patronumuzla, evde çocuğumuzla, sokakta komşumuzla konuşurken… Her yerde, her an, kelimelerimizin nasıl giyindiği önemli. Sert mi, anlayışlı mı, kırıcı mı, yapıcı mı? Çünkü üslup, niyetin aynasıdır. Karşımızdakine verdiğimiz değeri, ona yaklaşım şeklimizi yansıtır. Tatlı bir dil, en büyük öfkeyi bile yumuşatır. Bir teşekkür, bir rica, bir “haklısın” bazen bir sorunu tamamen çözebilir. Ama öfkeyle atılan her kelime, yeni bir sorun doğurur.

Toplum olarak çoğu zaman tartışmayı, bağırmayı, üstün çıkmayı konuşmak sanıyoruz. Oysa dinlemek de konuşmanın bir parçası. Üslubun en önemli unsurlarından biri de saygıyla dinleyebilmektir. Kırmadan, dökmeden konuşabildiğimiz, fikirlerimizi savunurken sesimizi yükseltmek zorunda kalmadığımız bir toplum hayaliyle… Belki de her şey bir kelimeyle değişir. Ama o kelime nasıl söylendiğiyle anlam kazanır. Çünkü bazen bir sözü değil de bir üslubu affedemiyoruz.
 

Yazarın Diğer Yazıları