12 şehidimiz var… Ateş düştüğü yeri yakar derler ama hayır. Bu sefer sadece orayı yakmadı. Bu ateş, bir memleketin ciğerine düştü. Herkesin uykusu kaçtı, herkesin boğazı düğümlendi. Göz göre göre gelen bu acı, artık sadece birkaç hanenin değil, milyonların içinde kocaman bir boşluk açtı. Çünkü bu çocuklar hepimizin evladıydı. Çünkü bu topraklarda büyüyen her gencin kaderi bir şekilde oraya dokunuyor.
Şehitler… İsmini ezberleyemediğimiz, yüzlerini sadece siyah beyaz bir fotoğrafta gördüğümüz ama annelerinin doğarken göz göze geldiği o çocuklar. Bir düğün fotoğrafı kalıyor geride, bir kına gecesi, yarım kalmış bir mesaj, bir ‘Ben iyiyim’ sesi. Ve biz ne yapıyoruz? Sosyal medyada birkaç gün paylaşıp sonra hayatımıza devam mı ediyoruz? Yoksa gerçekten anlıyor muyuz bu kaybın büyüklüğünü? Bu ülkede biri ölüyor, diğerleri unutuyor gibi yaşamaya ne zaman alıştık?
Devlet büyükleri yine aynı cümleleri kurdu, haber spikerleri ezberledikleri tonlamayla duyurdu, ama annelerin feryadı bu ezberi bozdu. Babaların sustuğu yerde, evlatlarının tabutuna sarılan eşlerin sessizliği yankılandı. Bu sessizliğe iyi kulak verin. Çünkü orada bir halkın haykırışı var. ‘Yeter’ diyen bir yürek sesi var. ‘Bu topraklar uğruna ölmek değil, yaşamak istiyoruz’ diyen bir nesil var.
Şehitlerimizin ardından yas tutmak yetmez. Onları gerçekten anmak; uğruna can verdikleri bu ülkeyi daha adil, daha huzurlu, daha yaşanır bir yer yapmakla olur. Birbirimizi anlamakla, kutuplaşmayı bırakmakla, barışı istemekten vazgeçmemekle olur. Çünkü ateş gerçekten düştüğü yeri yakmıyor artık. Hepimizi yakıyor. Ve biz ya bu yangını birlikte söndüreceğiz ya da her seferinde yeniden yanacağız.
Allah tüm şehitlerimize rahmet eylesin. Geride kalanlara sabır ve dayanma gücü versin.