Ayşegül Şerife Akçakaya

Diplomalı Ama Eğitimsiz

Ayşegül Şerife Akçakaya

 Son zamanlarda sahte diplomalar, liyakatsiz atamalar ve eğitim kurumlarında yaşanan skandallar artık bizi ne yazık ki şaşırtmıyor. Daha da kötüsü, bu haberleri okurken içimizde bir şeyler sızlamıyorsa, işte asıl kaybı orada yaşıyoruz demektir. Gazeteci Emin Çapa’nın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmaya denk geldim. Bu yaraya parmak basmakla kalmadı, adeta yüreğimize tuz bastı. Emin Çapa, “Ekonomiyi düzeltirsiniz, siyaseti değiştirirsiniz, anayasayı ele alırsınız… Ama eğitimi öyle kolay kolay düzeltemezsiniz,” dedi. Ve haklıydı. Türkiye’nin bir zamanlar gururla baktığı üniversiteleri, uluslararası sıralamalarda adeta serbest düşüşe geçmiş. ODTÜ, dünyanın en iyi 85. üniversitesiyken 2021’de 801. sıraya gerilemiş. Boğaziçi 139’dan 601’e düşmüş. İTÜ, 165. sıradayken artık 801-1000 aralığında “adı var, tadı yok” bir konumda. Bu veriler sadece bir sıralama değil; bu düşüş, aslında çocuklarımızın, gençlerimizin ve dolayısıyla ülkemizin geleceğinin yokuş aşağı savruluşunun resmi.

Emin Çapa’nın “Nesilleri kaybediyoruz” sözü beni çok etkiledi. Çünkü bu yalnızca bir metafor değil. Gerçekten kaybediyoruz. Eğitim, sabır ister, zaman ister. Ekonomi gibi “piyasayı düzeltelim, enflasyonu indirelim” diyebileceğiniz bir alan değil. Hukuk gibi, bir anayasa maddesi değişikliğiyle rayına oturacak bir sistem de değil. Eğitim, toprağa ekilen bir tohum gibi. Bugün çürük tohum ekersek, yarın ağaç bekleyemeyiz. Beklesek de meyvesi olmaz. Ya da en iyi ihtimalle acı meyveler verir.

Bugün bir üniversite diploması artık birçok yerde liyakatin değil, bağlantının, paranın ya da “arka kapıların” göstergesi olarak algılanıyor. Gençler çabalamanın bir anlamı kalmadığını hissediyor. “Çalışınca bir şey olmuyor zaten” diyorlar. Bu söz kadar iç acıtıcı bir şey var mı?

Eğitim bu kadar hayatiyken, neden en az konuşulan mesele haline geldi? Neden günlerce süren siyasi tartışmalar arasında bir öğretmenin, bir öğrencinin, bir okulun sesi kayboluyor? Belki de cevap çok basit: Çünkü eğitim sonuçlarını hemen vermez, oy getirmez, PR malzemesi olmaz. Ama tıpkı Emin Çapa’nın dediği gibi, etkileri yıllarca sürer. Hem de öyle bir sürer ki, geriye dönüp düzeltmeye çalışsanız da geç kalmışsınızdır artık. Belki de bu yüzden bugün en büyük yatırımın binalara, yolları boyamaya ya da geçici ekonomik iyileştirmelere değil; öğretmene, çocuğa, sınıfa, eğitime yapılması gerektiğini daha gür bir sesle haykırmalıyız. Bugün diplomayı kağıt olmaktan çıkaramazsak, yarın bilim insanı değil, sadece unvan sahibi insanlar kalır elimizde.

Ve unutmayalım: Kaybedilen bir nesil, sadece bireyleri değil, bir ülkenin geleceğini de beraberinde götürür.
 

Yazarın Diğer Yazıları