Ayşegül Şerife Akçakaya

Asgari Ücrette 2026 Senaryoları

Ayşegül Şerife Akçakaya

Her yıl olduğu gibi, yıl sonuna doğru yine aynı tartışmanın içindeyiz: “Asgari ücret ne kadar olacak?” Bu soru artık Türkiye’de bir ekonomik veri değil, toplumsal bir nabız ölçümü. Çünkü asgari ücrete yapılacak zam sadece milyonlarca işçinin değil kiradan pazara, faturadan ulaşıma kadar herkesin hayatını etkiliyor. Bu yüzden “kaç lira olmalı?” sorusu, aslında “nasıl bir ülkede yaşamak istiyoruz?” sorusuna dönüyor bence.
2025 yılında net asgari ücret 22.104 TL olarak belirlenmişti. Şimdi gözler 2026’ya çevrildi. Ekonomistler ve iş dünyası çevreleri, yıl boyu süren enflasyon baskısını hesaba kattığında, 2026 için en sık telaffuz edilen zam oranı yüzde 20 ile 30 arası. Bu da net 26.500 TL – 28.700 TL aralığını işaret ediyor. Bazı uzmanlar, işverenin kaldırabileceği maksimum yük açısından %25 zam beklentisinin öne çıktığını ve bunun da yaklaşık 27.600 TL civarında bir rakam yaratacağını söylüyor. Diğer tarafta ise sendikalar var. Onların talebi çok daha farklı. Yıllardır “asgari ücret değil, insanca yaşam ücreti” vurgusu yapan sendikalar, geçim koşullarını dikkate alarak 40.000–45.000 TL bandını savunuyor. Evet, aradaki uçurum büyük. Ama hayat pahalılığı da küçük değil.  Kira fiyatları, gıda enflasyonu, enerji giderleri… 

Tüm bunlra asgari ücretli birinin yaşamını bir mücadeleye dönüştürdü.

Bu ülkede bugün bir aile, 22 bin liralık bir gelirle ay sonunu getiremiyor. Nasıl getirsin ki sadece kiralar en az 15 bin civarında. Artık geçim derdi öyle bir hal aldı ki, insanlar maaşı almadan borç kapatmayı konuşuyor. Bu tabloya baktığımda asgari ücretin “asgari yaşam” anlamına gelmesi gerekirken, “asgari dayanma” seviyesine indiğini söylemek hiçte yanlış olmaz. Bu yüzden masadaki teknik hesaplamalar genelde işveren maliyetine dayanırken, sokaktaki gerçek insanların hesabı bambaşka: “Ben bu maaşla nasıl yaşayacağım?”

Şahsi fikrimi söylemem gerekirse en düşük gelirli kesimi enflasyona ezdirmeyen, çocuklu bir ailenin temel ihtiyaçlarını karşılayabilen, kira,fatura,gıda üçgeninde nefes aldırabilen bir rakam 40.000 TL bandına yaklaşmalıdır. Bu rakam bazılarına uçuk gelecek biliyorum ama durum bu ne yazık ki. Hem aban göre uçuk olan bu rakam değil hayat pahalılığı.Ekonomideki dengeler hassas olabilir ama bir ülkenin geleceği, işçisinin yaşam kalitesinden daha hassas olmamalı. Çünkü yaşam standardı düştükçe umut da düşüyor, üretkenlikte düşüyor. Asgari ücretlinin nefes aldığı bir ekonomi, ülkenin de nefes aldığı bir ekonomidir.

Gerçekçi olmak gerekirse, hükümet–işveren–sendika üçgeninde ortaya çıkacak rakamın 26.500 TL – 28.500 TL aralığında kalma ihtimali daha yüksek görünüyor. Yani masada beklenen gerçekçi rakamlar ile halkın beklediği insani rakamlar arasında yine ciddi bir mesafe olacak gibi duruyor.

Belki her şey bir anda düzelmeyecek ama doğru belirlenen asgari ücret güzel yarınların başlangıcı olabilir. Çünkü 2026 için belirlenecek rakam, sadece maaş bordrolarına değil, milyonların hayatına yazılacak. Asgari ücretin, emeğin gerçekten değer gördüğü bir rakam olmasını diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları