Yalnızca taş değil, aşk taşıyor: Efsaneleriyle ünlü tarihi kule
Yerli ve yabancı turistlerin sıklıkla uğradığı, efsane aşklara ev sahipliği yapan tarihi yapının hikayesi oldukça dikkat çekici. Galata Kulesi'nin bu efsanelerle dolu tarihi yolculuğunu sizin için derledik. Detaylar Kayseri Anadolu Haber'de…
Tarihiyle zengin İstanbul’u düşününce ilk akla gelen efsaneleri ve aşk hikayeleriyle dolu Galata Kulesi oluyor. Kulenin gölgesinde yaşanan İstanbul masalı gelen ziyaretçileri adeta büyüsüne hapsediyor. İstanbul’un incisi olan Galata Kulesi; bazıları insan hayal gücünün eseri bazıları da tarihi belgelerle kanıtlanmış hikayeleriyle biliniyor.
Efsane aşk hikayeleri merak uyandırıyor
İstanbul’a gizemli hava katan Galata Kulesinin hikâyesi, İstanbul’a ilk kez gelen denizci Cenevizlilere, ak martının karanlıkta yol göstermesiyle beraber inançlarının bir tezahürü olarak martıyı Hz. İsa ile özdeşleştirmeleri ile başlıyor. Martıyı yuvasına kadar takip ettikten sonra yakalayarak pişirip yiyen Cenevizliler, martının yuvasının bulunduğu yere onun hatırası için Galata Kulesini inşa ediyor ve Roma döneminden kalma, Kuleye kimle beraber çıkarsan, çıktığın kişiyle evlenirsin efsanesini başlatıyor. Eğer taraflardan biri, önceden kuleye çıkmışsa bu tılsımın bozulacağına inanılıyor. Ayrıca eğer kuleye beraber çıkacak çiftin kaderinde kavuşamamak varsa karşılarına mutlaka bir engelin çıkacağı söyleniyor. Bir ömür beraber yaşamayacak çiftleri kabul etmeyen Galata romantik bir efsaneye daha ev sahipliği yapıyor. Efsaneye göre birbirine âşık olan Galata Kulesi ve Kız Kulesi’nin arasında bulunan İstanbul Boğazı sevgililerin kavuşmasını engelliyor.
Yıllarca aşkını mektuplara yazan Galata Kulesi, uçma hayalini gerçekleştirmek için Galata’ya çıkan Hezarfen Ahmet Çelebi’nin kulağına Kız Kulesi’ ne olan aşkını fısıldıyor ve mektupları ona iletmesini istiyor. Rüzgârı arkasına alarak uçan Hezarfen, mektupları Kız Kulesine ulaştırıyor. Aşkının platonik olmadığını anlayan Kız Kulesi sevinçten havaya uçarak Galata Kulesi ile İstanbul’un en güzel manzarasını oluşturuyor.
Galata’nın tarihi yoluculuğu
İstanbul tarihi boyunca birçok savaşa tanık olurken bin iki yüz dört yılında dördüncü haçlı seferinde bir hayli yara alıyor ve neredeyse tamamen yıkılıyor. Bin üç yüz kırk sekiz yılında Cenevizliler surlara ek olarak Galata Kulesini yığma taşlardan yeniden onarıyor.
Adını İsa kulesi koydukları Galata Kulesi o tarihte İstanbul’un en yüksek binası olarak bin dört yüz kırk beş kırk altı yılları arasında yükseltiliyor. Osmanlı hakimiyetine geçtikten sonra her yüz yılda bir yenilenen fener kulesi olan Galata, bu tarihten sonra Savaş esirlerinin barınağı, rasathane ve birçok farklı şekilde kullanılıyor. Talihsiz birçok olaya tanıklık eden Galata bin dokuz yüz atmış yedide tamamlanan son onarımdan sonra bugünkü görünümüne kavuşuyor ve en son ki restorasyon da iki bin yirmide yapılıyor.
