Vekil Özdemir'den gazetecilerin hak iyileştirmesi ve Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin önemli mesajlar

MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir hem Türkiye'nin terörle mücadelesi hem de medya çalışanlarının sorunlarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Detaylar Kayseri Anadolu Haber'de...

Vekil Özdemir'den gazetecilerin hak iyileştirmesi ve Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin önemli mesajlar
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir hem Türkiye’nin terörle mücadelesine hem de medya sektörüne yönelik dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Medya çalışanlarının özlük haklarına da değinen Özdemir, basın mensuplarına yeşil pasaport verilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca Ankara’da meclis muhabirlerine yönelik TOKİ konut projesinin de gündeme alınabileceğini belirterek medya çalışanlarına destek mesajı verdi. Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin öncülük ettiği ‘Terörsüz Türkiye’ hedefinin artık devlet politikası haline geldiğini vurgulayan Özdemir, Türkiye’nin 40 yılı aşkın süredir terörle meşgul edilerek bölgesel ve küresel rekabet avantajlarından uzaklaştırıldığını söyledi. PKK’nın silah bırakmasıyla yeni bir döneme girildiğini belirten Özdemir, hedeflerinin ‘Türkiye’nin enerjisini iç meselelerden arındırarak küresel bir güç haline getirmek’ olduğunu ifade etti.

Özdemir'den Terörsüz Türkiye mesajı: Türkiye'yi küresel bir güç haline getireceğiz

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı Terörsüz Türkiye hedefi ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin sahip olduğu bölgesel ve küresel fırsatlara rağmen terörle meşgul edilerek zaman kaybettiğini ifade eden Özdemir, ‘Bu işin sonu yalnızca terörsüz bir Türkiye’ye kavuşmakla kalmayacak. Allah izin verirse Türkiye’yi küresel bir güç haline getireceğiz. Çünkü 40 yılı aşkın süredir bu ülke terörle mücadelede çok ağır bedeller ödedi. Milletçe bedel ödedik; güvenlik güçlerimiz, Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet ve istihbarat teşkilatlarımız ağır kayıplar verdi. Türkiye, bölgesel ve küresel rekabette çok ciddi fırsatlar yakalayabileceği dönemlerde terör meselesiyle meşgul edildi; iç meselelere hapsedilmeye çalışıldı. Bunun arkasında da her zaman olduğu gibi Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen dış odakların yoğun çabaları vardı. PKK terör örgütü 1978’de Diyarbakır’ın Fis Köyü’nde kuruldu ve kurulduğu günden itibaren sözde dört parçalı bir yapı kurmayı hedefledi. Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nde vatandaşlık bağıyla bu ülkeye mensup olan herkesin dili, kökeni ne olursa olsun bu vatan üzerinde eşit haklara ve ortak yaşam hakkına sahip olduğu gerçeği ortadadır. Türkiye’nin artık terörle kaybedecek vakti yoktu. Sayın Genel Başkanımız da PKK’nın ilan ettiği hedefleri gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını belirterek örgütün tamamen feshedilmesi çağrısını yaptı. Terör örgütünün kurucusu Abdullah Öcalan’ın da yakalandığı ilk dönemde ‘Verebileceğim bir hizmet varsa veririm’ sözünü hatırlatarak, ‘Samimiysen örgütü feshet’ çağrısında bulundu. Öcalan da 27 Şubat’ta PKK’ya kongre çağrısı yaparak ‘Örgütü feshedin; artık federalizm, özerklik, ayrı devlet gibi taleplerimiz yok. Ortak yaşamı arayacağız’ dedi. Bunun üzerine PKK kongresini toplayıp kendini feshettiğini ve silahlarını yok ettiğini açıkladı. Bu sürecin ardından Türkiye’nin her yerini geziyoruz; şehit ve gazi ailelerimizi ziyaret ediyoruz. Ateşin düştüğü ocaklar, ne yapmak istediğimizi en iyi anlayanlar. ‘Başka acılar yaşanmasın, anaların yüreğine ateş düşmesin’ diyerek Milliyetçi Hareket Partisi’ne destek veriyorlar’ dedi.

‘Temel muradımız terörü tamamen Türkiye’nin gündeminden çıkarmaktır’

Türkiye’nin terörle mücadelede büyük mesafe katettiğini belirten Özdemir, ‘Bizim temel muradımız; Mehmetçiğimizin burnu kanamadan, hiçbir vatandaşımızın saçının teline zarar gelmeden terörü tamamen Türkiye’nin gündeminden çıkarmaktır. Çok şükür, bu konuda büyük mesafe katettik. Tam 14 aydır terör kaynaklı bir şehidimiz yok. Bu süreçte Türkiye, siyasi olarak da yüksek bir olgunluk seviyesine ulaştı. Meclis’te kurulan ‘Milli Birlik, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ son toplantısını yaptı ve rapor hazırlıklarına başladı. Siyasi partilerden toplum kesimlerine kadar geniş katılımla terörsüz Türkiye için yapılabilecekler raporlaştırılıp Genel Kurula sunulacak. Milletimiz terörün bitirilmesine gönülden destek veriyor. Doğu ve Güneydoğu’dan çok sayıda vatandaşımız ziyarete geliyor; ‘Artık rahat yaşıyoruz, gece yarısı sokakta yürüyebiliyoruz’ diyorlar. Bu huzuru bütün Türkiye’ye yaymayı amaçlıyoruz’ dedi.

‘PKK’nın silah bırakmasını istemeyen çevreler de var’

PKK’nın silah bırakmasından rahatsız olan çevreler bulunduğunu söyleyen MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, ‘Ne var ki PKK’nın silah bırakmasını istemeyen çevreler de var. Ortadoğu’da Türkiye’yi, Suriye’yi, Irak’ı, İran’ı bölmek isteyen kim varsa PKK’nın silah bırakmasından rahatsız. Başında da İsrail geliyor. İçeride de bazı unsurları devreye sokmaya çalışıyorlar. Hatta bazı siyasi yapılar da bunlara müzahir hareket ediyor. Bu trajikomik bir durumdur. Çünkü terörün bitmesi Türkiye’nin birliğinin pekişmesi demektir. Biz ‘Terör bitsin, PKK kendini feshetsin, silahlarını yaksın, milli birlik güçlensin’ derken; bazıları kalkıp bunun karşısında duruyor. Hem 2018 hem 2023 seçimlerinde PKK’nın siyasi uzantısıyla ittifak yapanlar, o dönemde PKK’ya ‘Silah bırakın’ demeyenler, bugün Milliyetçi Hareket Partisi’ne söz söylüyor. Bu, kendi siyasi geçmişleriyle çelişmektedir. Türkiye’nin milli üniter yapısına zarar verecek bir konu Milliyetçi Hareket Partisi’nin gündemi olamaz. Ne anayasanın ilk dört maddesi, ne 66. madde, ne milli devlet yapısı tartışma konusu değildir. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi’nin olduğu yerde ezan susmaz, bayrak inmez, vatan bölünmez’ dedi.

‘Terörsüz Türkiye hedefi bir devlet projesidir’

Terörsüz Türkiye hedefinin devlet projesi olduğunun altını çizen Özdemir, bazı siyasetçilerin de bu süreçte PKK’nın devamından yana tutum sergilediğini ifade ederek; ‘Belli ki bazıları silahlı PKK’yı seviyor. PKK silah bırakınca kötü, bırakmazsa iyi diyorlar. Türkiye terörsüz olunca kötü, terörlü olunca iyi buluyorlar. Bu kabul edilemez. Biz, kim terörü kullanarak Türkiye’ye zarar vermeye çalışıyorsa hedefimizin o olduğunu açıkça söylüyoruz. İsrail, ‘vaadedilmiş topraklar’ iddiasıyla Türkiye’ye hedef oluyorsa, Türkiye’nin hedefi de odur. Yunanistan Lozan’a aykırı şekilde adaları silahlandırıyorsa, Türkiye’nin hedefi de o tehdittir. Kimsenin toprağında gözümüz yok; ama kim bizim toprağımıza, birliğimize, geleceğimize göz dikerse Türkiye Cumhuriyeti Devleti onunla hesaplaşır. FETÖ’nün 15 Temmuz uzantılarıyla da mücadele ettik; devleti ve TSK’yı temizledik. Bugün ordumuzun kapasitesi, savunma sanayimizin geldiği nokta ortadadır. Bu güç Türkiye’ye büyük bir prestij kazandırmıştır. Sonuç olarak; terörsüz Türkiye hedefi bir devlet projesidir. Bu yoldan dönüş yoktur. Sayın Genel Başkanımızın ifadesiyle ok yaydan çıkmıştır. Bizim inancımız, gayretimiz ve kararlılığımızla Türkiye terör belasından tamamen kurtulacak ve enerjisini küresel tehditlere yöneltecektir. Liderimizin izindeyiz; hedefimiz Türk cihan hakimiyeti mefkuresidir. Bu inançla çalışmalarımızı sürdürüyoruz’ şeklinde sözlerini noktaladı.

Özdemir basın mensuplarına destek çıktı: Gazetecilere yeşil pasaport ve konut projesi

MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, medya alanının parti tarafından kendilerine verilen görevlerden biri olduğunu belirten Özdemir, 15 Temmuz 2016’dan sonra Türkiye aleyhinde oluşturulan tüm gündemlerin, yurt dışına kaçan ve gazetecilik kisvesi altında faaliyet yürüten FETÖ mensupları tarafından üretildiğini söyleyerek; ‘Tabii sorumluluk sahibi partimizde Sayın Genel Başkanımızın bize verdiği görevlerden bir tanesi medya alanı. Medya olunca medyadaki arkadaşlarımızla da hem yerel medyadaki arkadaşlarımız hem ulusal çaptaki çok saygıdeğer medya bir mensuplarımızla medya kuruluşlarımızla yakın ilişki ve aynı zamanda sürekli bir diyalog halindeyiz. İfade buyurduğumuz husus Kürşat Bey sadece basın mensubu arkadaşlarımızın ihtiyacı olan bir konu değil. Biz zaten bu gerçekle çıktık. Bu husus Türkiye'nin ihtiyacı olan bir konu. Niye? Çünkü 15 Temmuz 2016'dan sonra Türkiye'ye aleyhinde, yurt dışında ve dışarıda oluşturulmaya çalışılan gündemlerin tamamı FETÖ'nün gazetecilik kisvesi altında yetiştirilmiş örgüt elemanları tarafından hayata geçiriliyor. Bugün bakın Amerika'ya kaçmış bulunan çok sayıda FETÖ'cü isim hala Türkiye aleyhinde hem Türkçe yayınlar hem de uluslararası basına ekleyecek faaliyetlerde bulunuyor. Uluslararası basın da belirli ölçülerde ne yazık ki Türkiye'yi bu isimlerden okuma hatasına ve yanlışına düşüyor. Bu yanlışa düşerken resmi kurum ve kuruluşlarımız bir yere kadar etkili olabilir. Resmi kurum ve kuruluşlarımız durumu tespit eder, böyledir der ama diğer cenahta ‘sivil’ olduğunu iddia eden bir terör yapılanması mensupları var. Dolayısıyla sivil toplum kuruluşu dayanışması ve sivil toplum kuruluşlarının uluslararası nitelikteki birbiriyle entegrasyonu ve iletişimi üzerinden de 21. yüzyıl iletişim stratejileri içerisinde bu da vardır. İletişimi üzerinden de gidebilmeniz lazım. Bu kapsamda ne olması gerekiyor? Türkiye'yi yanlış ağızlardan, yanlış dillerden dinleyeceklerine, Türkiye'yi bilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, Türk milletinin evladı olan, Türk milletinin sevdalısı olan isimlerden dinlesin’ dedi.

Yeşil pasaport düzenlemesinin gerekli olduğunu vurguladı

Gazetecilerin yurt dışında mesleki platformlarda Türkiye’yi doğru ifade edebilmesi için yeşil pasaport düzenlemesinin gerekli olduğunu vurgulayan Özdemir, daha önce avukatlara sağlanan benzer hakkın basın mensuplarına da tanınması gerektiğini söyledi. ‘Bizim gazetecilerimizin bu kapsamda rahatlıkla yurt dışına çıkıp kendi mesleklerini ilgilendiren platformlarda kendilerini ifade edebilmeleri lazım. Ama bunun için seyahat özgürlüklerinin de belirli ölçüde sağlanması gerekiyor. Bu kapsamda da biz tabii daha evvel mecliste avukatlık mesleğine mensup vatandaşlarımız için benzer bir kanun teklifini geçirmiştik. Oysa Türkiye'nin milli güvenliğini de ilgilendiren bir alanda doğrudan sorumluluk sahibi olan ama önünde vize gibi, pasaport gibi engeli bulunan basın mensubu kardeşlerimizin de bu engelini kaldırmak ve rahat seyahat edebilmelerini kolaylaştırabilmek için yeşil pasaport teklifimizi sunmuştuk. Bu teklifimizle alakalı bir önceki iletişim başkanımızla, şimdiki iletişim başkanımızla görüşmelerimiz devam ediyor. Sizin gibi çok saygıdeğer basın mensupları zaten bu konuyu elinden geldiğince sıcak tutmaya gayret ediyor. Bana sorarsanız bu tanınması gerekir bir hak. Sadece basın mensubu, basın emekçisi kardeşlerimiz için, vatandaşlarımız için değil, dediğim gibi Türkiye'nin milli bir ihtiyacı olarak bu meselenin görülerek bunun üzerine gidilmesi lazım. Rakama vurduğunuzda da bu zaten çok fazla sayıda bir rakama ifade etmiyor. Yani kolaylıkla bu adım atılabilir. Hala bu konuyu Milliyetçi Hareket Partisi olarak gündemde tutmaya devam ediyoruz. Diğer boyutla alakalı da Kayseri'de bunlarının zaten yapıldığı Sağ olun. Sizler de gazeteciler cemiyeti üyesi olarak gazeteciler cemiyetinde benzer bir adımın atılması noktasında el ele omuz omuza vererek ilk projeyi hayata geçirdiniz. İkincisiyle alakalı şimdi çalışma devam ediyor. Dolayısıyla acaba Ankara'da da bilhassa, şimdi yavaş yavaş Ankara'nın kokusunu almaya başlamışsınız siz. Ankara'daki arkadaşlarla muhtemelen istişare etmişsiniz, zaman söylemiştir. Ben meclisteki gazeteci arkadaşlara bunu söyledim. Çünkü sağ olsunlar gecelerini gündüzlerine katıyorlar bizle beraber. Hem meclis gündemini takip ediyorlar. Bir taraftan meclisteler, bir taraftan Cumhurbaşkanlığındalar. Bir taraftan siyasi parti genel merkezinde oluyordular. Sürekli bir koşturmacadalar. Dolayısıyla ya bu nedir durumlarınız falan dedik. Çoğu kirada oturuyor. Dedik ya bir proje geliştirirseniz. Meclisteki muhabir arkadaşlara söyledim ben bunu. Biz işte şu kadar kişiyiz. Biz de bu anlamda bir ev imkanına yararlanmak istiyoruz gibisinden bir durum olursa toplu konut idaresinin Kayseri'de yaptığı benzer bir uygulama var. Bunu neden Ankara'ya kazandırmayalım?’ dedi.

Mecliste görev yapan muhabirlerin şartlarına değindi

Mecliste görev yapan muhabirlerin zor çalışma koşullarına da değinen Özdemir, çoğu muhabirin kirada yaşadığını söyleyerek Ankara’da gazetecilere yönelik TOKİ konut projesi yapılabileceğini ifade etti. Kayseri’de benzer uygulamaların bulunduğunu hatırlatan Özdemir, ‘Milliyetçi Hareket Partisi grubu ve AK Parti grubu mecliste bunu gündeme getiririz. İcap ediyorsa sorunları olarak partimizden ben, AK Parti'den diğer sorumlu arkadaşımızla beraber Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza gidip bu projeyi de anlatabiliriz dedik. Onlar tabii bu olaydan sonra henüz bize Tekrar bir proje ile gelmiş değiller. Ama öyle bir durum olursa neden olmasın? Bana sorarsanız bunun Türkiye'nin bütün illerine de yansıtılabilmesi lazım. Çünkü gerçekten geçmişle kıyasladığınız vakit basın mensubu arkadaşlarımız ve aynı zamanda basın kuruluşlarının patronajını yapanlar için kolay koşullar yok artık. Yani yayınlar, altyapı imkanları, şu stüdyo bile ayrı bir maliyet. Sağ olun, eksik olmayın. Yani milletimize doğru haber verebilmek için elinizden geleni siz de yapıyorsunuz ama bu çarkın da dönmesi lazım. Bütün bunlar olurken tabii basın emekçilerinin de hayatlarını, sosyal ve ekonomik hayatlarını daha nitelikli, kaliteli bir hale getirebilmemiz gerekiyor. Biz bununla uğraşıyor, bununla uğraşıyor içerisindeyiz. Sadece bizim Kayserili tabir ile ‘guru guruya gadanı alıyım’ deme olmaz. Yani o yüzden ‘gadanı alıyım’ diyorsan gereğinde yapman lazım’ şeklinde konuştu.