Kayseri tarihinde büyük boşluk! 2 bin yıl görmezden gelindi

Kayseri'nin yaklaşık 6 bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu ve tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı bilinirken, araştırmacı yazar Halit Erkiletlioğlu, Kayseri hakkında bugüne kadar aktarılan tarihsel bilgilerin önemli bir bölümünde hata ve eksiklikler bulunduğunu söyledi.

Kayseri tarihinde büyük boşluk! 2 bin yıl görmezden gelindi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Kayseri’nin özellikle Roma ve erken Hristiyanlık dönemine ait tarihinin yanlış ya da kopyalanmış bilgilerle aktarıldığını vurgulayan Erkiletlioğlu, şehrin ovada kurulduğu ilk dönemlere dikkat çekti. Erkiletlioğlu; ‘Kayseri, kadim bir şehir olup, günümüzde daha ziyade son bin yılı yani Türk-İslâm dönemi öne çıkarılmaktadır. Oysa şehrin kuruluşu MÖ 1200’lü yıllara kadar inmektedir. Türk-İslâm döneminden önceye ait olan yaklaşık 2 bin yıllık süreç neredeyse hiç dile getirilmemektedir’ ifadelerini kullandı.

Roma İmparatorluğu’nun M.S. 395 yılında ikiye ayrılmasının ardından Kapadokya bölgesi Doğu Roma (Bizans) egemenliğine girerken, Kayseri bu süreçte Hristiyanlığın yayılmasında öne çıkan merkezlerden biri haline geldi.  

Kayseri’nin tarihi sağlıklı bir biçimde aktarılmadı

Kayseri’nin özellikle 3. yüzyılın sonları ile 4. yüzyıldaki gelişiminin sağlıklı biçimde aktarılmadığını ifade eden Erkiletlioğlu, bu döneme ait bilgilerin büyük bölümünün birbirinin tekrarı ve hatalı olduğunu söyledi. Kentin tarihsel rolünün yalnızca siyasi ve askeri boyutla sınırlı olmadığını belirten Erkiletlioğlu, Kayseri’nin Hristiyanlığın yayılmasında da öncü bir konumda bulunduğunu dile getirerek şöyle dedi; ‘3. yüzyılın sonları ile 4. yüzyıldaki gelişimi birbirinden kopyalanan yalan yanlış bilgilerle aktarılmaktadır. Kayseri ile ilgili hiç dile getirilmeyen bir konu da şehrin Hristiyanlığın yayılmasındaki öncü rolüdür.

Kayseri tarihinde büyük boşluk! 2 bin yıl görmezden gelindi

Tarihsel kaynaklara göre Hristiyanlığın Roma İmparatorluğu tarafından resmî din olarak kabul edilmesinden önce bu inanca mensup kişilere yönelik baskı ve zulümler yaşandı. Bu dönemde çok sayıda Hristiyan, daha güvenli bölgeler olarak görülen Kayseri ve çevresine sığındı. Kayseri’nin coğrafi konumu ve Kapadokya bölgesindeki merkezi rolü kenti erken Hristiyan toplulukları için önemli bir yerleşim alanına dönüştürdü. 

‘Kappadokya Babaları’ Kayseri’de Ortodoks Hristiyanlığının temelini attı

Erkiletlioğlu, 4. yüzyılın ikinci yarısında Kayseri’de yaşayan ve ‘Kappadokya Babaları’ olarak bilinen din adamlarının, günümüz Ortodoks Hristiyanlığının temelini attığını belirterek, bu yönün de kamuoyunda yeterince bilinmediğini kaydetti. Ayrıca Ermenileri toplu halde Hristiyanlığa geçiren Krikor Lüsavoriç’in de Kayseri’de yaşamış olmasının, Kayseri’nin dini tarih açısından taşıdığı önemli bir yere sahip olduğunun da altını çizdi.

‘373 yılında Kayseri’de kuruldu’

Öte yandan Kayseri’nin sağlık tarihi açısından da dünya ölçeğinde önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Erkiletlioğlu; ‘Dünyanın ilk modern hastanesi kabul edilen Basiliada Hastanesi, 373 yılında Kayseri’de kurulmuştur. Bu yapı, Gevher Nesibe Dârüşşifası’ndan yaklaşık 800 yıl önce hizmet vermeye başlamıştır’ dedi.

Kayseri tarihinde büyük boşluk! 2 bin yıl görmezden gelindi

Mustafa Hayırlıdağ tarafından kaleme alınan ‘Gevher Nesibe Sultan Dârüşşifası’ başlıklı akademik makalede, Kayseri’de 1204 yılında verem hastalığı nedeniyle hayatını kaybeden Melike İsmetüddin Gevher Nesibe Hatun’un isteği doğrultusunda, ağabeyi Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1204-1206 yılları arasında darüşşifa inşa ettirildi. Daha sonra aynı külliye içerisinde 1210-1214 yılları arasında bir de tıp medresesi yaptırıldı. Şu an ise müze olarak hizmet vermeye devam ediyor.