Karayel: 'Ömrüm FETÖ mücadelesiyle geçti'
AK Parti'den, 23-24-25 dönem milletvekilliği yapan, Türk siyasetinin duayenlerinden olan Yaşar Karayel, 15 Temmuz hain darbe girişiminin en canlı şahitlerinden birisi oldu. Karayel İstanbul Atatürk Hava Limanı'nda çocuklarıyla birlikte darbecilerin tanklarına göğsünü siper etti.
Darbe girişiminin olduğu akşam, Atatürk Hava Limanı’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en yakınındaki beş kişiden birisi olan Karayel, darbecilerin püskürtülüp etkisiz hale getirilmesinde etkili rol aldı.
Geçmiş uzun siyasi hayatında çok sayıda darbelere tanıklık eden Karayel, 15 Temmuz'un diğer tüm darbe girişimlerinden farklı olduğunu ifade ederek; “Dünya'da ilk defa darbe girişimi, bizim millet tarafından önlenmiştir” dedi
FETÖ yapılanmasıyla geçmişte hiçbir zaman yolunun kesişmediğini belirten Karayel, "Ben bu yapıyı hiçbir zaman ne geçmişte nede günümüzde tasvip etmedim. Bunlara ben her zaman ‘FETTOŞ’ dediğim için beni hiç sevmediler, bende onları sevemedim” diye konuştu.
“ORMANA ZARAR BALTANIN SAPINDAN GELİR”
Açıklamalarında yaşanan durumu atasözü ile özetleyen Karayel, “Ormana zarar baltanın sapından gelir” diyerek şunları kaydetti; “Türkiye son darbeyi büyük bir kâbus gibi yaşadı. Kimsenin beklemediği, Türkiye’nin zirve noktasında yaşandı. Ve Türkiye’de darbeye sebebiyet verecek bir olay, ekonomiyi zorlayacak, insanları zorlayacak, hududumuzu zorlayacak zor bir durum yoktu. Bu tamamen dış destekli, Ortadoğu’daki olup bitenlerle ve Türkiye’yi de Ortadoğu’da bataklığında bir ülke olarak görenler üst akıl denilen emperyalist güçlerin yapmış olduğu bir hain saldırıdır. Su uyur düşman uyumaz lafı var. Biz uyanık olmazsak, millet uyanık olmazsa bu durumlarda darbeyi yapacak olanlar hep ortaya çıkar. Tarih içerisinde en karanlık olanı en kanlı olanı buydu. Topluma karşı silah tutan bir olaydır. Bundaki kullanılan bizdeki atasözü ormana zarar baltanın sapından gelir. Yani buradaki bize zarar veren unsurlar toplumun içinde olan hainler oldu. Bunların kimisi polis, kimisi asker, kimisi tüccar oldu. İdari olarak, yargı olarak yani topyekûn olarak Türk milletimin tarihine verilen bir zarar olmuştur. Bu olay bildiğimiz 7. darbe bilmediklerimizle beraber sayarsak 15 tane darbe oldu Türkiye’de. Bunlar bazen, Atatürkçülüğü, bazen ekonomiyi, bazen dış güçleri bahane ettiler. Ama aziz milletimiz, millet idaresiyle 15 Temmuz’u galibiyetle aşmıştır. Bu darbe girişimi kimsenin beklemediği şekilde cereyan etti. Yapılan yorumlarda ve yasayanların anlattıklarıyla gördüğümüzde gerçekten beklenilmeyen bir durum olduğunu gördük. Bu durumun çıkar guruplarına hizmet ettiği görülmektedir. Bölme ve parçalama girişimi oldu. Yabancı güçlerin organize ettiği ve onlara hizmet ettiği durumu göstermektedir. Ana sebeplerine baktığımızda bu 30 ağustos itibariyle bu FETÖcülerin tespit edileceği adlı anlamda yargılanacağı açığa çıkınca bu hainler böyle bir tutum sergilediler. Yani birden bire İstanbul’da hiçbir şey yokken akşam vakti tanklarla bir anda köprülerde askerin tespit edilmesi herkesi şaşkına çevirdi. Köprülerde bir terörist olduğu kanadıyla tedbirin alındığı önce hâsıl oldu. Sonra anlaşıldı ki sivillerin durdurulması ve yolların kapatılmasıyla durum açığa çıktı. Saat 10 civarları köprüler tutulmuş vaziyette tankları görür görmez bu darbe girişimi olduğunu gördük. FETÖcülerin olduğunu ve onlara yardım eden arka kanadın olduğunu gördük. İliklerimize kadar tesir etti bu olay. O andan itibaren kimi tanıyorsak kesin haber almaya çalıştık. O sıra kanallarda gördüğüm İstanbul İl Başkanı’nın konuşmasına denk geldik. Ve o sırada sayın cumhurbaşkanımızın havaalanına geleceğini öğendik. Bizde ondan sonra İstanbul’un arka yollarını kullanarak havaalanına ulaştık. Çocuklarımızla yeğenlerimizle havaalanına ulaştık. O arada yolda giderken TBMM başkanımız ağabeyimiz, birçok darbeyi önlemiş kişilerden birisidir. Kendisini aradım evde olduğunu söyledi. Ona durumu izah ettim. Meclise ulaşın ve meclisin ışıklarını açıp o kürsüden seslenerek meclisimizi açık tutalım dedi. Çünkü eğer bunlar muvaffak olurlarsa Türkiye’nin geleceği karanlıktır. Türkiye iç savaşa girer ve Türkiye bölünür ve parçalanır. Bin yıldan beri sürüp gelen Türk Milleti’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar olmayacağını gördük.”
“BİZ ZOR GÜNLERİN ADAMIYIZ”
15 Temmuz darbe girişimine dair paylaştığı görüşlerinde Karayel, “Biz zor günlerin adamıyız” ifadesinde bulunarak; “80 darbesi ve 71 muhatarası yaşamış ve olaylar üzerimizden geçmiş insanlarız. Bu zorlukları yaşayan neslin torunlarıyız biz. Biz her zorlukları yaşadık bildik. Sayın Cumhurbaşkanı halkı meydanlara çıkın çağrısını biz henüz meydana çıktığımızda medyayla bağlantı sağlanamamıştı. Biz zaten o andan itibaren Kayseri’de dâhil olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşları başkanlarıyla görüştük. Biz can korkusu taşımadık o gece bizim gibi can korkusu yaşamayan vatandaşlarımız arasında şehit olan 249 şehidimizde vardı. Bize şehitlik nasip olmadı gazilikte nasip olmadı. Bize de o gece o işin içinde bulunmak ve yapılması gerekenleri yapacak fiili gruptaydık. Orada bulunan polis kardeşlerimiz karşı tarafta terörist askerlerle çatışmaları vardı. Daha sonra askerler silahlarını bırakıp kaçtılar. Silahları sonra polisler oradan aldılar. Biz bunları hep orada yaşadık. Vali beyle temas kurduk. Vali beyin 1.ordu komutanıyla birlikte olduğunu öğrendik ve komutanın hain olmadığını öğrendik ve bunu halka ilan ettik” dedi.
“TANKIN KOMUTANINI TESLİM ALIP KARAKOLA TESLİM ETTİK”
15 Temmuz gecesi yaşadıklarını ve yaşananları da anlatan Karayel, can korkusu yaşamadıklarını kaydederek; “Biz o zaman bulunduğumuz yere gelirken bir tank vardı ve tank halkın üzerine doğru geliyordu. Tank durmak zorunda kaldı ve tankın önündeki namluyu sallasa oradaki halkın birçoğu olur. Ama askerler tankın kapaklarını açamadılar. Korku belası tankın kapıları açılınca oradaki komutanlarını aldık. Tankın komutanını kendi aracımıza koyduk. Daha sonra havaalanının oradaki karakola teslim ettik” dedi ve şunları paylaştı; “Biz kimsenin olmadığı zamanlarda kendimizi fiili grup ilan ettik ve kendimizi oraların sahibi kabul ettik. O yüzden can korkusu yasamadık. Biz o VIP’deki durumu düzelttikten sonra. Televizyondan sayın cumhurbaşkanımızın halkı meydanlara çağıran ve kulelerin kontrol altına alınması talimatını verince. Biz o zaman bulunduğumuz yere gelirken bir tank vardı ve tank halkın üzerine doğru geliyordu. Tank durmak zorunda kaldı ve tankın önündeki namluyu sallasa oradaki halkın birçoğu olur. Ama askerler tankın kapaklarını açamadılar. Korku belası tankın kapıları açılınca oradaki komutanlarını aldık. Tankın komutanını kendi aracımıza koyduk. Daha sonra havaalanının oradaki karakola teslim ettik. Bunu bırakmayın bu darbecidir dedik. Biz daha sonra VIP döndük. Daha sonra cumhurbaşkanımızın emriyle kuleleri aramaya gittik. Bu arada f16 yere çok yakın yerde uçuyor. Yaralananların bir kısmına orada müdahale edildi. Havaalanının iç harlarında bir tank Ford minibüsü ezmiş. Onu da bertaraf etmiş halk. Biz yanımızda bulunanlar birlikte Atatürk Havaalanı’nın kulesine yöneldik. Biz varmadan önce özel tim kuleyi basmak isteyen askerlerin bir kısmını yakalamış. Ama iki tanesi bir albayla bir başçavuş kulenin üst katına çıkmışlar. Ve ilginç olarak asansörlerin mekanizmasını bozmuşlar. Ve biz yangın merdiveniyle çıkmak zorunda kaldık. Biz çıkmadan önce beş on kişi çıkmış ama ne yapacakları konusunda bir fikirleri yoktu. Orada çıkan iki FETÖcü orayı kontrol amacına almak amacıyla çıkmışlar. Ve sayın cumhurbaşkanımızın uçağını imha etmek niyetiyle çıkmışlar. Daha sonra o iki askeri biz yakalayıp teslim ettik. Ve onları hallettikten sonra aşağı indik. Cumhurbaşkanımızı karşılayıp onu içeri aldık. Yanında iki üç tane koruması vardı. Biz o sırada cumhurbaşkanımızın basın toplantısı yapması için bir organizasyon yapmaya çalıştık. O alanı düzene sokmaya çalıştık. Fakat o sıra basına medyaya ait hiçbir alet yok. Biz zor adamlarız. Biz dava erleriyiz. Dava insanlarıyız. Biz zor zamanlarda neler yapılması gerektiğini bilen insanlarız. Ülkemizin geleceğine zarar verecek böyle bir darbeyi önlemek önlemiş olmak bize bu Türkiye için bir onudur, gururdur. Türkiye’nin saygın yerine zarar verecek darbeyi engellemek bizim için şereftir be bu süreci halkımızla hep birlikte yaşamak büyük bir gururdur. Tabii ki orada yaşanan her durum basına yansımadı. Cumhurbaşkanımız geldi fakat o sırada havada dolanan silahlı helikopterler vardı. Daha sonra talimat geldi gerekirse indirin aşağıya diye. Daha sonra Balıkesir’den kalkan dost helikopterlerin bu tarafa geldiğini gördüğü anda İstanbul Sefaköy tarafında başka bir yere yöneldiler. Sayın cumhurbaşkanımıza burasının çok güvenli olmadığını sızı baksa yere gönderelim diye. Daha sonra orada milyonlarca insan var sızın güvenliğiniz o milyonlarca insanla birlikte sağlanacak. Sayın cumhurbaşkanımız uçaktan indikten sonra darbenin püskürtülmesiyle talimatlar verdi. Vekâlette beraber sayın başbakanımıza talimatlar verildi. Daha sonra vali beyle 1.ordu komutanı geldi ve 1.ordu komutanı bir açıklama yaparak darbenin puskurtuldugunu açıklamasını yaptı. Ve böylece sabah namazına kadar o arada gecen süreç bir ömre sığacak bir olay değil. Bu milletin kaderiyle talihiyle alakalı bir dönemdi ve biz onlara ve orada bulunan darbenin savuşturulmasına destek veren halkımıza şükran borcumuz var.”
“BEYİN YIKAMA YÖNTEMİYLE KENDİLERİNE BAĞLIYORLAR”
Verdiği bilgilerde Karayel, FETÖ’nün çocukların ilkokuldan beri beyinlerini yıkayarak çocukları kendilerine bağladıklarını ifade etti ve şu bilgileri aktardı; “Bunlar liseden beri ilkokuldan çocuklarımızı alıp beyin yıkama yöntemiyle kendilerine bağlıyorlar. Cemiyetler veya cemaatler her ne olursa olsun bunlar kesinlikle siyaseten uzak olmalıdır. Bu ocaklar bu kurumlar dini faaliyetlerin yapıldığı ve dini öğretmek için açılan yerlerdir. Siz bu cemaat çatısı altında emperyalist güçlerin istediklerini yerine getirmek için kullanmazsınız. Devletin görevi milletin huzurunu sağlamaktır. Doğrusu devlet menfaat ve huzurunu sağlamaktır. Bu açıdan devlet bunlara bir denetleme ve yönlendirme getirerek dili ve dini düzenlemelidir. Birilerini sivrilterek, cemaatler kurarak Pakistan Hindistan olan cemaatlerde vardır. Bu tipler emperyalist güçleri kullanırlar. Allah’ın birliğinden Resullah’ın sünnetinden ayrılmadan dini doğru öğretilmelidir. Ve bu işi yapan diyanet işlerinin de bir şeyleri iyi anlatması gerekmedir. Aralarda boşluk bırakmamalıdır. Eğer boşluk bırakırsa işte böyle olaylar yaşarız. Kuran’ı Kerim’e uygun bir din öğretilmelidir.”
“EĞER AK PARTİ İÇİNDE OLAN DA VARSA AYIKLANACAK, YARGILANACAK”
Paylaştığı bilgilerde son olarak ise darbe işinin Türkiye’nin kaderiyle alakalı bir durum olduğunu dile getiren Karayel, AK Parti’nin içerisinde de FETÖcü varsa ayıklanacağını ve yargılanacağını ifade ederek; “İnsanlara bağlı şahıslara bağlı kurumlar olmaz. Alternatifler her zaman insanlar çıkartır. Bizim görevimiz içinde bulunduğumuz zaman dilimini korumak ve anlamaktır. Milletimizin huzur ve refahı için kullanmalıyız. İşte bu fetöcüler yanı sivil ya da askeri, tüccarı, finansı, subayı temizlenip Türkiye arındırılmalıdır. 80 darbesinde altı yüz elli insan yargıdan geçti. Bu darbe girişimi öncekilerden basit değildir. Burada millet yargılıyor. Milletin içinde de olanları ayıklıyor. Bu kadar çok bağlantısı olan güruhun bu kadar kolay çözülmesi kolay değil. İşte bu sırada devlet incelemelerini yapıyor. Bu FETÖcülerin asparagas haberleri çaycıya tüccara dokunuluyor da siyasilere zenginlere dokunulmuyor denilmesi yanlıştır. Devlet bunlarla ilgili tespit ettikçe kendi içerisinden temizliyor. İşe girecekse devlet sorgu yapıyor. İçinizde FETÖcü varsa devlet teyakkuzda bulunuyor. Bundan sonra içinde varsa kamuda rol alamaz. Savcı asker subay olamaz. Siyasetin her birinin kuralı var. Eğer AK Parti içinde olan da varsa onlarda ayıklanacak. Ve onlar da yargılanacak. Ama siyasetçinin hesabı sandıkta görülür ve günü geldikçe görülür. Devletin 94 yıllık geçmişine baktığınızda devlet çok şey kaybetti ve bu parlamenter sistem devleti etkiledi. Bununla beraber anarşi bitmedi, ,iç güç etkiler bitmedi. Bundan sonra millet kimi istiyorsa onu seçecek. Milletin seçtiği kişi onu yönetecek. Muvaffak olursa 5 yıl devam edecek sonrasında bakanlar kurulunu kendisi kuracak. Parlamenter sistemin hep sancılarını yaşadık biz. Milletvekilleri yasama görevini yapacak. Artık her şey milletimiz kara verecek. Milletimizin feraseti nasıl 15 Temmuz’da yendiyse bundan sonra da öyle olacak. Millet krizi çözecek. Yönetimi millet yapacak ve ona kendisi yapacak. Çift taraflı hem hükümet meclise hem meclis hükümeti çift taraflı olarak milletin önüne getirecek. İtalya da mesela bu yüzde 40. Yüzde kırkı kim aldıysa o milleti yönetiyor. Millet demek ki kendisini kime yönettirmek istiyorsa onu seçiyor. Darbe işi Türkiye’nin kaderiyle alakalı bir durum. Milletimiz uyanık olması lazım. Eğitim önemli bir şey. Hak ve hürriyetleri bilmeleri lazım. Millet önce kendi çocuğuna sahip çıkmalıdır. O zaman devlete ve millete sahip olmuş oluruz. Millet hep birlikte bu toprakların sahibidir. Devlet olarak millet olarak bu toprakları elde tutmanın bir bedeli vardır. Bu bedeli ödeyenlerin sayesinde biz bu topraklardayız. Bizlerde bedeller ödedik. Bu bedellerle birlikte emperyalistlere açık vermeden yapmalıyız. Eğitim bu açıdan önemlidir. Evlatlarımıza bir şeyleri öğreterek bu vatana sahip çıkmaları gerektiğini öğretmeliyiz.” şeklinde konuştu. HM