Kaderin kahvesi Kayseri'de pişti: Atatürk muzaffer, Trikopis esir!
Kayseri, 1920'lerin en kritik günlerinde bir kahve sözüyle tarihe geçti. O sözün nasıl gerçekleştiğini duyanlar şaşkınlığını gizleyemedi. Ayrıntılar Kayseri Anadolu Haber'de...
Bir Yunan generalinin adı Kayseri ile yan yana anıldığında, şehirde kimse böyle bir gelişmeye ihtimal vermemişti. Fakat tarihin akışı, verilen o kahve sözünü hiç kimsenin beklemediği bir şekilde gerçeğe dönüştürdü.
Zafer hayaliyle kurulan cümle
Gürbüz Evren’in yazısına göre, Temmuz 1921’de Kütahya-Eskişehir muharebelerinin ardından cepheye gelen Amerikalı bir gazeteci, Yunan General Trikopis’e Ankara’ya ilerleyip ilerlemeyeceklerini sordu. Türk ordusunun Sakarya’nın doğusuna çekilmesinden cesaret alan Trikopis, ‘‘Yakında Kayseri Talas’ta kahve içeceğim’‘ sözleriyle zaferi garanti görüyordu.
Mustafa Kemal’in sessiz tebessümü
Generalin sözleri Mustafa Kemal Paşa’ya aktarıldığında, Paşa yalnızca tebessüm etmekle yetindi. Çünkü gerçek zaferin ne zaman geleceğini en iyi o biliyordu. Aradan yalnızca bir yıl geçecek, 30 Ağustos 1922’de kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi Trikopis’in hayallerini yerle bir edecekti.
Bozgun ve esaret
2 Eylül 1922’de Uşak yakınlarında Yunan birlikleri dağıldı. General Trikopis ve General Digenis, askerlerine söz geçiremeyince Türk birliklerine teslim oldu. Önce İsmet Paşa’nın karşısına çıkarılan generaller, ardından Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna götürüldü.
Atatürk’ün asil karşılaması
Mustafa Kemal Paşa, generalleri nazikçe karşıladı, ellerini sıktı ve ‘‘Üzülmeyin, Napolyon da esir düşmüştü. Artık bizim misafirimizsiniz’‘ diyerek teselli etti. Kahve ve sigara ikram etti, isteklerini sordu. Trikopis’in tek dileği, İstanbul’daki eşine haber verilmesiydi.
Kayseri’de kaderin cilvesi
Ardından Yunan generaller, diğer esirlerle birlikte Kayseri Talas’taki kampa gönderildi. İşte Trikopis’in bir yıl önce zaferle içeceğini söylediği kahve, bu kez kendisine esaretin ilk gününde ikram edildi.
İki kahve, iki farklı anlam
Kaderin garip cilvesi, aynı kahveyi Kayseri’de iki farklı anlamla tarihe yazdı. Trikopis kahvesini Talas’ta bir esir olarak içerken, Mustafa Kemal Paşa zafer kahvesini İzmir’e girmeden önce Belkahve’de yudumluyordu.