Kayseri'nin paraları konuşuyor!- İşte Kayseri'nin darphane sırları
Kayseri'de tarih toprak altından fısıldıyor… Bir araştırmaya göre, Anadolu Selçuklu döneminde basılan sikkeler, sadece ticaretin değil, inancın, siyasetin ve sanatın aynası olduğu ortaya çıktı. Kimi zaman bir hükümdarın gücünü, kimi zaman bir aşkı ya da dini sembolleri taşıyan bu paralar, şimdi Kayseri tarihinin görünmeyen yüzünü ortaya çıkarıyor. Detaylar Kayseri Anadolu Haber'de…
Kayseri, tarihi boyunca birçok medeniyetin kavşak noktası oldu. Bugün toprak altından çıkarılan her bir sikke, şehrin bir darphane şehri olduğunu, hatta döneminde siyasi gücün ve ekonomik canlılığın kalbinin burada attığını gösteriyor.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi Şehir Kültür Sanat Dergisi’nde yer alan araştırmalara göre; Anadolu Selçuklu Devleti döneminde basılan paraların yalnızca ekonomik araç değil, aynı zamanda sanat eseri, egemenlik belgesi, hatta dini tebliğ niteliği taşıdığını ortaya koyuyor.
Kutbeddin Melikşah'ın gümüş parası: 1196 Kayseri darphanesi
Kayseri’deki en dikkat çeken örneklerden biri, Kutbeddin Melikşah’ın 1196’da bastırdığı gümüş sikke. II. Kılıç Arslan’ın oğlu olan Melikşah, Kayseri’yi ele geçirdikten sonra kendi adına para bastırarak iktidarını ilan etti. Bu sadece bir ekonomik hamle değil, aynı zamanda siyasi bir duruş oldu.
Sikkeler sadece maddi değerleriyle değil, üzerlerindeki yazı ve motiflerle de büyük anlam taşıyordu. I. İzzeddin Keykavus, yazıları kare içine yerleştirerek sikkelerde yeni bir üslup başlatmıştı. I. Alaeddin Keykubad ise bu tarzı geliştirerek Arapî yazılar ve süslemelerle donatılmış paralar bastırmış, araya çiçek ve yıldız motifleri ekleyerek sanatı sikkeye taşımıştı.
II. Kılıç Arslan döneminde ise dikkat çeken başka bir motif, eli mızraklı süvari oldu. Gurlu sikkelerinde görülen bu figür, Selçuklu sikkelerine de taşındı. Daha sonra Muizzeddin Kayserşah, aynı figürü elinde üç çatallı yaba ile yeniden yorumladı. Paralar adeta bir görsel mesaj taşıyordu.
Güneş Gürcü Hatun'u aslan Sultan'ı temsil ediyor
II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde ise tarihte ilk kez bir Selçuklu sikkesine “Arslan ve Güneş” motifi işlendi. Aslan Sultan’ı, Güneş ise onun eşi Gürcü Hatun’u temsil ediyordu. Altına hilal, tek ya da üç yıldız gibi detaylar eklenerek her bir sikke farklı bir anlamla yüklendi. Bu motif, bir aşkın, bir birliğin, belki de o dönemin diplomatik mesajlarının paraya yansıyan haliydi.
Kültepe'den Roma'ya, Selçuklu'ya uzanan darphane geleneği
Araştırmalarda, Kayseri’nin sikke tarihçesi sadece Selçuklularla sınırlı olmadığı ortaya çıktı. Kültepe’de bulunan en eski sikkelerde şehrin antik adı “Anisa” okunuyor. Roma döneminde ise şehir, “Caesarea” olarak anılıyor ve Tiberius’tan Gordianus III’e kadar aktif bir darphane merkezi oluyor. Bu uzun geçmiş, Kayseri’yi Anadolu’nun para tarihindeki kilit şehirlerinden biri haline getiriyor.
Ayrıca Selçuklu sikkelerinde kullanılan altın, gümüş, bakır ve bronz metaller; yalnızca ekonomik değer taşımıyor, o dönemde altın “dinar”, gümüş “dirhem”, bakır ise “fels” ya da “mangır” olarak adlandırılırdı. Hangi hükümdarın hangi metalde ne ağırlıkta para bastırdığı, aynı zamanda devletin ekonomik gücünü ve istikrarını da ortaya koyuyordu.
Ayetler, dualar, halife isimleri
Selçuklu sikkeleri dini birer araç olarak da kullanıldı. Birçok parada “Besmele”, “Kelime-i Tevhid”, “Kelime-i Şahadet” gibi ifadeler yer alırken, dört Abbasi halifesinin ismine de yer verildi.
Bugün Kayseri’nin dört bir yanından çıkan bu sikkeler, şehrin tarihi rolünü yeniden tanımlıyor. Kayseri, sadece Selçuklu’nun bir ticaret durağı değil, aynı zamanda sanatın, siyasetin, inancın ve iletişimin metal yüzeylere kazındığı bir tarih aynası olarak tarih sayfalarında yerini alıyor.