Alpaslan Baki Ertekin'den gündem yaratan konuşma!
Erciyes Anadolu Holding eski CEO'su Alpaslan Baki Ertekin'in sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda kullandığı ''Neden bir holdingi aileden birine bırakmak normal karşılanırken, siyaseti aileden birine bırakmak anormal karşılanıyor? '' ifadeleri gündem oldu. Detaylar haberimizde…
Sosyal medya Alpaslan Baki Ertekin’i konuşuyor. Erciyes Anadolu Holding Eski CEO'su Alpaslan Baki Ertekin sosyal medyada bir paylaşımı alıntılayarak yaptığı paylaşım gündem oldu. Sosyal medya kullanıcılarından bu sözlere yorum yağdı.
Konu: Siyaseti aileden birisine bırakmak
Alpaslan Baki Ertekin, ''Neden bir holdingi aileden birine bırakmak normal karşılanırken, siyaseti aileden birine bırakmak anormal karşılanıyor?'' ifadelerini kullandı. Ertekin, bu konuyla ilgili verdiği Recep Tayyip Erdoğan örneğinde siyasi zeka, lider karizma ve tarihsel dinamikliği üzerine bir başarı öyküsü olduğunu ve bu noktada aileye bırakılacak olan şeyin de aynı holding içindeki maddi sermaye gibi siyasi bir sermaye olduğunu belirtti.
İşte Ertekin’in o sözleri
Ertekin sosyal medya hesabında AK Parti'nin başına Genel Başkan olarak Bilal Erdoğan’ın düşünülmesi halinde partinin yüzde 5'i geçemeyeceği ve ilk seçimden sonra tabela partisi olacağına yönelik bir paylaşımı alıntılayarak şu ifadeleri kullandı,
''Türkiye'de, bir holdingin kurucusu olan sermaye sahibinin yönetim bayrağını kendi çocuğuna devretmesi, toplumsal ve ekonomik düzlemde büyük ölçüde doğal karşılanan bir durumdur. Bu, sadece bir malvarlığı devri değil; aynı zamanda bir vizyonun, iş kültürünün ve yıllar içinde biriktirilmiş rekabet avantajının aile içinde kalmasının teminatı olarak görülür. Holding patronu, kendi entelektüel ve ticari birikimiyle yarattığı bu ekonomik yapının, profesyonel bir yöneticiden ziyade, kendi kanından gelen ve bu vizyonu özümsemiş bir varis tarafından sürdürülmesini isteme hakkına sahiptir. Zira bu yapı, sonuçta onun özel sermayesi ve emeğiyle vücut bulmuştur.
Bu bağlamda, siyaset sahnesindeki büyük bir liderin durumunu ele almak, şaşırtıcı ama yerinde paralellikler sunar. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) lideri Recep Tayyip Erdoğan örneği, kurumsallaşmış bir yapıdan çok, liderin karizması, siyasi dehası ve tarihsel momentumu en iyi şekilde kullanma yeteneği üzerine inşa edilmiş bir başarı öyküsüdür. Partinin, bir fikir kulübünün veya kurumsal bir hiyerarşinin ürünü olmaktan ziyade, bizzat liderin siyasi birikimi, entelektüel derinliği ve stratejik hamleleriyle iktidara taşındığı yaygın bir kabuldür.
Siyasi Sermaye ve Bırakılmak İstenen Miras
Holding örneğinde söz konusu olan maddi sermaye, ticari bilgi birikimi ve marka değeri ise, siyasi liderin durumunda bunun karşılığı **'Siyasi Sermaye'**dir. Bu siyasi sermaye;
• Tarihsel Misyon İnancı: Liderin uzun yıllar boyunca savunduğu, mücadele ettiği ve kitleleri peşinden sürüklediği ideolojik ve vizyoner duruş.
• Organizasyonel Hafıza: Liderin kurduğu teşkilatın, iletişim ağının ve siyaset yapma biçiminin benzersiz kodu ve tecrübesi.
• Kişisel Otorite ve Karizma: Liderin, parti içindeki ve toplum nezdindeki tartışmasız kabulü ve oy getirme gücü.
AK Parti, bu siyasi sermayenin en somut örneğidir. Liderin emeği, çabası ve risk alma kapasitesi, partiyi iktidarda tutan ana enerjidir. Dolayısıyla, bu denli kişisel bir çabayla inşa edilmiş bir siyasi yapının, liderin çekilmesiyle birlikte dağılma riskini taşıması ve bir "kurumsallaşma" eksikliği olarak eleştirilmesi, aslında bu yapının benzersizliğinin bir göstergesidir.
'Ben AK Parti’li değilim Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorum' ya da 'Ak Partili değilim Reis’çiyim' diyenlerin oranı AK Partiye oy verenlerin neredeyse yüzde 90'ı iken neden holdingi aileden birine bırakmak normal, siyaset anormal karşılanıyor?
Temel ayrım, mülkiyet kavramında yatar. Holding bir özel mülk iken, siyasi bir parti bir kamu hizmeti aracıdır ve ulusal egemenliğin temsilcilerinden biridir. Ancak Türkiye gibi siyasi kurumsallaşmanın sık sık darbeler, müdahaleler ve parti kapatmalarla kesintiye uğradığı bir ülkede, güçlü liderlerin partileri bir nevi 'siyasi holding' gibi işlev görebilir. Bu 'holdingler', kurucu liderin vizyonunu ve gücünü koruma refleksini göstererek, siyasi istikrarı sürdürme gayretindedir.
Liderin, kendi oğlu veya yakın çevresinden birine koltuğu bırakma arayışı, bu siyasi sermayenin çarçur edilmesini önleme güdüsüyle açıklanabilir. Lider, kendi kurduğu ve büyüttüğü 'siyasi markanın' ve 'iktidar birikiminin' ehil olmayan, vizyonsuz veya parti kültüründen bihaber bir "profesyonel yönetici" (yani dışarıdan gelen bir siyasetçi) tarafından ziyan edilmesini istemez.
Sonuç olarak, Holding patronunun kendi malvarlığını ve vizyonunu oğluna devretmesi ne kadar doğalsa, büyük bir siyasi liderin de yıllarca verdiği mücadele ve entelektüel birikimle inşa ettiği iktidar yapısının, aynı vizyonu sürdürecek ve koruyacak kendi kanından birine emanet edilmesini istemesi, Türkiye'nin kişisel siyasete dayalı yapısı içinde şaşırtıcı olmaktan uzaktır. Bu liderin mirasına sahip çıkma gayretidir. Bu güçlü, kişisel siyasi mirasın, bir ailenin elinde devam etmesi, Türkiye siyasetinin kendine has 'olağanüstü" gerçeğidir.
Yani Emre bey eğer sayın cumhurbaşkanımız uygun bulur ve işaret ederse Bilal Erdoğan kendisinden sonra AK Partinin başına geçebilir ve geçmelidir.''
Bu sözlere yorum yağdı
Sosyal medyada tartışma konusu haline gelen bu sözler 92 binden fazla etkileşim aldı. Çeşitli sosyal medya hesaplarında paylaşılan ifadelere yönelik kullanıcılar, çok sayıda yorum yaptı. İşte yorumlardan bazıları,
''Size katılmıyorum şu ana kadar ben dahil birçok insan Erdoğan için sahadaydık ve destekledik, desteklemeye devam ediyoruz. Asıl fırtına reisten sonra kopacaktır çünkü reis yalnız. Konu çok uzun kısaca özetlemek istedim.''
''Erdoğan çok yaşa''
''Tekrar aynı durum olmaz''
''Küçük bir ayrıntıyı unutmuşsun hatırlatayım. Holdinglerin çalışanları olur yani talep akışı yukaridan aşağıya doğrudur fakat tam tersine vatandaşların devleti vardır yani talep akışı aşağıdan yukariyadir. Holding amacı patronu zenginleştirme siyasetin amacı vatandaşı zenginleştirmektir.''
''Bence doğru aday çok bilgili kültürlü ve zeki ön plana çıkmayı sevmediği için değeri bilinmiyor kesinlikle doğru aday''
''Bilal Erdoğan'ı halk çok tanıyıp benimsemiyor. Onun yerine hakan fidan ya da Selçuk Bayraktar halk nezdinde daha çok kabul görüyor şahsi fikrim''
''Uygun değil Hakan Fidan gelmelidir.''
''"Miras" olmadığı için olabilir mi acaba..''
Eleştirilere cevap
Alpaslan Baki Ertekin’in paylaşımı güncel sosyal medya hesaplarında ''Bellona CEO'su'' olarak aktarıldı. Bu hesaplardan birini alıntılayan Ertekin, kendisine gelen eleştiri ve desteklere cevap verdi.
Akademisyen olarak parti üzerinde bir analiz yaptığını ifade eden Ertekin, ''Bellona CEO’su değil Bellona dahil 35 şirketi 7,5 yıl yönetmiş Erciyes Anadolu Holding CEO’su idim. 8 ay önce emekli olup görevimi bıraktım. Ak Parti’de Tayyip Erdoğan’dan sonra Bilal Erdoğan olmaz diyen bir paylaşıma aşağıya aldığınız soruyu sordum ve aynı zamanda bir akademisyen olduğum için doğru/yanlış bu soruya cevap veren bir analiz yaptım. Yani sadece soruyu sormadım, cevabını da verdim. Keşke soruyla beraber cevabımı da paylaşsaydınız.'' ifadelerini kullandı.
Sosyal medya mecralarında, geçmişte Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti'yi ilgilendiren ve kamuoyunda tartışılan konular hakkında da fikirlerimi beyan ettiğini dile getiren Ertekin, AK Parti’nin geleceğine dair yapılmış olan bir yorum üzerine tamamen kişisel ve özgür şekilde fikir belirttiğini, bu görüşünün de çok takipçili bir hesap tarafından paylaşılması üzerine yoğun ve çeşitli tepkilerle karşılaştığını söyledi.
Yoğun tartışma ortamında görüşlerinin doğru anlaşılması adına yeniden açıklama yapan Ertekin, şunları kaydetti, ‘’Bu yoğun tartışma ortamında, görüşlerimin doğru anlaşılması adına üç temel noktanın altını net bir şekilde çizmek zaruri hale gelmiştir.
1. Görüşlerim şahsımı bağlar, AK Parti'yi değil,
Paylaştığım görüşler, partinin resmi bir duruşunu, eğilimini veya beklentisini yansıtmaz. Bunlar, tamamen bir vatandaş olarak yaptığım şahsi değerlendirmelerdir ve yalnızca beni bağlar. AK Parti'nin kurumsal kimliği adına yapılmış yorumlar olarak algılamak ve yorum yapmak yanlıştır.
2. Şahsi İlişkilerim ve "Bilal Erdoğan’a Güzelleme" iddiaları,
Sayın Bilal Erdoğan'ı tanırım, cep telefonumda numarası kayıtlıdır ve gerektiğinde kendisiyle görüşürüm. Kendisi de beni çok iyi tanır. Bu bağlamda, ona sosyal medya üzerinden "güzelleme" yapmaya, ilgi çekmeye veya kendime bir alan açmaya ihtiyacım yoktur. İlişkimiz şeffaf ve kişiseldir. Yorumlarımın ardında şahsi bir çıkar veya beklenti aramak yersizdir. Bilal bey ile olan dostluk hukukumuz şahsi menfaat sağlama noktasından çok uzaktır.
3. Liderlik Arayışı ve İradenin Sahibi,
Ben, AK Parti’de bir lider arayışı olduğunu ve bu arayış için en uygun adayın Bilal Erdoğan olduğunu söylemedim. Aksine, AK Parti’nin görevde olan bir lideri vardır ve hali hazırda bir lider arayışı içinde olmadığını düşünüyorum. Benim dile getirdiğim tek şey şudur: Eğer mevcut lider, yani Sayın Cumhurbaşkanı, bir gün kendi iradesiyle ve takdiriyle Bilal Erdoğan'ı yerine aday olarak göstermek isterse, benim kişisel bakış açıma göre bu durumda bir sorun yoktur.
Bu demektir ki; benim paylaştığım görüşün gerçeğe dönüşebilmesi için öncelikle ve kesinlikle Sayın Cumhurbaşkanı’nın iradesiyle Bilal Erdoğan'ı bu pozisyon için seçmesi ve işaret etmesi gerekmektedir. Bütün siyasi ve kurumsal irade Sayın Cumhurbaşkanı’ndadır. Benim fikir beyanım bir temenni değil, bir perspektif paylaşımıdır. Ak Parti’de sayın cumhurbaşkanından sonra Bilal Erdoğan olmaz diyen bir görüşe karşı “olabilir ve olmalıdır” diyen bir perspektif sunumudur.
Umarım bu açıklamalar, iyi niyetle yaptığım fikir beyanının bağlamının doğru anlaşılmasına yardımcı olur ve yorumların, kişisel çıkar çatışmalarından veya yanlış anlamalardan arınarak daha yapıcı bir zeminde ilerlemesini sağlar.’’