A'dan Z'ye Anıtkabir'in az bilinen sırları!
Binlerce kişi her yıl önünden geçiyor ama çoğu bu anlamları hiç fark etmiyor. Aslanlı Yol'dan Şeref Holü'ne… İşte A'dan Z'ye Anıtkabir'in bugüne kadar anlatılmayan sırları! Ayrıntılar Kayseri Anadolu Haber'de...
10 Kasım 1953 sabahı Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşı, inşaatı henüz tamamlanan Anıtkabir’e taşındı. O günden bu yana burası yalnızca bir anıt değil; Cumhuriyet’in, bağımsızlığın ve modern Türkiye’nin sessiz sesi oldu.
Rasattepe’nin seçimi tesadüf değildi
Anıtkabir’in bulunduğu Rasattepe, antik Frig höyüklerinin yer aldığı bir bölgeydi. Ankara’nın her yerinden görülebilen bu tepe, hem geçmişle bağ kuruyor hem de Cumhuriyet’in geleceğe bakan yüzünü simgeliyor.
Modernlik ve miras bir arada
Anıtkabir, modern mimariyle Türk motiflerinin birleştiği bir yapı. Selçuklu, Osmanlı ve Orta Asya esintileriyle inşa edilen anıt, ikinci ulusal mimarlık akımının en güçlü örneği olarak kabul ediliyor.
Aslanlı Yol’un gizli mesajı
24 Hitit tarzı aslan heykeli, 24 Oğuz boyunu temsil ediyor. Yolun taşları arasında bırakılan 5 santimetrelik boşluklar ise ziyaretçilerin başlarını öne eğerek yürümesini sağlıyor. Her adımda saygı, sükunet ve matem duygusu yaşatılıyor.
Kadın ve erkek heykellerinde eşitlik vurgusu
Girişte yer alan kadın ve erkek heykelleri, Cumhuriyet’in ‘‘eşit yurttaşlık’‘ ilkesini simgeliyor. Heykellerin boylarının eşit olması, kadın ve erkeğin toplumsal statüde eşit olduğunu vurguluyor.
Barış Parkı: ‘Yurtta sulh, cihanda Sulh’ün yansıması
Anıtkabir’i çevreleyen Barış Parkı, Türkiye’nin dört bir yanından ve 24 ülkeden getirilen fidanlarla oluşturuldu. Bu düzenleme, barış içinde bir arada yaşama fikrinin somut sembolü.
Şeref Holü’nün renkleri ve ışığı
Atatürk’ün sembolik lahdinin bulunduğu Şeref Holü, Anadolu’dan getirilen renkli mermerlerle döşendi. Osmaniye’den getirilen kırmızı taş Türk bayrağını simgeliyor. Tavandaki mozaikler ise Türk halı motiflerinden alınarak üretildi.
Atatürk’e özel yazı tipi
Mozolenin dış cephesinde yer alan ‘‘Gençliğe Hitabe’‘ ve ‘‘10. Yıl Nutku’‘ bölümleri, hattat Emin Barın tarafından Atatürk’e özel tasarlanan bir yazı tipiyle işlendi. Her harf, özgün bir biçimde oyularak altın varakla kaplandı.
Saygı duruşunu zorunlu kılan tasarım
Anıtkabir’in tören alanı, mimari olarak eğimli şekilde tasarlandı. Bu sayede çelenk bırakan herkes istemsizce eğilerek Atatürk’e saygı duruşunda bulunuyor. Mimarinin dili burada bile saygıyı anlatıyor.
Taşlarda sonsuzluk
Anıtkabir’in her taşı, her motifi ve her gölgesi Cumhuriyet’in kalıcılığını temsil ediyor. Rasattepe’nin çorak toprağında yükselen bu abide, Atatürk’ün ‘‘en büyük eserim’‘ dediği Cumhuriyet’in taşlaşmış hali olarak Türkiye’nin kalbinde yaşamaya devam ediyor.


