İlmin kanunlarını arayan insan, dikkat et insan yaratılmadan sular yine kaldırıyordu, şimşek çakıyordu, elmalar yere düşüyordu ve gezegenler birbirine çarpmadan yörüngelerine dolaşıyordu. Yani insan yaratılmadan evvel fen kitaplarındaki kanunlar yaratılmıştı. İlim insanları ve adamları, önlerinde buldukları hazır yaratılmışlara bakarak onlardan örnek alarak ham maddeleri çözerek, ihtiyaca göre şekillere ayırıp aletler yapıp pek güzel hizmetler ortaya çıkartmış, insan hayatını kolaylaştırıcı. 96/Alak 1,2 “Yaratan Rabbinin adıyla oku. Allah insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.” Alak3,4,5. “Oku insana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.” 52/Tur 2,3 “İnce deriler üzerine satır, satır yazılan Kurana, ilahi vahye.” İnsan vücudu, küçük bir kainattır. Atomu yaratamayanda, insanı yaratamayanda, kainatı yaratamaz. Kainatın sahibi bir ola sadece Allah’tır. Yeryüzünü bir saray, güneşi avize, yıldızları kandil gibi tertip eden Allah’tır. İyi ama güneş ışığı nasıl olmuştur, güneş nereden gelmiş, ortaya nasıl çıkmış? Klorofili kim yapmış, bitkinin yaprağına nasıl yerleştirmiş. Bunu yoktan yaratan ve nizam, ölçü koyan Allah’tır. İnsanlar yıldırım ve şimşekten faydalanamazken, bitkiler, güneş enerjisinden faydalanabiliyorlar. Onlar kendileri için yıldırımdan farksız olan güneş enerjisini, hem zararsız hale getiriyor, hem de ondan faydalanıyor. Acaba bitkiler, böcekler, hayvanlar bizden daha alim ve daha becerikli mi? İşte Allah onlarda böyle bir kot yüklemiştir. Bitkiyi, hayvanları, böcekleri, insanı ve diğer bütün canlıları yaratan, Allah onların rızıklarını da göndermiştir. 51/ Zariyat 56 “Ben cinleri, insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” Zariyat 57 “Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum.” Zariyat 58 “Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet olan sadece Allah’tır.” Acaba hiç rüzgar esmeseydi ne olurdu? Esen rüzgarlar hiç durmasaydı? Bir de jet uçağı hızında rüzgar esseydi, her birimiz, kağıt parçası gibi uçardık değil mi? Demek ki, rüzgarın dizginini elinde tutan Rabbimiz, bizleri felaketlerden koruyor. Allah böyle bir nizam, yasa koymasaydı bizi kim koruyacaktı. Madem ki, her şey bir nizam içinde Allah tarafından yoktan yaratılıp önümüze konmuş, bizde İslam nizamında yerimizi almalıyız. Gerçek kulluk ve şükür Allahın emirlerini tutup, yasaklarından kaçmakla mümkündür. 55/Rahman 1,2,3,4 “Rahman Kuranı öğretti. İnsanı yarattı. İnsana açıklamayı öğretti.” Rahman 5 “Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.” Rahman 6 “Bitkiler ve ağaçlar secde ederler.” Rahman 7 “Göğü Allah yükseltti ve mizanı/dengeyi Allah koydu.” Rahman 8 “Sakın dengeyi bozmayın.” Kendisine konuşma ve düşünme özelliği verilen insan, diğer canlılardan ayrılmıştır. Akıl ve hür bir irade verilen insan diğer yaratılan hayvanlardan, bitkilerden ayrılmış ve sorumlu olarak ahrette yaptıklarının hesabını verecek. 67/Mülk 21 “Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verebilecek olan kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmaktadır.” 67/ Mülk 30 “De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akarsu getirebilir.” İnsandaki korku duygusu da olmasaydı, hayatımız sık, sık tehlikeye düşerdi. Gözümüz nasıl yaratılmışsa, korku duygusu da öyle yaratılmış ve bize verilmiştir. Korkusuz insan olmaz. Mesela hakkı korumakta cesur, hak yemekten de korkmak Müslüman’ın görevidir. Allah çiçek deki deseni veren en büyük yaratıcı ressamdır.