Ne hakkı unutarak, nede halkı ezip zulüm ederek, kandırarak, hakkını yiyerek Hakka/Allaha varamazsınız. İnsanı perişan eden bir davranışın Allaha varması mümkün değildir. Hakla halkı birleştireceksiniz. Yani insanı Allahın/Hakkın aziz emaneti bilip seveceksin. İnsana hizmeti Allaha/Hakka götüren en kestirme yol bileceksin. Canına, malına, ırzına, namusuna göz dikip el koymayacaksın. Haksız/Allahsız halk olmayacağı gibi, bunun terside olmaz.
4/Nisa 29 “Ey iman edenler! Aranızda karşılıklı anlaşmaya dayalı bir ticaret anlaşması da olsa haksız ve gayri meşru yollarla birbirinizin mallarını yemeyin. Kendinizi ekonomik olarak mahvetmeyin. Allah size karşı merhametlidir.” 2/Bakara 188 “Aranızda birbirinizin mallarını batıl yollarla yemeyin. Günaha girerek bile, bile insanların bir kısım mallarını yemeyin.” Rivayete göre Resulümüz, “İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydası olandır.” Kiminle konuşsan benim kimseye kötülüğüm yok diyor. Peki bunca kötülüklerin yaşanması neden. Hak, Allah demek, halk da Allahın kulları demektir. Gayrimeşru olmamak şartıyla bütün yaptığınız işler ibadettir. Rivayete göre Resulümüz, “Yolda insanların ayağını rahatsız eden dikeni, taşı yoldan atmak da ibadettir.” Yine “Komşunun, dostunun yüzüne tebessüm etmek de ibadettir.” “Hatta eşlerin birbiri ile şakalaşmaları bile ibadettir.”
Yani ameli Salih demek, Allahın iradesine emrine ters düşmemek üzere insanlığın hayrına, insanlığın işlerini kolaylaştırıcı işler üretmektir. Bu ameli Salih fabrikada, laboratuarda, tarlada, markette, manavda, direksiyon başında, kömür madeninde, yerin altında, camide, ev temizliğinde her yerde, Allahın rızasına uygun tüm doğru yapılan işlerde ameli Salih ve ibadet olur. Yine rivayete göre Resulümüzden, “Bir gün, ölmüş bir kadın için ağlayanları görür. Çok iyi bir hanımdı derler, hatta Hz. Ayşe annemizde ağlıyormuş. Resulümüz sorar, bu hanımın özellikleri neydi bir söyleyin. Çok namaz kılardı, fevkalade iyi biriydi derler. Peki başka ne özellikleri vardı, Hz. Ayşe annemiz der ki, yalnız bir de şöyle yapardı. Komşuları kendisinden şikayetçiydiler. Komşuları ve halkı rahatsız ederdi. Resulün cevabı şu dur. “Keşke o namazları olmasaydı da, halkı ve komşularını rahatsız etmeseydi.” Yaptığınız ibadet ve işleriniz, başkalarının hukukuna tecavüz noktasına geliyorsa, ibadet olmaktan çıkar zulüm olur.
Din meselesinde üç, beş ibadetle sınırlandırıldı. Onlar da gösteriş haline getirildi. Yöneticilerin haksız vergi alması, devlet imkanlarını, adaletli bir şekilde çalışan ve emeklilere kadar dağıtılmasıdır. Vergi kaçakçılığından, işçinin alın terinden, sigortasına, ürettiği sağlam olmayan mallardan, esnafı, pazarcısından, lokantacısına, berberinden, ayakkabı boyacısına, her şeyde dürüst adaletli olunmalıdır. 2/Bakara 168 “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helal ve temiz olanlarından yiyin ve şeytanın aldatmasına kanmayın. Çünkü şeytan sizi kandıran düşmandır.” Kuran/İslam getirdiği ahlakı helal lokma üzerine oturtmuştur. Haram lokma yiyenin İslam ahlakını yaşıyorum demesi boşadır. 3/Ali İmran 22 “İşte bunlar dünyada da ahrette de çabaları boşa giden kimselerdir. Onların hiçbir yardımcısı da yoktur.” 14/İbrahim 18 “Rablerinin emrine uymayanların durumu şöyledir, onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma işte budur.” Uymak isteyenlere Kuran ayetleri elimizde.