Orman yangınlarının çok farklı sebepleri vardır.
Kundaklama, küresel ısınma, doğal olaylar, terör saldırısı, tedbirsizlik-ihmal-kasıt-sigara-piknik, kaza, anız yakma, çoban ateşi vb...
Orman Genel Müdürlüğü'nün 2013-2020 istatistiklerine göre ; yukarıda sıraladığımız nedenler orman yangınlarının neredeyse yüzde 60'ını oluştururken, nedeni tam olarak bilinmeyen yangınlar da yüzde 40 seviyelerindedir.
Lakin, orman yangının sebebi ne olursa olsun yapılacak şey bellidir. Derhal müdahale etmek...
Onun için de devletin görevi, halk ağzı ile yumurta kapıya dayanmadan, ilgili kurumlarının, birimlerinin havadan-karadan müdahale kapasitesini genişletmek, güçlendirmek, artırmak, sürekli güncel tutmak, halkı eğitimlerle, belki de tatbikatlarla bilinçlendirmektir.
Yani, orman yangınları belli oranlarda da olsa önlenemeyebilir, kader olabilir, ama söndürme çalışmalarında kullanılacak birimler ve kapasiteleri çok mühimdir.
21.yy da yangın söndürme uçakları/helikopterleri neredeyse savaş uçakları kadar önemlidir. En son teknolojilerin kullanılması zorunludur.
Çünkü, vatandaşlarımız ölüyor, adeta ciğerlerimiz yanıyor, canlılar telef oluyor, doğanın dengesi daha da çok bozuluyor.
Ülkemizin dört bir yanında, neredeyse eş zamanlı gerçekleşen yangın olayları yüreklerimizi dağlıyor.
Yangın güvenliği konusunda ciddi zafiyet olduğu açık. Ülkemizin çeşitli yerlerinde çıkan bu son günlerdeki orman yangınlarının bir sabotaj/kundaklama sonucu çıktığına dair istihbari bilgiler henüz ilgili devlet kurumları tarafından teyit edilmiş değil.
Yangınların daha çok küresel ısınma/aşırı sıcaklar dolayısıyla başlamış olabileceği üzerinde duruluyor...
Dolayısıyle ; vatandaş doğal olarak iktidardan, kendisine diğer birçok olayda olduğu gibi yine IBAN verilip, "milletimiz cömerttir" deyip, bu pandemi sürecinde dahi zorluklar içinde debelenen, kendi haline terk edilen, bir de aklı ile alay edercesine kampanyaya destek çağrısı yapılmasını değil, milletin vergilerinden oluşan devletin kıt kaynaklarının, itibardan tasarruf edilerek milletin sağlığı, güvenliği, mal-can emniyeti, refahı, ihtiyaçları, doğanın korunması, afetlerin önlenmesi vb gibi hayatı alanlarda öncelikli olarak harcamasını beklemektedir...
Ve yeri zamanı geldiğinde de vatandaş iktidardan haklı olarak hesap soracaktır...!!!
Aslında, Tarım ve Orman Bakanı Sn.Pakdemirli'nin, devam eden yangınlara ilişkin basın açıklamasında, yangın söndürme uçakları ile ilgili kendisine yöneltilen soruya verdiği yanıt, TC.Devleti'nin geldiği içler acısı durum ve yönetim sorunu açısından her seyi gayet net ortya koymaktadır.
Şöyleki; "THK ile sorunumuz yok, uçaklarla ilgili problem var. Bu uçaklar uçabilecek kapasitede değil. Envanterimizde bizim yangın söndürme uçağımız yok. Envanterimizde yangın söndürme helikopterimiz yok. Bu ezelden beri böyle ancak, envantere de uçak alımı ile ilgili Sn.CB'nın talimatlarıyla çalışmalara başladık. İnşallah bu sene içerisinde tamamlıyor olacağız" ...
Üslub, TC Devleti açısından ne kadar rahatsız edici.
Ne yani, CB talimat vermez ise kimse inisiyatif alıp, işini yapmayacak mı ?
84 milyonluk, hatta mülteci /sığınmacı/göçmenleri de hesaba katarsak, 90 milyonun üzerindeki bu koca ülkede bunca devlet kurumu, bürokrat, bakan,vekil ne işe yarar ? Böyle bir devlet yönetimi ile nereye kadar ?
Yazık bu koca ülkeye çok yazık...
İktidarın, dünyanın en büyük ekonimilerinin liderlerinde bile olmayan, VIP modelli Cumhurbaşkanlığı uçak filosu kurması yerine, VIP modelli orman yangın söndürme uçak filomuz/helikopterlerimiz olsaydı ve bu afetlerle ilgili vatandaşımızdan para istenmeseydi, ulusal ve uluslararası arena da itibarimiz daha yüksek ve liyakatsizliğin zirve yapmadığı bir ülke olurdu Türkiye
diye düşünüyorum.
Her ne ise artık dünya da konvansiyonel savaşların yerini, küresel ısınma ile mücadele, siber saldırılar, 5G, gıda-su savaşları vb temassız savaşlar alıyor...
Dolayısıyla, son yılllarda özellikle de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle birlikte, devlette kurum ve kuralları etkisizleştiren, doğruyu, sorunu öğrenip çözüm üretmek, somut gerçekleri konuşmak yerine, gerçeğin üstünü farklı bahanelerle örten retotikler üretmeyi, sorunların çözüm yollarına kafa yormak, yapısal reformlar yapmak yerine, karşıt birilerini suçlayıp, rahatlamak ve sucu üzerinden atmak için gündem değiştirmeyi marifet sayan yorgun, yıpranmış Ak Parti iktidarının/iktidar blokunun devlet yönetme ve Türkiye'yi çağdaş medeniyet ve refeah seviyesine çıkarma kabiliyeti kaybolmuştur.
Ve iktidarın/iktidar blokunun amacı vatanseverlik, ülkeyi geliştirmek, vatandaşın refahını, can-mal güvenliğini artırmak değil, tek amacı ne pahasına olursa olsun koltuklarını korumaya indirgenmiştir.
Dolayısıyla tek çözüm, sandıkla geldikleri gibi sandıkla gitmeleridir...