İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Cumhurbaşkanımız Sn.Erdoğan'ın, teşkilatın dönem başkanı sıfatı ile yaptığı çağrısıyla, İstanbul'da olağanüstü bir zirve için toplandı. İİT Zirvesi dünya basınında da geniş yer buldu. Sözkonusu zirve, beklenenin üzerinde başarıyla sonuçlanmıştır. Bundan sonra ABD bu kararından geri adım atar mı bilinmez. Ancak, sözkonusu zirveye her ne kadar Suudi Arabistan başta olmak üzere, bazı ülkeler düşük profilli katılım sağlamış olsa da Filistinlilerin Kudüs üzerindeki hakkı tüm katılımcı ülkeler tarafından teslim edildi. Sonuç bildirgesine olumsuz bir şerh koyan ülke de olmadı.
Ayrıca, İslam aleminin birlikte karar alabilme deneyimi için de oldukça kıymetli bir toplantı oldu denebilir.
Peki Sn.Erdoğan niçin İİT üyelerine böyle bir çağrı yaptı ?
Çünkü Sn.Cumhurbaşkanımız, oynanan bu kirli ve büyük oyunun farkında. Onun için bu iğrenç oyun planını bozmak, Müslüman camiasının birlik içinde olup bitenin farkına varmasını ve tabii olabildiği kadar müdahale etmesini sağlama gayreti içindedir.
Tarihinde ilk defa İİT, bu kadar açık ve güçlü bir söylem ile Filistin halkının yanında yer aldı. Aslında üzerinde durulan konu, yani Türkiye'nin istediği, Birleşmiş Milletler (BM)tarafından da kabul edilen ve de malesef ABD'nin de imzası olan yasal zemine uygun davranılmasıdır. diği üzere Avrupa Birliği(AB)'nin tutumu da Türkiye ile aynı yöndedir.
Peki; İİT Zirvesinde "Kudüs’e Özgürlük” adı verilen sonuç bildirgesinde hangi kararlar alındı ?
1) "Doğu Kudüs “İsrail işgali altındaki” Filistin Devleti'nin Başkentidir"değildi.
2) “Bütün ülkeler Filistin Devletini ve Doğu Kudüs’ü de onun başkenti olarak tanımaya çağırıldı.
3) Bütün ülkelere ABD’nin kararına destek olmaktan kaçınma ve büyükelçiliklerini ABD’nin ilan ettiği üzere Tel Aviv’den Kudüs’e taşımama çağrısı yapıldı.
4) ABD’ye, eğer Kudüs ile ilgili yanlış kararını geri çekmemesi ve uygulamaya alması halinde, doğacak tüm sonuçlardan sorumlu olacağı ifade edildi.
5) Son olarak da İsrail’e, işgal altında tuttuğu Filistin topraklarından1967 sınırlarına geri çekilme çağrısı yapıldı.
Yani böylece ilk defa İİT tarafından; Türkiye' nin ve tabiki Sn.Cumhurbaşkanımızın olağanüstü diplomatik çabası sonucunda, ABD Başkanı Donald Trump’ın tüm Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararına, güçlü ve birlik-beraberlik içinde bir yanıt verilmiş oldu.
Aslında Kudüs ile ilgili bu çağrı, sadece ABD başkanına bir yanıt değil, aynı zamanda Filistin sorununun "iki devletli" bir çözüm için Birleşmiş Milletlere de yapılmış resmi bir çağrı olarak dikkate alınabilir.
Ayrıca, Cumhurbaşkanımız Sn.Recep Tayyip Erdoğan’ın “ABD'yi artık tarafsız arabulucu kabul edemeyiz” şeklindeki ifadeleri de gündeme damga vurdu bence.
Tabii bütün bunlardan sonra, Türkiye'nin üzerine, Sn.Erdoğan'ın üzerine daha da çok nasıl gelinir, o da ayrı mesele.
İnşallah, bu zirve sonucunda Suud Krallığı ; ilk kıble olan "Kudüs" güvende olmadan, şimdiki kıblemiz, Kâbe'nin de güvende olamayacağı konusunda farkındalığı artar. Ve sonuçta, ABD ve İsrail ile ilişkilerini ona göre yeniden gözden geçirir. Bu konuda doğrusu pek ümidim yok. Ama yine de
İİT 'nin İstanbul Bildirgesi sanki ilgililere bir "Osmanlı Tokadı" etkisi yapmıştır diye düşünüyorum.