Hatırlanacağı üzere, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, geçtiğimiz günlerde Orman Genel Müdürlüğü'nde tarımsal desteklere yer verdiği basın toplantısında, pandemide ilk vaka görülmeden bir ay önce sektör temsilcileri ile oturup, gıda arzında oluşabilecek tehlikelere karşı önlem çalışmaları yaptıklarını belirterek, bu süreçte hazine arazilerini ve nadas alanlarını üretime kazandırdıklarını, hatta birim alanda buğdayda yüzde 41, şeker pancarında yüzde 54, ayçiçeğinde yüzde 84 ve mısırda yüzde 124 verim artışı gerçekleştiğini ifade ederek, bu verim artışlarına ilişkin 10 dekarlık bir alanda buğday üreten bir çiftçinin sanki 14 dekar alanı varmış gibi hasat yaptığını belirtmişti.
Aynı toplantıda, iktidar olarak çiftçilerin korunması ve üretimin sürdürebilirliği sağlamak amacıyla bu yıl hasat edilen buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için gübre desteğini yüzde 25 artırdıklarını, 2022 üretim yılı için hububat dahil tüm ürünlerde gübre desteklerini yüzde 100 artırarak ödeyeceklerini ve çiftçilere üretim maliyetlerindeki artıştan endişe etmemeleri gerektiğini, çiftçilerin gönül rahatlığı içinde ekip biçmeleri tavsiyesinde bulunmuştu...
Peki ; madem pandemide ilk vaka görülmeden bir ay öncesinden bu kadar önlem alınmış, belirtilen verimlilik artışı da sağlanmış ise fiyatlar hala neden fahiş, gıda enflasyonu neden dizginlenemiyor ?
Yani, arz yükselmiş, verimlilik artmış ise söz konusu ürünlerde bolluk, bereket, uygun fiyat olur ve hem çiftçi hem de vatandaş memnun olurdu.
Lakin, çiftci ailesi mensubu bir birey olarak birebir görüştüğüm çiftçiler, Bakan Pakdemirli'nin gerçeklikten kopuk, evlere şenlik misali açıklamaları nedeni gerildiklerini, iktidarın kendilerini anlamadığını, dinlemediğini, sorunları kabul edip, çözüm üretmek yerine, popilist yaklaşımlarına ve propaganda makinaları kanalı ile algı yaratma peşinde olduklarını teyit etmekte, öyle gönül rahatlığı ile ekip biçmelerinin imkansızlığından bahsetmektedir.
Dolayısıyla da insan, Bakan Pakdemirli ile aynı ülkede, hatta aynı gezegende mi yaşıyoruz , tarım sektörü ile ilgili böyle güllük-gülüstanlık açıklamalar yaptığına göre, çiftçi vatandaşlarımızın birkaç yıldır esnaf, emekçi ve emekliler ile birlikte perişan ve kaybedenler safında yer aldığından haberi olmasa gerek diye de düşünüyorum.
Evet, COVID-19 salgınının etkisiyle dünyada bir miktar artan gıda fiyatlarına paralel olarak, 2020 yılının başından itibaren küresel gübre fiyatlarında tarihi oranlarda artışlar oldu. "Üre, amonyak, nitrik asit" gibi ara ürünlerde karaborsa oluşmuş durumda...
Ülkemizde ise gübre sanayisinin hammadde ihtiyacı %95 oranında ithal girdiye bağımlı ve dövız kuru istikrarı pandemi öncesinden itibaren tamamen ortadan kalktığı için, çiftçimiz dünyada yaşanan bu sıkıntıyı malesef katmerli bir şekilde hissetmektedir.
Gübre ve tohum, mazot fiyatlarındaki aşırı artış, Bakan Pakdemirli'nin söylediğinin aksine, çiftçinin gübreyi daha az atmasına, hatta atamamasına, eski tohum kullanmasına, verim kaybına, tarlaları nadasa bırakmasına sebep olmakta ve böyle giderse olmaya da devam edeceği ifade edilmektedir.
Kayseri Uzunyayla yöresi için 1 dekar buoğday ekim maliyeti ile ilgili spontan yaptığım araştırmam neticesinde ulaştığım ortalama rakamlar şöyle :
25 Kg Dap gübre x 6.40 = 160 TL
30 Kg sertifikalı tohum x 4.70 =141 TL
6 Lt Mazot x 8.40=50,4TL
20 KG Üre Gübre x 9Tl=180 TL
Ot ilacı sıvı gübre vs = 40 TL
Biçer Döver = 30 TL
İcar = 60 TL
Toplam Maliyet :160+141+50,4+180+40+30+60=661,4 TL...
Dekar başına buğday ekim maliyeti toplam 661.4 TL olan ve bu toplam maliyet içinde gübre maliyeti yüzde
50'ye varan çiftçiye, Bakan Pakdemirli'nin gübre desteğini yüzde 100 artırdık deyip, toplam 20 TL'ye çıkarılan gübre desteğinin, dekar başı toplam maliyete katkısı sadece yüzde 5 olunca, çiftçi haliyle
geriliyor tabii.
Diğer yandan teminat sorunu yaşayan, istenen yeterli ipotek ettirecek gayrimenkulü olmayan çiftçilerimiz, kredi limit yetersizliği de yaşamakta, gübre, mazot, tohum alamaz hale gelmiş bulunmaktadır.
Yine çiftçilerimiz, 2-3 sene önce 50-60 bin TL'ye aldığı bir makina ekipmanı, bu yıl 100-150 bin TL'ye alamayan, her sene keşke geçen sene alsaydım diye hayıflanan, fakat aldığı zamanda borcunu ödeyemeyen ve tarlası, traktörü haczdilen, sürekli borca çalışan, fırından ekmeği pahalı alan, ama ektiği buğdayı ucuza satan, kasaptan kıymayı pahalı alan, ama beslediği danayı ucuza kestiren,
saraylarda yaşayan, halktan, gerçeklikten kopuk mutlu azınlığın asla anlayamayacağı kadar dertli olan ve DEVA arayan emektarlar kulübünün asli üyeleri arasındadır...
Bakan Pakdemirli'ye naçizane tavsiyem ve çiftçi kardeşlerimizin mesajı, en kısa zamanda kendisine yanlış veri -bilgi aktaran danışmanları dinlemek yerine, sahaya inip derdine DEVA arayan çiftcilerimizi dinlemesidir...