Platon’a göre, bir şey hakkında bilgi sahibi olmak için üç şartın yerine getirilmesi gerekir. Ondan dolayı bu kurama “Üç Parçalı Bilgi Kuramı” da denilmektedir.
Kuram bilgi sahibi olunabilmesi için bilginin doğrulanmasını, inanılmasını ve kanıtlanmasını istemektedir. Platon’un bilgi kuramının üç şartı şöyle anlatılmaktadır;
1.Doğruluk: Kişi bilginin doğru olduğunu bilmelidir,
2.İnanç: Kişi ilk önce bir şeyin doğru olduğuna inanmadıkça, o şeyin doğru olduğunu bilemez,
3.Kanıt: Doğru olduğu bilinen ve inanılan bilgiye ait kanıtlar gösterilmelidir.
Edmund GETTİER, üç parçalı bilgi kuramının yanlış olduğunu ve bu kurama bir şart daha eklenmesi gerektiğini belirtir. Böylelikle, Platon’un kuramı üç köşeli bir üçgene, GETTİER’in kuramı ise dört köşeli bir dikdörtgene benzer.
GETTİER, dörtlü bilgi kuramını ortaya şöyle koyar;
1’.Bilgi yanlış bir inanca dayanmamalıdır,
2’.Bilgi ile inanç arasında nesnel bir bağ bulunmalıdır,
3’.İnanç mutlaka bir nedene dayanmalıdır,
4’.İnancın kesinlikle kanıtları olmalıdır.
“Tarladaki İnek”, “Gettier Sorunu” olarak bilinen bir olgunun klasik bir örneğidir. Tarladaki inek hakkında şunlar anlatılabilir;
Bir çiftçi en kıymetli ineği çiftlikten kaçtığı için endişelidir. Çiftliğe bir gün sütçü gelir ve çiftçi de kıymetli ineğini anlatır. Sütçü üzülmemesini, çünkü ineği yandaki bir tarlada gördüğünü söyler. Çiftçi uzaktan tarlaya bakar, siyah-beyaz renkte büyük bir şey görür ve ineğin kaybolmasından duyduğu üzüntüden eser kalmaz.
Sütçü çiftçinin yanından ayrıldıktan sonra, emin olmak amacıyla o tarlaya gider. Tarlaya gittiğinde bir ağaca takılmış olan siyah-beyaz renkli büyük bir kâğıt görür. Sütçü kâğıdı görünce, çiftçinin yanılarak bu büyük kâğıdı ineği zannettiğini anlar.
O zaman şu soruya cevap verilmelidir: Çiftçi ineği tarlada gördüğünü söylediğinde haklı mıydı?