Son dakikacılara ve erteleyicilere her zaman ve her kesimde rastlayabiliriz. Ben de öğrenciyken erteleyiciler arasındaydım. Necip Fazıl KISAKÜREK’in yönelttiği “şimdi değilse ne zaman” sorusu benim aklımı başıma getirmiştir.
Erteleyiciler ve son dakikacılar, zihinlerindeki bir dürtüyle istenmeyen bir durumdan uzaklaşıp hazza yönelmektedirler.
Son dakikacıların ve erteleyicilerin başlangıçta daha az stres yaşasalar bile, dönem sonunda daha çok stresle uğraştıklarını biliyorum.
Birçok insan önemli bir işe başlarken bahaneler bularak ellerindeki işi son güne bırakırlar. Son gün işi yapabilirler veya yapamazlar.
FREUD, bu mazeretlerin savunma mekanizmaları olduğunu söyler. Sıkıntı duyan insanlar, beyinlerini ve bedenlerini sıkıntıdan uzaklaştırmak için savunma mekanizmalarını kullanırlar.
Erteleme bilinçli bir haz ile bilinç dışı hazdan kaçınma arasındaki çatışmadan kaynaklanan zihinsel bir felç halidir.
Bazı psikologlar, erteleyicilerin kesin iş yapma tarihlerini belirleyerek kendilerini bağladıklarında olumlu sonuç alabildiklerini söylemektedirler.
Aslıda şöyle de yapılabilir: Amaçları adımlara bölüp küçük amaçlar belirlemekle, her bir adım için tarih tespit etmekle ve amacın tamamının gerçekleştirildiği anı hayal etmekle olumlu sonuç alınabiliyor.
Başka bir psikolog da, yapılmak istenmeyen görevle, yapılmak istenen bir işin birleştirilerek ertelemeden vaz geçilebileceğini anlatmaktadır. Örneğin; koşmayı seven ama, iş sebebiyle kalın bir kitap okumak zorunda olan aynı kişi sesli kitabı koşarken de dinleyebilecektir.
FREUD, insan zihninin üç parçalı olduğunu ve üçünü de bir arada çalışması gerektiğini söyler: Çalışan İd, İd’le müzakerelerde bulunan Ego ve ahlak-vicdanı temsil eden Süperego. İşler ertelendiğinde ve son gün yapılmak istenildiğinde anlaşılıyor ki, Ego İd’e karşı verdiği savaşı kaybetmiştir.
Şimdi bir düşünürün tartıştığımız konuyla ilgili olarak anlattığı bir hikâyeyi anlatmak istiyorum;
Düşünür, erteleyicilerin ve son dakikacıların dikkatlerini dağıtan yanını yaramaz bir maymuna benzetilir. Maymun anlık yaşayan, geçmişi ve geleceği olmayan bir hayvandır. Maymun haz ve anlık tatmin peşindedir ve gerçeklere sırtını dönmüştür.
Psikolog düşünür, bu maymunun erteleyicilerin ve son dakikacıların kafalarında sürekli haz peşinde koşan ve insanları “karanlık oyun bahçesi”nde kapalı tutmaya çalışan birisidir. Maymun zamanımızı doldurarak bizi yapmamız gerekenlerden uzak tutar. Maymun ertelemenin sonuna yaklaşıldığında ortadan kaybolur ve pişmanlık içerisinde erteleyiciler ve son dakikacılar işlerini yapmaya koyulurlar.
Bana sorarsanız; ister zihnimizde haz peşinde koşan bir maymun olsun, isterse İd ve Ego olsun işlerimizi ve görevlerimizi asla ertelememeliyiz.