Hepimizin ahlaken yapması gereken davranışları vardır. Bu davranışlar sıradan davranışlar veya olağanüstü davranışlar olabilir.
Sıradan davranışlar, en azından bir ahlak standardı olarak ve işimizi yaparken uymamız gereken temel zorunluluklardır. Zorunlu davranışları göstermediğimizde, karşımızdaki hemen tepki gösterecektir. Bu tepkiler “dürüst ol!”, “hile yapma!” ve “öldürme!” gibi tepkiler olacaktır. İnsanlar bizden bunları beklerler, biz de insanlardan aynı şeyleri bekleriz.
Sıradan ahlaki davranışlar yanında olağanüstü davranışları kapsayan ideal ahlak davranışları da söz konusudur. Bunlar da insanlar tarafından onaylanan seçimlik davranışlardır. Örneğin; çalmamak sıradan bir ahlaki görevdir. Maddi yardımda bulunmak ise daha yüksek ideal bir ahlaktır. Yardım yaptığınızda övgü alırsınız, ama yardım yapmadığınızda ayıplanmazsınız. Belki, yardım yapmayan kişi, kendisini suçlayabilir.
Düşünür URMSON’a göre, ideal bir ahlak söz konusu olduğunda üç tane koşul bulunmalıdır. Birincisi yapılan sıradan bir hareket olmamalıdır, ikincisi yapılan övgüye değer bulunmalıdır ve üçüncüsü hareket yapılmadığında kimse suçlamamalıdır.
Konuyla ilgili birçok örnek verilmektedir;
1916 yazı. Bir alay ağır bomba ve silah ateşi altında. Komutanı ere ne pahasına olursa olsun önemli bir mesajı götürmek ve cevabını getirmek için emir verir. Açık araziden geçerken sırtından yara aldı, kurşun karnından çıktı. Buna rağmen büyük bir cesaret ve fedakarlıkla karnındaki yaraya eliyle bastırarak mesajı yerine ulaştırdı ve cevabını da sendeleyerek halsiz getirdi ve mesajı vereceği subayın ayakları dibine yığıldı. Bir zaman sonra da aldığı yaralar yüzünden öldü. Yaptığı övgüye layık olmuştur. Ama er farklı davransaydı onu suçlayamazdık.
Başka bir örnek de şöyle;
Gerçek el bombasıyla talim yapan bir manga asker var. Bombalardan birisi yere düşüyor ve manganın yanına yuvarlanıyor. Bir asker bombanın üzerine atlayarak bedeniyle arkadaşlarını koruyor. Kendisi ise orada hemen ölüyor.
Şimdi soru şu olmalı bence; kahraman mı olmalıyız?