ABD Başkanı Kennedy yaptığı bir konuşmada ırkçılığa, bölücülüğe ve ayırımcılığa hararetle karşı çıkmıştı. Konuşmasının odağında bütün ahlak ilkelerinin en temeli ve yaygını olan altın kural yer alıyordu; “sana nasıl davranılmasını istiyorsan, sen de başkalarına öyle davran”.
İnsani ahlak duygusunun merkezine yer alan bu ifade, her dinde ve ahlak geleneğinde şu veya bu biçimde dile getirilmiştir. Mesela, Hz. Muhammed (S.A.V.), “kimseye zarar verme ki, kimse de sana zarar vermesin”, der.
Ayrıca, Hz. İsa’da “her mecrada diğerlerinin size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Çünkü, ilahi yasanın ve peygamberlerin özeti budur”, demiştir.
Konfüçyüs’ten de bir cümle almalıyız; “kendine yapılmasını dilemediğin şeyi başkalarına yapma…Kendin ayağa kalkmayı arzuluyorsan başkalarının da kalkmasına yardım et, kendin başarı kazanmayı arzuluyorsan başkalarının da başarıya ulaşmasına yardım et”, diyor bilge insan.
Günümüzde ise Karl POPPER, “altın kural gibi iyi bir kıstastır ama ondan daha iyisi, başkalarına nasıl davranılmasını istiyorsanız öyle davranılmalıdır”, diyor.
Görüldüğü gibi, “sana nasıl davranılmasını istiyorsan, sen de başkalarına öyle davran” altın kuralı, insanların kendi çıkarları söz konusu olduğunda yakalandıkları ahlaki miyopluğa karşı etkili bir yaklaşımdır.
Altın kuralın evrensel cazibesinde, genellenebilir olmasının büyük payı vardır. Çok yönlü yapısı sayesinde altın kural, birçok farklı sistemde ve birçok kisve altında ortaya çıkmıştır.