İktisat ve ekonomi kavramları günümüzde aynı kavramlar olarak kabul edilmektedir.
Ekonomide ana akımlar klasik ekonomi, neoklasik ekonomi ve Keynesyen ekonomi olarak sıralanabilir.
Klasik ekonomistler objektif değer görüşünü savunarak malın değerinin emekle orantılı olduğunu söylerler.
Neoklasik ekonomi okulu, klasik ekonomi okulunun yenilenmiş bir biçimidir. Noeklasikler makro ekonomiye mikro ekonominin penceresinden bakarlar. Klasik ekonominin birçok varsayımını eleştiren neoklasik okul taraftarları liberaldirler.
Marjinal devrim, klasik ekonomiden neoklasik ekonomiye geçişi temsil etmektedir. Bu sebeple neoklasik ekonomistlere marjinalistler denilmektedir. Bilindiği gibi, marjinalizm ekonomide değerin kaynağının fayda ile açıklanmasıdır.
Neoklasik ekonomistler matematiği ekonomik analizlerde sıkça kullanmaktadırlar. Aslında sosyal bir varlık olan insanın sadece tek yönlü matematikle anlatılması yanlış bir yaklaşımdır.
Birey neoklasik ekonomistler açısından son derece önemlidir. Çünkü onlara göre birey akılcıdır ve çıkarları peşinde koşarak topluma yarar sağlarlar. Ekonominin sosyal bilimlerden ayrılarak pozitif bilimlere yönelmesini sağlayan bu varsayıma homoekonomicus denilmektedir.
Ekonomide matematiğin kullanımı ve homoekonomicus kavramları klasik okulla neoklasik okulun ayrışmasında en önemli iki özelliktir.
Son yıllarda V. Smith ve D. Kahneman ekonomi ve psikoloji arasındaki ilişkiyi yeniden kurmuşlardır. Böylelikle ekonomi biliminde rasyonellikten sınırlı rasyonelliğe ve irrasyonelliğe doğru bir kayma olmuştur.
Kadir Dayıoğlu’nun aktardığı rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in şu cümlesini aklımdan hiç çıkarmam: “İnsanlar irrasyonel düşünürler ve biz politikacılar bundan faydalanmasını biliriz”.