Çalışanların bildiklerini arkadaşlarıyla paylaşmaları, organizasyonların daha başarılı kılmaktadır. Çalışanların organizasyon sorunlarıyla ilgilenmesi, uygun bir çözümün bulunmasına katkı sağlamaktadır.
Ancak, organizasyonlarda çalışan personelin bir kısmının, bilgi ve deneyimlerini yöneticileriyle paylaşmayarak sessiz kalmayı tercih ettikleri görülmektedir. Yapılan çalışmalar, çalışanların yönetimin kendilerini işten atacağı veya terfi alamayacakları gibi korkular sebebiyle görüşlerini ifade edemediklerini göstermektedir.
Organizasyonlardaki sessizliğin ikinci sebebi ise, çalışanların görüş bildirseler bile değişen bir şey olmayacağı yönündeki kanaatlerinin yaygın olmasından kaynaklanmaktadır.
Organizasyonlarda çalışan personelin gerek yaptıkları işler ve gerekse kurumlarında gerçekleştirilecek iyileştirmeler hakkındaki bilgi ve düşüncelerini kısmen veya tamamen yöneticilerinden esirgemeleri organizasyonda sessizlik deyimiyle açıklanmaktadır.
Çalışanların sessizliği aktif, bilinçli, kasıtlı ve amaçlı bir davranış olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sessiz kalmada yönetimden korkma ve konuşmanın faydasız olduğu inancı ağırlıklı olmak üzere, kişilerin grup üyelerinden destek görüp görmeyeceğine ilişkin algıları da etkili olmaktadır.
Organizasyonlardaki sessizlik işletmeler, kurumlar ve ülke olarak ihtiyacını şiddetle duyduğumuz değişim, yaratıcılık ve yeniliğin önündeki en büyük engellerden birisi olarak kabul edilmektedir.
Çalışanların kuruluşlarda sessiz kaldığı konular;
-Çalışanların performansları,
-Kurumun performansı,
-Ücret adaletsizliği,
-Organizasyon faaliyetlerini yöneticiden farklı değerlendirmek,
-Kişisel konum,
-Gelecek kaygısı,
-Ahlaki değerler,
-Kurumda çatışma,
-Taciz,
-İstismar, olarak sıralanabilir.
Çalışanların sessizliği, kuruluşlardaki grupların davranışlarını aşağıdaki şekillerde etkilemektedir:
-Çalışanları yakınlaştırmakta veya uzaklaştırmaktadır,
-İlişkilere katkı sağlamakta veya zarar vermektedir,
-Bilgiye ulaşmayı kolaylaştırabilir veya bilginin gizlenmesine sebep olabilir,
-Ayrıntılı düşünmeye yol açar veya düşüncesizliğe sebep olur,
-Kabullenmeyi sağlayabilir veya karşı koymayı tetikleyebilir.
Çalışanların sessizliği; razı olma, savunma ve grup yanlısı olmak üzere üç türlüdür.
Sessiz kalma biçimleri itaat, sağırlık, pasiflik ve çekilme olarak dört grupta açıklanabilir:
Çalışanlar, durumu sorgulamadan olanları kabul edebilirler. İtaat etme, sessizlikten daha büyük sorun yaratabilir. Sessizlik, durumun farkında olarak gönüllü ve bilinçli bir davranış olmasına karşın, insanlar durumlarının farkında olmayarak itaatkâr davranmaktadırlar. Bu tür çalışanların statükoya tahammülleri yüksektir ve şartları normal olarak kabul ederler.
Çalışanlar durumdan memnuniyetsizliklerini doğrudan ve açık olarak ifade etmezler. Onlar için hareketsizlik söz konusudur.
Diğer çalışanların hareketlerini haksız veya ahlak dışı olarak değerlendiren kişiler, sessiz kalmayı tercih ederek pasif duruma geçebilirler.
Sessizlik davranışı kendini koruma, çekilme veya başka davranışlara yönelme olarak da ortaya çıkabilir.
Çalışanlar çekilerek, kurumun sıkıntılarının çözülmesini engellerler. Kurumdaki karşılıklı güvensizlik, en çok kuruma zarar verir.
Çalışanlar çekildiklerinde stres altına girdiklerinden, performansları olumsuz etkilenmekte ve verimlilikleri düşmektedir.