Kıyaslama bireyin içinde her zaman olmuştur. İnsanlar arabalarını, çocuklarını, maaşlarını ve benzeri konuları sürekli yakınlarıyla, arkadaşlarıyla ve yöneticileriyle karşılaştırmışlardır.
Bu tür kıyaslamalar sonuçların kıyaslanmasıdır. Sonuçlar kıyaslandığında ise bireysel tatminsizliği artmaktadır. Başkalarını kıskanmakta veya imrenmektedir.
Hâlbuki kendisinden daha iyi konumda olanın, o konuma nasıl ulaştıklarını anlamaları, aynı zamanda öğrendiklerini de kişisel yaşamlarına uyarlamaları gerekiyor.
Bir başka yanlış kıyaslama da satın alma maliyetine göre yapılanıdır. Aslında alınan şeyin toplam maliyetinin (vergi, toplam harcama maliyet, kullanım süresi gibi) kıyaslanması gerekir.
İnsanlar yaşam boyunca yaptıklarından mutluluk duymalıdırlar. Ancak birçok insan yaptığı işten mutluluk duymadan ölüp gitmektedir. İnsanın yaptığı işten mutlu olabilmesi her şeyden önce kendi yeteneklerini bilmesine bağlıdır.
Üniversiteden yeni mezun olan bir genç hemen üst düzey yönetici olmak istemektedir, bir üst düzey yöneticinin deneyimlerini ve yeteneklerini düşünmeden. İyi bir üst düzey yönetici uzun yıllar çalışıyor ve ortalama üstü zekâya ve eğitime sahiptir.
Yetkinliklere sahip olmanın yeter şart olmadığını da bilmeleri gerekiyor. Çevre ve şans faktörleri de göz ardı edilmemelidir.
Ayrıca, üst düzey konumlar maddi yönden iyi gözükse de, kişinin yükseldikçe sorumluluklarının artacağı da akıldan çıkarılmamalıdır. Ancak, gençler işin sorumluluk boyutunu hiç düşünmüyorlar.
Uzun seneler çalıştıktan sonra emekli olan kişiler de, gençlerle aynı yolu takip etmelidirler. Emekliyken yapmak istediklerini yapanları anlamaları gerekiyor.
Bütün bunların yanında, çevremizdeki insanlarla iletişim halindeyiz, çevremizdeki başarılı insanların iletişimlerini nasıl yürüttüklerine de bakmalıyız.