Bilinç, canlının kendini ve çevresini fark etmesidir. Bilinci geliştirmenin yolu, farkındalığı artırmaktan geçmektedir. Farkındalık ise, fazla bilgi edinmek ve alınan bilgi üzerinde düşünmekle artabilir.
Bilinç zihinsel bir işlemdir ve aklın denetimindedir.
Bir canlının bilinci, düşünme kapasitesi ile doğru orantılıdır. Canlının beyni evrimleştikçe, zekâsı ve takiben de zihinsel kapasitesi artacaktır.
Bir canlının bilince sahip olmasının tek yolu, düşünebilmesinden, yani zihinsel faaliyetlere sahip olmasından geçmektedir.
Bilinç beyne kaydedilen bilgilerle oluşmaktadır. İnsan anne karnında 5 aylıkken kayda başlar ve 7 yaşına kadar bütün davranışları kaydeder.
Altı yaşından itibaren gördüğü, işittiği, tattığı, kokladığı ve dokunduğu her şeyi daha önce kaydettiklerini kendisine referans alarak değerlendirir. On ikinci yaşından itibaren otomatik olarak her karşılaştığı davranışa daha önce yaptığı değerlendirmelere göre tepki verir.
Bütün canlıların kendine özgü bilinci vardır. Bu bilinçler aynı zamanda canlıların kimlik ve kişilikleridir. Canlıların kişilik ve kimliklerini id ve ego olarak isimlendirebiliriz. İd ve ego kişiliği, canlının biyolojik bedeninin varlığını sürdürmek için çalışır. İd doğal isteklerin hemen olmasını isterken ego, uygun zamanı bekler. İd düşünmeden otomatik, ego ise düşünerek hareket eder.
Süperego kimliği ise, canlıların tamamında değil, sadece insanlarda bulunur. Süperego, başkalarına yönelik davranışlara insanilik boyutunu ekleyen kişiliktir. Süperego bir ahlak gözcüsü gibi davranır, id ve egoyu kontrol eder. Süperego, yapılacak davranışın ahlaki ve insani değerler açısından uygunluğunu değerlendirir.