İnsanlar hayatta öyle durumlar içerisinde olmuşlardır ki, canlarını kurtarabilmek için başka masum insanların ölmesine göz yummuşlardır. Mesela; gemi batıyor, bazıları filikaya binmişler ve denizdeler. Gemiden atlamış çoğu insanın filikaya binmelerine mâni olunmalı mı, olunmamalı mı?
Çok tartışmalı bir konu. Düşünürler bu konuda ikiye ayrılmış durumdalar. Bir grup sonuca bakılmalı, diğer grup da sonuca götüren eyleme bakılmalı demiş.
Sonuca bakılmasını isteyenler, işin sonu değerlendirilmeli ve karar verilmeli diyorlar. Ve ekliyorlar, yapılacak eylem de sonuca ulaşmak için kullanılan bir araçtır.
Eyleme bakılmasını isteyenler ise, eylemlerin sadece amaca götüren yöntemler olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğunu ve eylemlerin iyi veya kötü olarak değerlendirilmesine göre karar verilmesini istemektedirler.
Ahlak konusunda en iyi örneği Emile ZOLA veriyor:
Çinmaçinde bir mandaren yaşıyor. Çok zengin. Sen ise açsın, susuzsun, beş paran yok, elektrikleri kesik bir odada sobasız üşüyerek oturuyorsun. Mandaren’i öldürdüğünde tüm zenginliği sana kalacak. Öldürürken hiçbir zorluk çekmeyeceksin, hiçbir şey görmeyeceksin, ölen adam hiç acı çekmeyecek, sadece bir düğmeye basman yeterli olacak. Bu durumda, soru şu; Mandaren’i öldürür müsün?
Ahlaklı bir insan olup olmadığı bu soruya vereceğin cevaba bağlı.