Kayserispor’da, dün Lung’u; bugün de Sapunaru’yu yazacağım…
Sapunaru’nun, Kayserispor üzerindeki karizmasını bilmeyen yok desem abartmış olmam, gerçi bilmeyen, ama sonradan farkında olan da az da olsa var…
Sapunaru, gerek futboluyla, gerekse de takım içindeki liderliğiyle Kayserispor’a çok şey kattı.
Yabancı ve yerli futbolcular onu çok seviyor.
Çok sempatik ve esprili biri, gülmeyi ve güldürmeyi çok seviyor.
Antrenmanlarda takım arkadaşlarına yaptığı şakalar ile adeta moral saçıyor.
Adam, lider olarak doğmuş…
Kasımpaşa maçında takım, canla başla mücadele ederken; bunda Sapunaru’nun payı oldukça büyük.
Sapunaru’nun olduğu ve olmadığı maçlara bakarsak daha iyi anlaşılır.
Kasımpaşa ve Ankaragücü maçında Sapunaru vardı; Alanya ve Erzurum maçlarında ise yoktu.
Başka söze gerek var mı?
Onun için oynayan bir güruh var, o olmayınca suratlar düşüyor, takım demoralize oluyor!
O güruh, takımın tamamı, yani gruplaşma yok, onu çok seviyorlar.
Geçtiğimiz sezon devre arasında Denizlispor’a giden ve ardından çok sevdiği Kayserispor’a geri dönen Sapunaru, bu takımın hem lideri, hem de kaptanıdır.
Özellikle kaptanlık vurgusu yaptım, çünkü; bu takım için yapmadığı fedakarlık yok.
Bu takımın şu an kaptanı Hasan Hüseyin Acar’dır; ikinci kaptanı ise, Silviu Lung’tur!
Dikkat edin, Ankaragücü maçında Hasan Hüseyin oyundan çıkınca kaptanlık pazu bandını kim taktı!
Tabiki de Cristian Sapunaru!
Bayram hoca, gelen tepkilere kulak verdi ve hem kendini kurtardı, hem de takıma artı bir motivasyon sağladı.
Sapunaru’nun, mücadelesini gören herkes eminim ‘Hocanız bu adamı mı oynatmadı?’ diye sormuştur.
25 yaşındaki genç gibi tüm kafa toplarına çıktı ve hepsini de aldı. Yaşı 36 olmuş, ama iş bitmemiş, hırsıyla, tecrübesiyle son derece başarılı bir maç çıkardı.
Sosyal medyadan Sapunaru’nun olmadığına sevinen, niyet okuyucuları az da olsa kısık sesler çıkardı!
Sapunaru, yok yaşlandı, yok sakatlanma riski var, yok hava toplarında etkisiz vb. futbol fakiri birkaç insanı da gördük.
Sapunaru, bu gibi ortama göre konuşan, hava koklayan, taraf olan, tarafı menfaat olanlara da cevabını sahada verdi.
Neyse, bu hamur çok su götürür.
Sapunaru ile devam edelim.
Geçtiğimiz hafta da yazdım, Sapunaru, Denizlispor’dan, düşmesine kesin gözle bakılan Kayserispor’a döndü.
Amacı, para değil, itibar.
Allah, herkese itibar zenginliği versin.
Para dediğiniz ne ki, bunun karşılığını dün de yazdım Lung ve Sapunaru’da fazlasıyla görüyoruz.
Para, geçim için tabiki de önemli, ama itibar parayla kazanılmıyor.
Geçen hafta Sapunaru’nun kesinlikle oynamasının gerektiğini, yoksa işimizin çok zor olacağını defalarca yazdım, çizdim, vurguladım Tv’de de söyledim.
Ve herkeste gördü ki, bu iş Sapunaru olmadan olmuyor!
Sonuçta, hatayı insan yapar, özür dilemek ve yanlıştan dönmek erdemdir.
Sonuçta kim kazandı?
Kazanan Bayram Bektaş oldu, biz olduk, Kayserispor oldu.
Düşünsenize Ankaragücü maçında Sapunaru’nun olmadığını, emin olun 5’lik olur dönerdik.
Milli araya moralsiz girerdik, hoca da zannımca Ankara’da kalır, yeni arayışlara girerdik.
Üç hafta üst üste mağlubiyet, ardından da Sivasspor maçı adamı duman eder!
Tabiki ki, kazandığımız için böylesi olasılıklara çok takılmamak elzem, ama farkında da olalım.
Ankaragücü, çok güzel bir takım kurmuş, onların da birkaç haftası var, tam olarak hazır değiller.
Sapunaru ve Lung’un şahsi çabasıyla en az 5 net gol pozisyonunu önledik …
Dün Lung için de yazdım, bu iki Rumen, Kayserispor’a bir vizyon kazandırmış, burayı çok sevmiş, benimsemiş ve diğer takım arkadaşlarına da örnek olmuştur.
Denis Abilec, Kayserispor’a boşuna gelmedi.
Uzun lafın kısası, Lung, Sapura ve Gustavo Campanharo gibi futbolun dışında dahi iyi bir insan olmayı başaranlarla daha çok yol alırız, Kayserispor doğruları buldukça bizlerde başarıdan başarıya koşarız…