Zor zamanlar, insanın normal zamanlarının dışında insanoğlunun mahrumiyet ve sıkıntılarla mücadele ile geçen zamanları akla gelir.
Deprem, sel, yangın, kıtlık, salgın hastalık, savaş, kuraklıklar, iç karışıklık ve anarşi dönemleri insanların zor zamanlarıdır.
Bu tür zamanlarda toplumun büyük bir bölümü panik, korku ve endişe içinde bulunur. Sağlıklı düşünüp sorunlarına çözüm üretemez. Çözümü devlet ya da başka yerlerden bekler hale gelirler.
1900'lerin başında yaşadığımız 1912’den 1920’ye kadar süren Trablusgarp, 1. Dünya savaşı ve Kurtuluş Savaşı yılları zor zamanlardı. 1939-1945 yıllar arasında süren İkinci Dünya Savaşı yılları zor zamanlardı. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 darbe dönemi yılları zor zamanlardı. 15 Temmuz 2016 kanlı darbe kalkışması zor zamanlardı. Ayrıca 17 Ağustos 1999 Adapazarı Gölcük depremi, bu yıl yaşanan Elazığ-Malatya depremi ve en son içinde bulunduğumuz Korona virüs ve mücadele dönemleri zor zamanlardır.
Dünya hayatı devam ettiği müddetçe zor zamanlar yaşanmaya devam edecek ve insanoğlunun bu dönemlerde ayakta kalabilmek ve bu dönemleri en az zararla atlatabilmek için çare üretme gayreti de devam edecektir.
Ataların bir sözü vardır “Bir elin nesi var; iki elin sesi var.” Diye. Zor zamanların sıkıntılarını sadece devletlerin, sadece sivil kurumların ya da sadece fertlerin çaba göstererek gidermesi asla mümkün değildir.
Son yıllarda yaşadığımız 15 Temmuz darbe kalkışmasının bertaraf edilmesinde, Elazığ-Malatya depreminin yaralarının sarılmasında, Korona virüs salgını sebebiyle oluşan mağduriyetlerin giderilmesinde devletin koordinatörlüğünde sivil toplum ve gönüllü insanlarımızın fedakar çalışmaları ile yaralar bir bir sarılmaya da devam ediyor.
Sanırım zor zamanlarda “Tek yürek, tek vücut olmak.” buna deniyor. Birkaç ay önce yaşadığımız Elazığ-Malatya depreminde AFAD önderliğinde sivil yardım kuruluşları ve hayırsever vatandaşlarımızın yaraların sarılmasındaki gayreti asla unutulamaz.
Şu an yaşamakta olduğumuz Korona virüs salgını ile mücadele ortamında meydana gelen mağduriyetlerin giderilmesinde valilikler ve kaymakamlıklar bünyesinde oluşturulan içinde emniyet, belediye, Jandarma, Aile Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğu VEFA DESTEK komisyonlarının anında görev alarak hizmete başlamasının yararları asla inkar edilemez.
Bu fedakar çalışmalar kapsamında Kayseri'de faaliyetleri aralıksız devam eden Kayseri İHH, Diyanet Vakfı, Kızılay Kayseri Şubesi, Verenel Derneği, Hilalder, İyilikder, Erciyes Feneri Derneği, Fakirler Derneği, Mazlumder, Nasrullahzade Vakfı, Şefkatder, Darülaceze Vakfı, Seyit Burhanettin Hazretleri Vakfı, Hasene Yardım Derneği, Hayrat Derneği ve gönüllü vefa destek elemanlarını tebrik ediyorum.
Valilik ve kaymakamlıklar öncülüğünde kurulan belediyelerimizin de destek verdiği komisyonların çalışmaları zor zamanlarda ”TEK YÜREK” olmanın en güzel örneklerinden biridir diyor hizmetlerinin devamını diliyorum.