2011’de başlayan özgürlük mücadelesi sonucu Suriye’de rejim güçlerinin kendi halkına başlattığı yok etme girişimi sonucu milyonlarca Suriyeli yurt dışına giderek, milyonlarcası da kendi topraklarında sığınmacı konumuna geldi.
Zaman içinde özgürlük mücadelesini bastıramayacağını anlayan Baas rejiminin İran ve Rusya’dan yardım istemesiyle bu ülkeler Suriye’ye yerleştiler. DAİŞ’İ kurduran ABD ve batı ülkeleri sözüm ona DAİŞ’le mücadele bahanesi ile PKK, PYD ve YPG ile işbirliği yaparak Suriye topraklarına yerleşti.
ABD’nin Türkiye’nin güneyindeki Suriye topraklarında Irak’tan Akdeniz’e kadar uzanan bölgelerde Türkiye’nin güvenliği için büyük tehlike arz eden bir PKK devleti kurma girişimi üzerine Türkiye, Fırat Irmağının batısında Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyonları ile Suriye topraklarında güvenli bir bölge oluşturdu. Her türlü masrafını karşıladığı bu bölgede Suriye’nin çatışmaların devam ettiği bir çok farklı bölgesinden canını kurtarmak için gelenler için burası güvenli bir barınak haline geldi.
Geldiler gelmesine de her türlü mahrumiyet onları bekliyordu. Uçsuz bucaksız zeytin tarları içinde oluşturulan çadır kent mi diyelim çadır köy mü diyelim bilemediğimiz yerleşim birimlerinde tam bir insanlık dramı yaşamaya başladılar. Elektriğin, suyun ve tuvaletin olmadığı sağlık ve eğitim hizmetlerinin olmadığı, yaz mevsiminde sıcak, toz ve topraktan, kışın soğuk ve çamurdan hayatın çekilmez olduğu bu mekanlarda dünyanın gözü önünde büyük bir insanlık dramı yaşanmaya devam ediyor.
Türkiye devlet,i devlete bağlı ve sivil yardım kuruluşları Allah hepsinden razı olsun. Kendi ülkelerinde rejimin, DAİŞ’in, Haşdi Şabi’nin, Rus güçlerinin, PYD, PKK ve ABD güçlerinin ölüm kusan saldırılarından kaçarak burada hayatta kalmaya çalışan mazlum sığınmacılara yardıma koşmuşlar. Yiyecek, giyecek, sağlık yardımı, okullar açarak eğitim yardımı dahil ellerinden ne geliyorsa o insanlara yardımcı olmaya çalışıyorlar.
Geçen cumartesi günü Diyanet Vakfı Kayseri Şubesinin Suriye AZEZ şehrinde yeni eğitim döneminin başlaması münasebetiyle başlattığı kırtasiye dağıtımı ve okul açılışı programına davetliydim. Kayseri Müftümüz Prof. Dr. Şahin GÜVEN hocam, Allah ömrünü bereketli kılsın, kem gözlerden saklasın insanlara hizmet amacıyla gece gündüz demeden 24 saat gayret eden bir müftümüz. Davet için ona teşekkürlerimi sunuyorum. AZEZ’de ki 2 okulun açılış ve kırtasiye dağıtım programına Diyanet Vakfı yetkilileri ile birlikte sivil toplum temsilcisi olarak Diyanet Sen şube başkanımız İrfan KAŞIKÇIOĞLU ve Bem Bir Sen şube başkanımız Mehmet KARAKAŞ ile birlikte katıldık.
Program dahilinde 2 okulun açılış programına katılarak tüm sınıfları gezip öğrencilerin tamamına çanta ve kırtasiye malzemeleri, elbise ve ayakkabı dağıtımlarını gerçekleştirdik. Ayrıca Diyanet Vakfı’nın bölgedeki mağdurlar için açtığı ekmek ve yemek fabrikalarını ziyaret ettik. Yine bu vakfımızın açtığı rehabilitasyon merkezimizi ziyaret edip çalışmaları hakkında bilgiler aldık. Diyanet’in fabrikasında pişirilen ekmek ve yemeklerin mağdurlara ulaştırıldığı yemek dağıtım programına da iştirak ettik.
1 gün süren ziyaretimizin son bölümünde uçsuz bucaksız zeytin bahçeleri içinde kurulmuş olan, çatışma bölgelerinden gelen insanların yaşadığı yazın sıcak ve tozdan, kışın soğuk ve çamurdan hayatın çekilmez olduğu elektriğin, suyun, tuvaletin olmadığı çadır kentleri ziyaret edip önceden tespit edilen mağdur ve mazlumlara yardımlar dağıttık.
Ülkelerinde sığınmacı olmanın nasıl bir dram olduğuna burada şahit olduk. Hallerine bakıp bir yandan kendi halimize şükrettik diğer yandan ümmet kardeşliği sorumluluğunu yeniden hatırladık. Türkiye ve Kayseri’de SURİYELİLER GİTSİN diye yaygara koparan empati ve vicdan yoksunu insanlarımızın da vicdandan ve insanlık
duygusundan ne kadar mahrum kaldıklarını daha iyi anlamış olduk. Şunu anladık ki mazlum ve muhtaçları Allah versin diye savuşturmak asla doğru olmayıp Allah bizim elimizle sizi kurtarsın diye her türlü imkanlarla onlara katkı sunmanın sorumluluğunu asla unutmamız gerekiyor.
Başta Diyanet Vakfı olmak üzere İHH, Verenel, Yardımeli, İyilikder ve tüm yardım kuruluşlarımızı mutlaka desteklemeli, onlarla ülkemizi ve dünyanı gezerek çalışmalarını görmeli bizim zannettiğimiz aslında Allah’ın mülkü olan kazançlarımızı mutlaka mazlumlarla paylaşmalıyız. Ne verirsek elimizle oda gider bizimle anlayışını asla terk etmemeliyiz.