İnsan yada hayvan, doğan her canlı varlık hayat boyu hemcinslerinin arasında onlarla beraber hayatı yaşayarak varlıklarını devam ettirirler.
İnsanlar ve hayvanlar ailelerini, yakınlarını tehlikelere karşı koruma ve onları bu tehlikelere karşı sahipsiz ve yalnız bırakmama refleksine sahip fıtratta yaratılmışlardır.
Yüce dinimiz İslam'ın birçok emrinde başta aile ve yakınları olmak üzere insanlara karşı merhametli ve sorumluluk içinde olma emredilir. İnsanların sahipsiz bırakılmaması, yetimin sahibi, hastanın kimsesi olup onların korunup kollanması emredilir.
Bugün dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de çevrenin sahip çıkmaması ya da çevreye sahip çıkma fırsatının verilmemesi sebebiyle sahipsiz kalmış, bulunduğu sıkıntılı halini anlatma yeteneği olmadığı, çevrenin de dünya hayatına dalmanın telaşı ile yakınlarında olmasına rağmen onları görmediği, kalabalıklar içinde yalnız ve sahipsiz kalmış binlerce belki de on binlerce insanımız vardır.
Geçenlerde İstanbul Fatih'te kalabalık bir mahallede siyanürle intihar ettikleri söylenen yaşları 40 ila 60 arasında değişen 4 kardeşin durumu ile Antalya'da bir evde yine siyanürle intihar ettikleri iddia edilen bir baba, eşi ve 2 çocuğunun cesedinin bulunması olayı bizlere insanımızın kalabalıklar içinde nasıl yalnız ve sahipsiz kaldıklarının acısını yaşattı.
Başta devlet idaresi sorumluluğunda olan idarecilerimiz olmak üzere belediyelerimiz, sivil toplum temsilcilerimiz, mahallelerimizin muhtarları, mahalle camilerimizin imamları, apartman yöneticileri ve komşular hepimiz bu olayların sorumlusu olup vebalini taşıyanlar değil miyiz?
Başta mahalle muhtarlarımız mahallesinde, köyünde ziyaret etmedik hane bırakmayarak her hane hakkında bilgi sahibi olup, sıkıntısı olanları ilgili kurum ve kuruluşlara bildirirse, mahallenin imamı sadece camiye, mescide gelenlere namaz kıldırma yerine mahallesindeki her apartmanı ziyaret ederek o apartmanda hasta, yaşlı ve kimsesiz olup olmadığını tespit edip bunların durumunu ilgili kurum, kuruluş ve konuyla ilgilenen STK varsa onlara bildirirse ve çözüme destek verse, apartmanlarımızın yöneticileri sadece genel kuruldan genel kurula apartman sakinlerini toplamanın yanında belli aralıklarla toplantı yada belli aralıklarla hane ziyaretleri yapıp apartmanında yaşayan insanların halinden haberdar olma yoluna gitse sanırım birçok problem aşılmış olur diye düşünüyorum.
Elbette muhtarlarımızın, imamlarımızın, apartman yöneticilerimizin bunu hizmet içi eğitim kursu gibi almaları sahiplenmelerinin ön şartıdır.
Rabbimiz “Hepiniz emriniz altındaki insanlardan sorumlusunuz.” Diye buyuruyor. Devlet başkanı milletten, vali ve belediye başkanı ilinden şehrinden, muhtar ve imam mahallesinden, yönetici apartmanından sorumludur. Allah'ın kullarına hizmetin Allah'a hizmet olduğuna inanan tüm sorumlular ahiret hesabı ve kaygısı ile görevini yapmak gayretinde olurlarsa ne Antalya’da siyanürle intihar eden 4 kişilik aile nede İstanbul'da siyanürle intihar eden dört kardeş faciası ülkemizde yaşanmaz.
Allah korkusu, insan sevgisi, yaratılana yaratanın hatırına sahip çıkma bilinci ve sorumluluğu tüm yöneticilerin olur ve illaki denetimi yapılırsa, görev yapmayanlardan adaletle hesabı sorulursa,
yalnızlığımıza sahipsizliğimize mutlaka çözüm buluruz. Sahipsizlerin vebali sahipsiz bırakanların üzerinedir, bunu da unutmayalım.
Selam ve dua ile.