Geçenlerde bir vatandaş dertleniyor “Olmaz böyle şey” diye şikayetçi oluyordu.
Şikayetçi olduğu konu şu idi ilimizde kır bahçesi bulunan bir düğün salonunda akrabasının oğlunun düğününe katılmış, salonda hizmetlerde kusur yok, korona virüs kurallarına uygun olarak masalar ayarlanmış, belli aralıklarla korona kuralları konusunda misafirler uyarılıyor ve program düzenli olarak yürüyor.
Bu arada akşam ezanı okunuyor, düğün salonunda yüzlerce kadın erkek, genç ve çocuk var. Bunların içinden namaz kılmak isteyenler namaz için bir yer göremediklerinde namazların nerede kalacaklarını birbirlerine soruyorlar. Biraz cesaretini toplayanlar hizmet veren garsonlara mescidin yerini soruyorlar. Aldıkları cevap; caddeden düğün salonlarına girişte olan salonu tarif etmek oluyor.
Bahsedilen mescit, kır bahçesine birkaç yüz metre ileride ve daha önce buraya gelmemiş ilk defa gelen insanların bulması oldukça zor olan bir yer.
Ayrıca oraya gidip namaz kılıp gelmek yarım saatten fazla bir zamanı feda etmek demek, bu sürede düğünde dağılmaya başlar.
Düşünüyorum da binlerce müşteriye hizmet veren onları ağırlayıp memnun etmek isteyen salon sahiplerimiz geçicide olsa bir bölümü gerektiğinde temiz perde sererek bay ve bayanlar için mescit olarak düzenleyemez mi? Salona 400-500 metre ileriyi akşam karanlığında mescit diye göstermek doğru bir davranış mı? Namaz kılanların kendisi içinde yapacağı duadan mahrum kalmak salon işletmecisine yakışıyor mu? Elbette yakışmıyor. Yeme içme, ihtiyaç giderme nasıl İhtiyaç ve insanların bu ihtiyaçları için tedbir alınıyor tesisler yapılıyorsa namaz kılma da bir insani ihtiyaçtır ve düğün salonu işleticilerinin de bu İhtiyaca cevap verecek tedbirleri almaları müşterilerine ve rızık kazanma yolunda bir görev ve sorumluluktur.
Umarım benim gibi yaşanan olaydan mağduriyet hissedip bunu işletme sahiplerine ulaştıranlar olur da onlar da eksikliği fark edip telafi için yarından tezi yok harekete geçerler.
İMAMLARIMIZ DONANIMLI OLSUN
Çoğu zaman Allah razı olsun, eli öpülecek adam, bilgi ise bilgi, nezaketse nezaket, hitabetse hitabet diye imamlarımızı överiz, memnuniyetimizi belli ederiz.
Bazen de ne ihmalkar adam, hitabet yok, bilgi yok, nezaket yok. Kim bunları imam yapmışsa Allah müstehakını versin. Bırak imamlığı namaz kıldırma memuru bile olmaz, bu adamdan diye cemaatinden şikayetler gelir.
Korona virüs sebebiyle bir kısmı Vefa destek grubunda görev alıp camisi ile ilgilenme imkanı bulamayan birçok değerli imamımız olmuştur.
Bazı imamlarımız Diyanet'in ve vicdanının sesine kulak vererek bu süreçte her gün camilerini açıp iç ve çevre bakımını yaptılar. Maaşlarını helal ettirmenin gayretinde oldular, hepsini tebrik ediyor, Allah razı olsun diyorum.
Bir kısım imamlarımız da ne yazık ki tembelliği, uyuşukluğu meslek edindiler bu süreçte. Camiye yakın yerde oturuyor olmalarına rağmen camiye uğramadılar, iç ve çevre bakımı ile ilgilenmediler, aldıkları
maaşı helal ettirme diye bir dertle dertlenmediler, bunların durumunu Allah'a havale ediyoruz. O, ne yapacağını iyi bilir.
Korona virüs sürecinin olumlu bir noktaya doğru gittiği şu günlerde Diyanet çalışanlarının yetkili sendikalarının aylardır birbirini görmeyip atıllaşan din görevlilerimizi bölümler halinde kahvaltı ortamında bir araya getirip onlara meslek ve sorumluluk ahlakı konusunda seminerler düzenlense ne iyi olur diye düşünüyorum. Böylece hem hasret giderir hem de eğitim almış olurlar.
Selam ve dua ile