15 Temmuz 2016 günü akşam saatlerinde 40 yıldan bu yana devlet kadrolarında yerleşip paralel bir yapı oluşturan FETÖ mensupları tıpkı 27 Mayıs 1960’da, 12 Mart 1971’de, 12 Eylül 1980’de, 28 Şubat 1997’de olduğu gibi asker içindeki elemanlarını harekete geçirerek darbe kalkışmasında bulunmuşlardı.
Daha önceki darbe girişimlerinde başarılı olarak millet iradesine el koyma ve seçilmiş iktidarları milleti ve hukuku ayaklar altına alarak alaşağı etmeyi alışkanlık haline getiren darbeciler 15 Temmuz’da da aynı yolu denemek istediler.
Darbeciler milletin vatanı korumak için kendilerine verdiği silahları millete doğrultarak büyük bir ihanete imza attılar.
Ama yanıldıkları bir nokta vardı! Zaman değişmiş millet ile milleti idare edenler değişmişti. Millet kendisine hizmet edeceğine inandığı bunun için iktidara taşıyarak görev verdiği Cumhurbaşkanı ve Başbakanının hain darbecilere karşı meydanlara çıkıp millet iradesine sahip çıkma daveti üzerine tüm Türkiye’de meydanlara indi.
Darbecilerin tanklarına uçaklarına karşı silah kullanmadan göğüsünü siper ederek mücadeleye başladı. Bu uğurda can verdi, yaralandı ama mücadelesinden vazgeçmedi. İktidarına ve iradesine sahip çıktı. Silahlı hain darbe kalkışmasını başarısızlığa uğrattı.
Hain darbe kalkışmasına karşı verilen mücadelede verilen şehitlerin sayısı 251 yaralıların sayısı 2500’ü buldu. Sakat kalanların sayısı ise yüzlerle ifade edilir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa 15 Temmuz kalkışmasında millete karşı yapılan darbe meşru müdaafa ile bertaraf edilmiş oldu. Darbe tehlikesi tamamen önlendi ve darbeyi yapan FETÖ yapılanması tamamen etkisiz hale getirildimi diye bir soru sorulabilir mi? Elbette sorulabilir. Örgütün darbe yapma gücü kırılmış olsa da, aradan 4 yıl geçmesine rağmen hala farklı devlet kurumlarında ve sivil hayatta FETÖ mensuplarına yönelik operasyonlar tutuklama ve sorgulamaların yapıldığını düşünürsek bu örgütün halen varlığını devam ettirmek istediği söylenebilir.
Darbe ve darbe kalkışması dönemleri zor dönemlerdir. Hukukun adaletin ortadan kalktığı hak ve adaletin zaafa uğradığı zamanlardır. Ayrıca ülkenin ve insanların ekonomik, kültür, sosyal hayat, toplum bütünlüğü açısından sıkıntıların yaşandığı zamanlardır.
Daha önce ki darbe dönemlerinde olduğu gibi 15 Temmuz 2016’da ki silahlı kanlı darbe kalkışması döneminde de sıkıntılar yaşandı, yaşanmaya devam ediyor.
Darbeci örgüte üye olmak darbeye fiilen katılmak, darbecilere destek vermek gibi suçları işledikleri sorgulama ve yargılamalar sonunda ispat edilenlerin hak ettikleri cezaları almaları çok yerinde ve olması gereken uygulamalardır.
Darbeyi yapan örgüte üye olmakla itham edilmiş bununla ilgili hakkında şikayetler yapılan bir çok insanında emniyet ve adliye sorgulamalarında haklarında soruşturma ve kovuşturmaya gerek olmadığına karar verilmiş insanlarında! mağduriyetlerinin giderilmesi devletin adaletine yakışan bir uygulama olacaktır.
Sözlerimin sonunda üzerinden 4 yıl geçen hain darbe kalkışmasında hayatını kaybeden 251 şehidimize Allah’tan rahmet 2500 gazi ve yaralılarımıza bereketli ömürler diliyor devlet ve millet olarak bir yandan darbeye karşı direnerek zarar görenlerin zararlarının karşılanması diğer taraftan darbeye destek verdi suçlamasıyla sorgulanıp yargılanan ama bu devletin emniyet ve adli kurumlarınca suçsuzluklarına karar verilen mağdurlarında bir an önce haklarının iade edilmesi gerektiğini düşünüyor Cenab’ı Allah bu ülkeye ir daha hain darbe dönemi yaşatmasın niyazında bulunuyorum.