Devletlerin hayatlarında zaman zaman olduğu gibi bizim devlet hayatımızda da zaman zaman darbeler, darbe kalkışmaları yaşanmış bu durum devlet ve millet hayatında derin yaraların açılmasına sebep olmuştur.
27 Mayıs 1960›da yaşanan darbe ile halkın seçtiği iktidar halkın hizmetinde olması gereken silahlı kuvvetlerdengüç alarak alaşağı edilmiş, iktidar mensubu büyük bir kesim suçlu ilan edilerek idam edilmiş, hapse atılmış, devlet yetkisi kullanılarak cezalandırılmış büyük bir mağdur grubu oluşturulmuş normalleşme yıllarca sürmüştür.
12 Eylül 1980 de yine diş dış güçlerin desteğiyle yine milletin ordusu kullanılarak halkın iktidarına darbe yapılmış, devletin yetkisi, askerleri ve gücü kullanılarak büyük toplum kesimi mağdur edilmiş mazlumların mağdurların acısı hala hayatta olanların yüreklerinde devam ediyor.
28 Şubat 1997 post modern darbe döneminde dış güçlerin desteği ile yine milletin ordusu alet edilerek yine milletin seçtiği iktidara karşı bir darbe yapıldı, yine devlet yetkisi ve ordusu kullanılarak on binlerce insan mağdur edildi.Ülke ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda büyük zararlara uğratıldı, büyük bir küskünler ordusu oluşturuldu. Darbelerden sonraki ilk seçimlerde millet mağdur edilenleri iktidara taşıyarak mağdur yanında yer alıp zulmedenlere karşı durdu.
Bereket versin 2000’li yıllardan sonraki iktidarların uygulamaları ile bu yanlışların önemli bir kısmı sonuçlandı, küskünlerin önemli bir kısmının gönlüne girildi doğrusu da buydu. Zira devlet merhametli olmalı öç alıcı olmamalıydı. 15 Temmuz 2016›da ülkemizde kanlı bir darbe kalkışması yaşandı. Yine dış güçlerin desteği ile 40 yıldan bu yana başta silahlı kuvvetler olmak üzere devlet kadrolarına yerleşmiş millet iktidarına karşı emperyalistlerin ileri karakolu FETÖ yapılanmasının millet iktidarına karşı başkaldırısı idi bu. Milletin ve yöneticilerin el ele vermesi ile çok şükür bu badire atlatıldı ama yankıları hala devam ediyor.
İlk zamanlardaki suçlu ve suçsuzu ayırmada ki yanlışlar sebebiyle büyük bir kitle bu dönemde belki de sürecin doğru idare edilememesi sebebiyle mağdur duruma düştüler. Haklarında mahkemelerden takipsizlik kararı, emniyetten suçsuzluk belgesi olan binlerce insan kurum kararı gibi geçerliliği olmayan garip bir gerekçe ile görevlerine döndürülmediler. İşin garibi bu insanlar ve benzeri durumda olanlara özel sektörde de iş verilmez oldu.
Geçenlerde işyeri sahibi olan bir arkadaşım bir olay anlattı. Olayın verdiği vahim durum adına bunu anlatmak istiyorum. Genç bir arkadaş geldi çalışmak istediğini bildirdi kriterlereuygun olduğu için işe almak istedik. Muhasebeciye sorduğumda sakın ha diye uyardı. Nedenini sorduğumda bu durumda soruşturma geçiren birini işe alırsam denetmenler gelir senin ticari hayatını bitirirler diye uyardı. Bu nasıl bir devlet refleksi anlayana aşk olsun.
Mahkeme kadıya mülk olmadığı gibi insanlar da devletin değil Allah›ın yarattığı kullardır. Bu konuları suç işlemeleri halinde hapis cezası, para cezası, kamu hizmetine almama cezası ile hukuk içinde kalarak cezalandırılabilirsin ama; aç kalmasına sebep olmak buna yol açan uygulamalar da bulunmak devlete insanlara yakışmayan bir durumdur diye düşünüyorum. Şu durum açıkça anlaşılmalı! Devlet öçalan değil merhamet eden olmalıdır. Cezalandırmak ayrı şey, aç bırakmak ölüme terk etmek ayrı şeydir. Milletin sahibi olan devletin asi de olsa vatandaşını aç bırakıp ölüme terk etmeye asla hakkı ve yetkisi yoktur, olmamalıdır da. Dünyanın öbür ucundaki mazluma, kendine sığınan sığınmacılara aç ve açıkta kalmasın diye kucak açan bu devlet bu millet neden bu ülkede doğmuş kamu hizmetinden atılmış insanına özel sektörde de iş vermeyerek açlığa mahkûm eder, bunun bir izahı olmalı.
Devlet idarecilerimizin zaman zaman dillendirdiği “Acırsanız acınacak hale gelirsiniz.” Tabiri de farklı yorumlara sebep olması dolayısıyla anlamakta
zorluk çektiğimiz bir durum olarak ortaya çıkıyor. Hâsılı devlet öç alıcı olamaz, hak edene ceza vermeli ama asla insanları açlığa mahkûm
etmemeli zira onları da bizim Allah›ımız yarattı ve merhamet edenin merhamet bulacağı akıldan çıkarılmamalıdır.
Selam ve dua ile