28 Şubat post modern darbe dönemini yaşı müsait olan vatandaşlarımız unutmadılar. Darbeyi yapanların Bin yıl süreceğini iddia ettikleri zulüm, gözyaşı, hukuksuzluk ve adaletsizlikle geçen bir dönemdi bu dönem.
Bu dönemde başörtü sebebiyle kamu görevine yargılanmadan son verilen bayan personeller, okullara alınmayarak üniversitelerdeki eğitim hayatları sonlandırılan kız öğrenciler, milyonlarca vatandaşın oyunu alarak iktidar oldukları halde irticacı suçlamasıyla partileri kapatılan siyasiler, namaz kılıyor, İslami kimliğe sahip suçlamasıyla yargılanmadan görevine son verilen asker personeller, üniversiteye girişlerini engellemek için katsayı engeline maruz bırakılan imam hatip lisesi ve meslek liselerinin mezunları, irticai faaliyetlerde bulunuyor diye kapatılan vakıflar ve derneklere yapılan muameleler bu döneme damgasını vuran, toplumu derinden üzüntüye sevk eden olaylardı.
Bunların yanında irticacı suçlamasıyla görevine son verilen, devamında özel sektöre ve belediyelere bunları çalıştırmayın, istihdam etmeyin diye talimat gönderen darbeciler ve evinin geçimini sağlayamadığı için intihar eden, hastalığa yakalanan ve yuvası dağılan asker ve sivil personelin durumu dönemin darbecilerinin ürünü olan mazlumlar olarak ortaya çıktılar.
Geçen günlerde TBMM’de tartışmalara sebep olan, KHK’lar ile kamu görevinden uzaklaştırılan ve yeni atama için devlete başvuruda bulunmuş, güvenlik soruşturması olumsuz çıkmış doktorların SGK ile anlaşması olan özel hastanelerde çalışamayıp sadece SGK ile anlaşması olmayan hastanelerde çalışabilmesini düzenleyen bir kanun maddesiydi bu.
İktidar partisinden 6 milletvekili tarafından hazırlanıp MHP’li komisyon üyelerinin desteğiyle komisyondan geçen yasaya göre KHK ile görevine son verilen ya da yeni atama talebinde bulunduğu halde güvenlik soruşturması olumsuz çıkan doktorların, haklarında suçlayıcı mahkeme kararı ve suçlayıcı emniyet raporu olmasa bile SGK ile anlaşması olan hastanelerde çalışamayacakları sadece anlaşması olmayan özel hastanelerde çalışabileceğini düzenleyen bir kanun maddesiydi bu. Kanun mecliste kabul edilirse KHK ile görevden uzaklaştırılan ya da güvenlik soruşturması olumsuz çıkan doktorlar devlet hastanelerinde çalışamadığı gibi SGK ile anlaşması olan özel hastanelerde de çalışamayacaklar böylece açlığa mahkûm edilecekler. Kanun bunlara git öl diyor sanki.
Muhalefet ve kamuoyu yasanın bu haliyle meclisten geçmesi durumunda bahse konu, sayıları 10 bini bulan doktorların açlığa mahkûm edileceğini, bununda 28 Şubat dönemi zulmünün tıpkısı bir zulüm olduğunu iddia ediyorlar.
Kamuoyundabu tartışmalar takip edilirken, 28 Şubat döneminde buna benzer bir olayı hatırladım. Şükrü KARATEPE’nin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemdi. Dönemin darbecilerinin yargılamadan ve hukuksuzca askeri şura kararı ile ordudaki görevinden uzaklaştırdığı Doktor Hüseyin ULUDAĞ adındaki asker personel, iş için belediyeye müracaat etmiş sağolsun KARATEPE başkanda her türlü baskıyı göze alarak Büyükşehir Belediyesinde sağlık daire başkanı olarak görevlendirmişti.
28 Şubat döneminde askeri şura kararı ile hukuksuz ve adaletsiz kararlarla görevden uzaklaştırılan bir çok asker personel büyük ekonomik, ailevi ve psikolojik sıkıntılar yaşadılar. İçlerinde sağlığı bozulup hastalıklara yakalananlar ve intihar edenlerde olmuştu.
28 Şubat zulmünü yapanlara millet seçimlerde dersini verdi. Adalet kurumlarıda yargılamalarla darbecilere dersini vererek onları müebbet hapis cezasına çarptırdı. Adaletin önünde, milletin gönlünde mahkûm oldular. Yaptıkları zulümler utanç olarak karşılarına çıktı.
TBMM’de kamudan atılan yada yeni görev talepleri durumunda güvenlik soruşturmaları olumsuz çıkan ama haklarında suçlayıcı bir emniyet raporu ve mahkeme kararı olmayan doktor ve hekimleri devletin dışında SGK ile anlaşması olan hastanelerde çalışmasını engelleyici kanun maddesi, milletin gözünde baba olan merhametli, adaletli, hukuktan yana kendi mahkemesini ve emniyetini ciddiye alan devlet anlayışına uymuyor. Bu kanun teklifi meclisten geçerek kanunlaşırsa millet vicdanında ve kamu vicdanında yer bulamayacaktır.
Üstelik mahalli seçimlerin yakın olup meydanlarda muhaliflerin bu yanlış kararı aleyhte kullanacağı da akıldan çıkarılmamalıdır.
Dileğim ve beklentim odur ki tasarı meclis genel kuruluna geldiğinde yanlıştan dönülür, aklı selim ve adaletli bir yaklaşımla düzeltilir, millet gönlünde kabul görür bir hale getirilir. Zira hiçbir zaman zulümle abad olunmamıştır.
Selam ve dua ile...