Tanrıöven: 'İstinaf kanun yolu daha güvenceli bir yargılama yapılmasını sağlayacaktır'

Hükumetin bir süre önce 2016 Eylem Planı kapsamında hayata geçirilerek yaygınlaştırılmasını kararlaştırdığı İstinaf Mahkemeleri konusunda Türkiye Hukuk Enstitüsü Kayseri Sorumlusu Avukat İsmail Tanrıöven ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Tanrıöven: 'İstinaf kanun yolu daha güvenceli bir yargılama yapılmasını sağlayacaktır'

Gerçekleşen söyleşide İstinaf Mahkemeleri hakkında bilgiler paylaşan Başkan Tanrıöven, “İstinaf kanun yolu daha güvenceli bir yargılama yapılmasını sağlayacaktır” dedi.

İSTİNAF MAHKEMELERİ NEDİR, BİZE BU KONUDA BİLGİ VERİR MİSİNİZ?

İstinaf Mahkemeleri bizim hukukumuzdaki, kanundaki adı ile Bölge Adliye Mahkemeleri adli yargılamada hem bir ara mahkeme ve hem bir üst mahkeme olarak düzenlenmiştir. Adli yargılamada verilen kararların bir kısmı sadece Bölge Adliye Mahkemelerinde üst mahkeme olarak kesin karar verilecek şekilde incelenecek, denetlenecek, bir kısmı ise Bölge Adliye Mahkemeleri kararından sonra Yargıtay’a temyiz incelemesine götürülebilecektir. Bölge Adliye Mahkemeleri, yani Adli Yargı İstinaf Mahkemeleri ilk derece mahkemeleri kararlarının itiraz ya da temyiz yolu ile incelenmesinde üst mahkemenin (Yargıtay’ın) iş yükünü azaltmak ve yargılamayı hızlandırmak amacıyla düşünülmüş ve bu niteliği ile dünyada çeşitli uygulamaları olan bir yargılama yöntemidir. Başka deyişle Bölge Adliye Mahkemeleri ya da İstinaf kanun yolu, ilk derece mahkemesi (il ilçe adliyeleri) ile temyiz incelemesi (Yargıtay) arasında, ikinci derece bir denetim mekanizması ve kanun yoludur. İstinaf kanun yolunun uygulanması durumunda, ilk derece mahkemesi kararından sonra, karar önce istinaf denetimine tâbi tutulacak, istinaf denetiminden sonra temyiz yolu açıksa temyize başvurulabilecektir. Bölge Adliye Mahkemelerinin çalışmaya başlaması ile birlikte (20 Temmuz 2016 tarihinden itibaren) bu yeni kanun yolu sisteminin uygulanmaya başlaması ile adlî yargıda yargılama üç aşamalı olacaktır. Önce mahkemede (il ve ilçe mahkemelerinde) ilk derece yargılaması yapılarak karar verilecek; ardında bölge adliye mahkemesinde istinaf incelemesi yapılacak; son olarak da Yargıtay’da temyiz incelemesi gerçekleştirilecektir. Ancak istinaf mahkemelerinin bazı kararları kesin olacak, bazı kararları için Yargıtay yoluna gidilebilecektir. İstinaf ile temyiz arasında temel farklılığı belirtmek gerekirse temyiz incelemesinde Yargıtay, kural olarak sadece kararın hukuka uygun verilip verilmediğini denetler, yani hukukî bir denetim yapar. Ancak istinaf yargılamasında, istinaf denetiminde bölge adliye mahkemesi, hem hukukî yönde hem de olay yönünden mahkeme kararının doğru olup olmadığını inceler. İstinaf mahkemelerinde ise ilk derece mahkemelerine benzer şekilde esas itibariyle yargılama yapılabilecektir. Bir anlamda ilk derece mahkemesinde ki yargılama tekrar yapılacaktır denilebilir. İstinaf mahkemelerinin bazı kararları hakkında temyiz yolu ile Yargıtay’a başvurulabilir, bu durumda Yargıtay hukuki inceleme yapacaktır. Özetle belirtmek gerekirse İstinaf yargılaması dava konusu hakkında maddî (vakıa) denetim ve hukukî denetim yapan bir kanun yoludur. Esasen bizim hukuk sistemimizde idari yargılamada ilk derece mahkemeleri olan idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleri arasında istinaf yargılaması yapan Bölge İdare Mahkemeleri kurulmuştu ve çalışıyordu. İdari yargıda bulunan istinaf yargılaması sistemi adli yargıya da getirilmiş bulunmaktadır. 

İSTİNAF MAHKEMELERİNİN NE GİBİ FAYDALARI BULUNMAKTADIR?

İstinaf ya da Bölge Adliye Mahkemelerinin çeşitli açılardan bazı sakıncaları zikredilmekle beraber yargı sitemi ve adalete ulaşma açısından bazı faydaları da olacaktır. İstinaf kanun yolu, öncelikle daha güvenceli bir yargılama yapılmasını sağlayacaktır. Şöyle ki; ilk derece mahkemesi kararlarına karşı, şu anda yapılmakta olan tek dereceli kontrol ve denetim mekanizması yerine, iki dereceli bir kontrol mekanizması oluşturulacaktır. En azından bazı kararlar açısından verilen kararın iki ayrı üst yargı organınca denetlenmesi, daha sağlıklı ve doğru karar verilmesi imkânını artıracaktır. Ancak her kararın Yargıtay’a taşınamaması Yargıtay’a götürülemeyen, kesin olan istinaf mahkemesi kararları açısından bu anlamda adalet duygusunu zedeleyebilecektir. Fakat davanın niteliğine göre belirli aşamalarda kesin karara ulaşılması savunulabilecek bir yöntem de sayılabilir.  Ayrıca, istinaf aşamasında sadece denetimle yetinilmeyip aynı zamanda gerektiğinde yeniden yargılama yapılması imkânının olması, kararların daha sağlıklı verilmesini mümkün kılacaktır. İstinafla birlikte, kararlara karşı denetim mekanizmasının artması ile yargıda ortaya çıkan adil yargılanmayla ilgili sorunlar da azalabilecek ve mahkeme kararlarına duyulan güven artacaktır. İstinaf, Yargıtay’ın şu anda çok fazla olan iş yükünün de bir süre sonra azalmasına katkı sağlayacaktır. Bu nedenle Yargıtay’ın da hukukî denetim işlevini daha iyi yapması ve bir üst derece içtihat mahkemesi olarak işlevini daha iyi yerine getirmesi mümkün hale gelecektir. İstinaf mahkemelerinde Yargıtay incelemesine nazaran daha kapsamlı ve daha fazla esas ilişkin denetim ve yargılama yapılabilecektir. İstinaf yargılamasında sadece üst mahkeme olarak hukuki denetim değil, adeta yeniden yargılama yapılacağından yargılama sistemi daha güvenceli hale gelebilecektir. İstinaf yargı yolu incelemesi temyizden farklı olarak, ilk derece mahkemelerinin verdiği kararın hem hukukî hem de maddî yönden incelenmesi sonucunu doğuracak, ayrıca bölge adliye mahkemesi belirli durumlarda yeni bir yargılama yaparak yeniden karar verebilecektir. Temyiz incelemesinde ise, sadece hukukî denetimle sınırlı bir inceleme söz konusu olmakta, karar hukuken doğru bulunmadığında yeni bir yargılama yapılmamakta, sadece bozularak tekrar mahkemesine geri gönderilmektedir. Kısaca istinaf, yeni bir temyiz veya ara bir temyiz yolu değil, kendine özgü yeni bir kanun yoludur. İstinaf sistemiyle birlikte, gerekirse üst derece mahkemesi olan bölge adliye mahkemesinde yeniden yargılama yapıldığından, daha güvenceli ve güvenilir bir yargılama sistemi mümkün olduğu düşünülecektir.  Ayrıca istinaf kanun yolu ile uzun süren yargılamalar kısalabilir ise, nihai yargılamalar daha kısa sürer ise Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları mahkemesinin bu nedenle, uzun süren yargılamalar nedeni ile Türkiye aleyhine verdiği tazminat kararlarının da önüne geçilebilecektir. Bölge Adliye Mahkemelerinin sakıncaları zikredilmekle beraber faydaları da bu şekilde özetlenebilir. 

İSTİNAF MAHKEMELERİ ŞU AN KAÇ İLDE KURULMUŞTUR VE HANGİ İLLERDE KURULMASI PLANLANMAKTADIR?

İstinaf yargılama sistemi çerçevesinde Bölge Adliye Mahkemelerinin iş ve nüfus yoğunluğuna göre, belirli bölgelerde teşkilatlanmasına karar verilmiştir. Bir bölgede (ilde) kurulan Bölge Adliye Mahkemesi bu bölge kapsamına alınan illerde verilen kararları istinaf mahkemesi olarak inceleyecek ve istinaf yargılaması yapacaktır.  İstinaf mahkemelerinin teşkilatlanması için dokuz yerde bölge adliye mahkemesi kurulması kabul edilmiştir. Ancak şimdilik 7 ilde bölge adliye mahkemesi kurulmuştur. Kayseri’de açılması planlanmasına ve bina inşaatı bitme aşamasında olmasına rağmen Kayseri’de açılmamıştır, Kayseri istinaf yargılaması açısından Ankara Bölge Adliye Mahkemesi yetki çevresine bağlanmıştır. İleride Kayseri dahil başka bazı illere de açılabilir ve yargı çevresi yeniden düzenlenebilir. 

KAYSERİ'DE İSTİNAF MAHKEMESİ BULUNMUYOR. BU NOKTADA SİZ KAYSERİ'DE BİR İSTİNAF MAHKEMESİ KURULMASININ UYGUN OLACAĞINI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ, NEDEN?

Bölge Adliye Mahkemesinin (İstinaf Mahkemelerinin) on beş ilde ( Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Sakarya, Samsun, Trabzon ve Van) kurulması planlandı ancak şimdilik 7 ilde (Antalya, Ankara, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Samsun)  kurulmuştur. HSYK Genel Kurulu tarafından bölge adliyeleri yargı çevreleri belirlenmiştir. Buna göre; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi yargı çevresinin;  Afyonkarahisar, Antalya, Burdur, Denizli, Isparta, Mersin; Ankara Bölge Adliye  Mahkemesi yargı çevresinin Ankara, Aksaray, Bartın, Bolu, Çankırı, Düzce, Eskişehir, Kırıkkale, Karaman, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde, Sivas, Yozgat, Zonguldak, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi yargı çevresinin; Ağrı, Ardahan, Artvin, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Erzincan, Erzurum,  Gümüşhane, Hakkari, Iğdır, Kars, Muş, Tunceli, Van, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi yargı çevresinin Adana, Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Mardin, Osmaniye, Siirt,  Şanlıurfa, Şırnak, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi yargı çevresinin; Bilecik, Bursa, Edirne, İstanbul, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ, Yalova, İzmir  Bölge Adliye Mahkemesi yargı çevresinin; Aydın, Balıkesir, Çanakkale, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Uşak, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi yargı çevresinin; Amasya, Çorum, Giresun, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Trabzon'un mülki  hudutlarını kapsayacak şekilde yeniden belirlenmesine karar verildi. İdari Yargı’nın istinaf mahkemeleri olan Bölge İdare Mahkemeleri görev ve yetki çevresi de yeniden düzenlenmiş, Kayseri Bölge İdare Mahkemesi kapatılmış, idari yargılama açısından Kayseri Ankara Bölge İdare Mahkemesi yargı çevresine bağlanmıştır. Kayseri’de Bölge Adliye Mahkemesi açılması planlanmasına ve bina inşaatı bitme aşamasında olmasına rağmen Kayseri’de açılmamıştır. Kayseri istinaf yargılaması açısından Ankara Bölge Adliye Mahkemesi yetki çevresine bağlanmıştır. Bunun elbette Kayseri ve Kayseri hukuk camiası açısından eksileri, zararları olacaktır. İstinaf mahkemeleri ilk derece mahkemeleri gibi davanın esasına dair yargılama yapacağından ve Kayseri Bölge Adliye Mahkemeleri yargı çevresi açısından Ankara’ya bağlanmış olduğundan davanın esasına girilerek Ankara’da tekrar görülmesi şeklinde yapılacak olan duruşmalar, tanık dinlemeleri, bilirkişi incelemeleri, gerekirse keşif ve diğer adli - usuli işlemler nedeniyle, Ankara’ya sürekli gidip gelmek gerekecektir. Bu durum, Kayseri avukatları için ciddi iş ve gelir kaybına, istinaf işlerinin Ankara’ya kaymasına, çeşitli masraf, avans, ücret ihtilaf ve şikâyetlerine, zaman, mesai ve emek israfına neden olacaktır, özellikle istinafın Kayseri’de olması halindeki, Kayseri BAM’ne bağlı şehirlerden gelecek çok çeşitli gelirler de yok olacaktır.  Ayrıca Kayseri halkının adli işlem ve davaları zorlaşacak, masrafları artacak. Netice olarak Kayseri’de Bölge Adliye Mahkemesinin açılmaması hem Kayseri hukuk camiasına (avukatlarına) hem Kayseri halkına zarar verecektir. Hem istinaf mahkemelerinden beklenen faydanın sağlanması hem belirttiğimiz sebeplerle, istinaf mahkemelerinin uygulamaya konulduğu süreçte Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nin açılması bir ihtiyaç ve gerekliliktir. 

SON OLARAK DÜNYADA İSTİNAF MAHKEMESİ BENZERİ UYGULAMALAR VAR MIDIR? 
  
İstinaf yargılamasında denetimin yanı sıra yeniden yargılama imkanım olması ve adalete ulaşmayı kolaylaştırması, denetim ve üst derece yargılamalarını hızlandırmış olması nedeniyle uzun yıllardan beri birçok ülkede bizim ülkemizdeki sisteme benzer şekilde içinde istinaf mahkemelerinin olduğu üç dereceli sistem uygulanmaktadır. İstinaf yargılaması çeşitli ülkelerde geniş ve dar anlamda çeşitli farklılıklarla uygulanmaktadır. Yabancı hukuka baktığımız zaman İsveç, Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya, İtalya gibi hukuk sistemi bize benzeyen kara Avrupası ülkeleri hukuk sistemlerinde çeşitli usuli farklılıklarla, geniş yada dar anlamda hukuk ve ceza yargılaması açısından istinaf uygulaması görülmektedir. İstinaf uygulamasının olduğu ülkelerde adalete ulaşma ve yargılamanın hızlı sonuçlanması açısından yararlı olduğu istatistiki olarak kabul edilmektedir. 20 Temmuz 2016 tarihinde uygulanmaya başlanacak olan Bölge Adliye (İstinaf) yargılamasının tanıtımı ve sorunlarını tartışmak için Türk Hukuk Enstitüsü Kayseri şubesi olarak konferans düzenlemiştik. İstinaf uygulamasının amaçlandığı gibi hukuk sitemimize ve adalete katkı sağlamasını, yargının hızlanmasına katkı sağlamasını temenni ediyoruz. 

Av. Arb. İsmail Tanrıöven kimdir?

İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu, Erciyes ve İstanbul Üniversitelerinde öğretim elemanı olarak çalıştı, İstanbul Üniversitesi ve ABD’de lisansüstü eğitim yaptı. Kayseri Barosuna kayıtlı Avukat, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Sicili’ne kayıtlı Hukuki Arabulucu, Marka ve Patent Vekili, avukatlık ve bilirkişilik yapmaktadır. Türk Hukuk Enstitüsü Kayseri Şube Başkanıdır.  RÖPORTAJ: KAAN AKBAŞ