TALEBİM YOK, YAKIŞTIRIYORLAR

Melikgazi Belediye Başkanı Mustafa Palancıoğlu, Anadolu Haber 'e özel açıklamalarda bulundu. Başkan Palancıoğlu, kamuoyunda 'Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olacak' söylentilerine karşılık, 'Kesinlikle böyle bir talebim yok. Ama vatandaşın yakıştırması hoşumuza da gitmiyor değil' dedi.

TALEBİM YOK, YAKIŞTIRIYORLAR

Hayalperest değilim!

Melikgazi Belediye Başkanı Mustafa Palancıoğlu ile 2021 projelerinden gelecek ile ilgili birçok konuya değindik. Palancıoğlu, popülist projeler yerine kamunun parasını çarçur etmeden vatandaşın isteği ve ihtiyacı dâhilinde çalışmanın daha doğru olduğuna değindi. Pandemi dönemini fırsata çeviren Palancıoğlu, düşük fiyatlara kaliteli işler yaptıklarının altını çizdi. Belediyeyi borçsuz bir şekilde yönettiğini anımsatan Palancıoğlu, evin ekonomisinin ise eşine ait olduğunu söyledi.

Pazarcılıkta yaparım!

Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yakıştırılan Palancıoğlu, “Ben esnaflık da yaptım. Bugün pazarcılık da yaparak geçimimi sağlarım” dedi. Siyasetçilerin ağır diline rağmen naif görünümü ile dikkat çeken Palancıoğlu, insanları farklı görüşten de olsa kucaklamayı seven bir yapısının olduğunu söyledi. Palancıoğlu, 2022’de hayata geçecek olan bungalov evler ve kapalı pazar yeri projelerinin ise kendisini çok heyecanlandırdığına değindi.

2021 değerlendirme toplantılarında, koca bir yıl hayata geçirdiğiniz projeleri kamuoyuyla paylaşıyorsunuz. Bunları heyecanlı ve gururlu bir şekilde anlatıyorsunuz…

Belediyeciliğe altyapım çok uygun olduğundan dolayı biraz heyecanım ondan. Özellikle harita mühendisi olmam, şehir plancısı olmam, şehircilikle ilgili, belediyecilikle ilgili geçmişten beri birçok çalışmalar yapmamdan dolayı konuya hâkim olmanın verdiği bir heyecan var. Ve yaptıkça da yeni şeyler ortaya çıkıyor.

2021 yılında şunu yapamadım dediğiniz proje var mı?

Tabii Melikgazi gerçekten hem nüfusuyla hem potansiyeliyle Kayseri 'nin en büyük ilçesi olmasının yanı sıra Türkiye 'de de büyük ilçelerden bir tanesi. Dolayısıyla yaptığımız çalışmaların bir kısmı çok güzel ama yapamadığımız aslında yapmak istediğimiz çok çalışmalar var. Belki İstanbul 'da olsak, belki Avrupa 'da olsak bu çalışmaları hem yapmak hem de vatandaşın anlaması daha kolay.

Neler örneğin…

Biz biraz geriden geliyoruz Kayseri 'de. Kayseri 'de vatandaşları bazı şeylere alıştırmak, kabuğunu kırması çok zaman alıyor. Dolayısıyla Avrupa 'da, İstanbul 'da bazı şeyler daha kolay. Örneğin Talas 'ta biz saatlik kreş açmıştık. Bunu İstanbul 'daki arkadaşlar duyunca  çok güzel bir fikir dediler. Biz İstanbul 'da çocuğu bırakacak bir yer bulamıyoruz. Çünkü çoğunun ailesi İstanbul 'da değil. Mesafeler çok uzun. Çocuğu bırakabileceğiniz iki saatliğine üç saatliğine belediyeye ait bir tesis var. Bu tesiste de çocukların başında öğretmenleri var. Dolayısıyla çok güvenlikli.  Bunu Kayseri 'de anlatmak çok zor oldu. Çünkü çocukları genelde ya babaanneye ya dedeye bırakanlar olduğu için biraz mantığı anlayamadılar ama çalışan bayanlar mesela anladı bunu.

Karla mücadele de birçok belediye sınıfta kaldı…

Ford Ranger dediğimiz dört çarpı dört pikap araçlar aldık. Bunların ön tarafına kar, bıçağı koyduk. Arkasına tuzlama cihazı ve bu Türkiye 'de ilk bizim yaptığımız bir şey. Dar sokaklar, yokuşlar. Her tarafı çok rahat temizleyebiliyoruz. İstanbul 'daki karla mücadelede kamyonun arkasına tuz koymuşlar. Kürekle tuz atıyorlar sistem böyle. Yani elli senedir hiç değişmemiş. Dünya şehri diyoruz İstanbul 'a veya Ankara 'ya veya bu tür şehirlere. Ama şu anda Melikgazi 'deki gibi bir karla mücadele ekipmanı yok. Olsa da sınırlı sayıda demek ki ya da büyük kamyonlar var. Büyük kamyonlar işlek trafiğe, dar sokaklara giremiyor. Ama bizim bu yaptırdığımız cihazlar her yere girebilecek kabiliyette. Araba nereye gidiyorsa giriyor.

Küçük alanlara asfalt dökebilen bir aracınız var…

Bizim aldığımız asfalt makinası var. Dar yollara asfalt dökebilen ya da işte KASKİ, doğal gaz şirketi gibi altyapı çalışmalarında asfaltı kesiyorlar altmış santim, seksen santim bir metre. Burayı tekrar asfalt yapmanız gerekiyor altyapı çalışmasından sonra. Eskiden kamyonla asfalt geliyor, kepçeyle oraya dökülüyor, silindirle yapılıyormuş. Türkiye 'de bu makinayı alan beşinci belediyeyiz. Elli santimetreye kadar asfalt döküyoruz. Dar sokakları, bisiklet yollarını hatta kapalı mekânlara asfalt dökebilir hale geldi.

Belediyenin Ulakbel sistemi var, ondan bahsedebilir misiniz?

Araştırmayı seven belediyeciliği geliştiren bir yapımız var. Ulakbel diye bir yazılım gerçekleştirdik. Hiçbir belediye de böyle bir sistem yok. En azından bizim versiyonumuz da yok.  Burada vatandaş talebini oluşturuyor. Bize bunların hepsi tek bir havuzda toplanıyor.

Hepsine çözüm üretebiliyor musunuz?

Bütün mesajların hepsine çözüm üretmeniz zor. Çünkü bir tanesi diyor ki benim evim eskidi, kentsel dönüşüm yapın burada diyor veya iş isteyenler var. Her an çözüm olamayabiliyor. Ama mesela asfaltta çökme var. Kar temizliği ihtiyacı var. Bunları çok hızlı bir şekilde yönlendiriyoruz. Bunu da 24 saat ben takip edebiliyorum. Bu uygulama arkadaşların eli kolu oldu. Sadece o değil, kendi birim içerisindeki farklı müdürlüklerin talepleri de buradan yapılmaya başlandı. Yani artık kim ne talep etmiş, hepsi kayıt altına alınıyor. Bizim için çok güzel bir hem veri tabanı oldu hem de işlerini artık tıkır tıkır yürümesini sağlıyor.

En son Kazım Karabekir 'de kentsel dönüşüme başladınız. Oradaki vatandaşlar sizden en çok ne talep ediyorlar?

Vatandaşların çok farklı talepleri oluyor, talep hiç bitmiyor. Öncelikle bina ihale yoluyla da olsa özel şirkete de yaptırılmış olsa belediye arkasında olduğu için sürekli binayla ilgili eksik talepleri var. Daha iyi olsun istiyorlar. Mümkün oldukça belediyenin desteğiyle daha fazla orada kaliteli bir şeyler istiyor vatandaş. Onun haricinde park, otopark, yeşil alan, oyun grubu, okul bunların hepsi yapılıyor şimdi. Park yaptırdık. 3 tane okul inşaatı bitmek üzere, kapalı spor salonu, sağlık ocağı bitmek üzere. Biz normalde tam her şey bitti derken diyorlar ki buradaki camiler eski. Bunları yıkın yenileyin. Onlara da çalışırken diyorlar ki burada bir pazar yeri ihtiyacı var, pazar yapın.bizler yoğuin bir şekilde koşturuyoruz. Hepsini yüzde yüz karşılayamasak da büyük bölümünü karşılıyoruz.

2021 değerlendirme toplantısında biz neredeyse borçsuz bir belediyeyiz, borcumuz varsa mülkümüz de var dediniz. Bu konuyu biraz açabilir miyiz?

Türkiye genelindeki belediyelere baktığımızda mutlaka ve mutlaka birçok belediyenin borcu var. Bazı belediyelerin kendi bütçesi, bir yıllık bütçesinin iki katı, üç katı borçlu olanlar var.Bizim bütçemiz diyelim ki 6 yüz milyona yakın. Borcumuz ne kadar? 100 milyon lira civarında borcumuz var ama bunun karşılığında arsa, daire gibi çok daha fazlası var. Bunu karşılayabiliyoruz. Ama diğer taraftaki belediyeye bakıyorsunuz. Altı yüz milyon lira bütçesi varken 1 milyon lira 700 milyon lira borcu olabiliyor. Dolayısıyla bunlar çarkı çevirmekte zorlanıyorlar.  

Akılcı yatırımlar yapılıyor diyebilir miyiz?

Biz popülist olmadan, çok kamunun parasını çarçur etmeden, doğru yatırım yaparak nerede ihtiyaç var onu nokta atışı tamamlayarak vatandaşa hizmet ediyoruz. Dolayısıyla biz belediyenin çıkarlarını kendi şahsi çıkarlarımızdan çok daha ön plana aldığımız için elimizden geldiğince belediyeyi karlı hale getiriyoruz

Türkiye’de pandemi döneminde en çok asfaltı biz döktük ve Melikgazi’de yol ile ilgili bir sıkıntı kalmadı demiştiniz…

Türkiye’de ki belediyelerin birçoğu pandemi döneminde sokağa çıkma yasaklarında mümkün olduğunca ihale yapmadılar, alım yapmadılar. Bu sefer Tüpraş bir tümü satamadığı için fiyatı düşürdü. Biz akıllılık ettik. Çok düşük fiyatta aldık. Kimse iş yapmazken gecemiz, gündüzümüz sokaklarda geçti.. Ben hep sokaktayım. Sürekli asfalt yapıyoruz, bina yapıyoruz, park yapıyoruz, kaldırım yapıyoruz. Biz tarihimizde belki en çok ihaleyi, en çok çalışmayı pandemi döneminde yaptık. Çok akıllılık ettik. Şimdi aynı bir tümü alacak olsak dört katına çıktı fiyat. Asfaltı eğer biz bu sene yapmış olsaydık, yarıdan daha fazla ücret ödeyecektik.

Pandemide her alanda yatırım yapan kazandı aslında…

Okulu üç buçuk, dört milyon liraya yaptırırken şimdi aynı okul yedi, sekiz, dokuz milyon liraya geldi. 60 civarında iş makinası aldık. 2021’de 33 tane, ondan önce yine bir 30’un üzerinde almıştık. Bunları alt alta koyduğunuzda şimdi 70 tane araç aldıysam, aynı paraya bugün alacak olsam 30 tane araç alamayacağım. Dolayısıyla çok doğru kararlar vererek biz bu yatırımları yapmış olduk.

Sizin yatırımlarınıza hayırseverler de büyük destek sağladı…

Hayırseverlerin bereketi burada diyoruz. Hayırseverlerle birlikte okul yatırımı, sağlık ocağı, 112 aciller, cami, şadırvan… Bunları topladığınızda şu anda bitecek çalışmaların hepsi yaklaşık 150 milyon lira civarında bir yatırım bedeli ediyorsa bugün ihaleye çıksak minimum 300 milyon lira. Yani bütün yaptığımız çalışmalar yarı yarıya karlı. Bakın mesela 14 tane yeni park yaptık. Ama 2021’de 100 tane park yaptık. 80 günde 80 park dedik. Bir de orada ilave ortaya çıkan alanlara park talebi de vardı. Onlar da ilave ettik. 100 tane park yaptık. Dolayısıyla biz o günkü güncel bedeliyle o parkları o kadar ucuza mal ettik ki bugün yapacak olsak 2,5-3 katına mal oluyor. Çünkü oyun grupları hep genelde plastikten, ham maddesi petrol ve mazot olduğu için ya da çelik, ahşap bunlar hep maliyetli. Bunlar çok yükseldi. Dolayısıyla doğru zamanlamayla biz aslında Melikgazi 'nin çok büyük ihtiyaçlarını çok ucuza karşılamış olduk. Bundan dolayı da zevk veriyor bana. Şimdi diğer belediyeler yatırım yapmak zorundalar. Ama yapabilecekleri şey borçlanarak yatırım yapmak. Ama biz çoğu yatırımı yaptığımız epey uygun fiyatlara yaptık. Dolayısıyla bunlardan dolayı da zevk alıyorum. Doğru zamanda doğru karar vermiş olduğunuz için o beni mutlu ediyor.

Evde ekonomiyi kim tutuyor başkanım?

Evde hanım benden daha iyi tutuyor çünkü ben evin çalışmalarına bakamıyorum. Belediyeye baktığımdan zaman ayıramıyorum. Dolayısıyla evle ilgili tüm çalışmaları hanım yapıyor desem yalan olmaz. O benden daha sağlamcı aslında. Ben kamu görevi yaptığım için buradaki bir kurşun hesabı sorulur. Ondan dolayı başkalarına karşı vebalimiz var ama evde harcadığım para kendi kazandığım, maaşımdan helal para olduğu için istediğim şekilde harcıyorum. Onda sıkıntım yok. Ama burası önemli. Yani devletin malını en iyi şekilde kullanmak, harcamaları doğru yapmak ve bunun çevremdeki arkadaşlar tarafından bilinmesi, görülmesi bunları da maddi olarak bütçelerde, bütün tablolarda gösterebilmek önemli.

Gön Hanı çok güzel bir proje, tarihi yapısı nedeniyle heyecan da veriyor…

 Kapalı Çarşı hakikaten kapalı, nefes alabilecekleri bir yer yok. Ben orayı keşfettiğimde hem sevindim, hem üzüldüm. Sevinme sebebim şu, kimse orayı görememiş ve biz gördük. Seçim gecesinde bir tevafuk oldu da gördük. Yani orada kapının olduğunu ben bilmiyordum. Oradan çok geçtim ama o kapı dikkatimi çekmemiş. Belki görsem de çok büyük bir yer olacağını düşünmezdim. O gün, Kapalı Çarşı mescidinde namaz kıldıktan sonra oradaki ufak bir camdan arkaya bakınca o kötü tabloyu gördüm. Kaçak depoları falan. Çok şaşırdım ve o vesileyle sordum. Bu kapının arkasında ne var,  kimin? 50 sene o bölgede yaşamama, gitmeme, gelmeme, ta çocukluğumdan beri, esnaflıktan beri fark edememişiz o bölgeyi.  Ben bilmediğim gibi çoğu arkadaşa sorduğumda onlar da bilmiyorlar Gön Hanı.  Gön Hanı bin metrekarenin üzerinde, üstü açık bir hanı olduğunu pejmürde bir şekilde durduğunu kimse bilmiyor. Herkes şaşırdı. Ve orayı keşfetmek, orada yaptığımız çalışmaların verdiğimiz emeklerin karşılığında yavaş yavaş oranın ortaya çıkması gerçekten yıllar sonra bizi çok sevindiriyor. Hele hele 5 yüz sene önce yapılmış bir tarihi ortaya çıkartmak. Üstü tamamen taşla, toprakla kapatılmış böyle kendi kaderine terk edilmiş bir yer.

Şu an ne durumda, ne zaman hizmete başlar?

Şimdi orayı inşallah yavaş yavaş temizledik. Yaza tamamen o temizlik çalışması bitecek. Hemen restorasyon projesi çizilecek ve bir an önce oranın biz restorasyonuna başlayacağız. Ve Kapalıçarşı 'da yıllardır 70-80 yıldır kullanılmayan yeni bir alan ortaya çıkmış olacak. Bu Kayseri 'ye bence çok büyük değer katacak bir çalışma.

Melikgazi’ye bir meydan daha kazandırdınız…

Eski kiliseyle şimdiki kütüphane Emir Sultan Camii 'nin arasında yaklaşık 40 seneden daha fazla bir süre önce yapılmış 5 katlı betonarme binayı satın aldık. Orası yıkıldı ve çok şükür burnumuz kanamadan hiçbir kimseye bir sıkıntı vermeden orası bitti. Şu anda meydan haline geldi. 2 tarihi eserin arasındaki bu yapıyı kaldırmış olduk. Orası da ayrı bir mutlu etti.

2022 için yeni projeleriniz neler?

2022’de önemsediğimiz ve ilk kez açıklayacağım iki proje var. Bir tanesi kapalı pazar yeri. Bir diğeri de kamp merkezi. Kapalı pazar yeri projesini kime gösterdiysem çok sevdi. Bu kapalı pazarı da meyve sebze veya şarküteri AVM diye düşünebilirsiniz. İçinde kafelerin de olduğu böyle doğal ürünlerin falan satıldığı nezih bir ortam. Mimarisiyle inşallah o çalışma prensibiyle Kayseri 'ye bir renk katacak bir çalışma o. Türkiye 'de benzeri yok. Barcelona 'da, Budapeş 'te de var. Onun için diyorum ya yaptığımız çalışmaları aslında Avrupa 'da, İstanbul 'da anlatmak kolay. Burada biraz anlatmak zor.

Bir diğeri…

Bir diğeri de kamp merkezi. Erciyes 'te  çıkışta kuracağımız bungalov evlerden oluşan 365 gün kullanılacak, çok çeşitli etkinliklerin, yaz kamplarının, kış kamplarının, eğitim kamplarının, spor kamplarının, sağlık kamplarının yapılacağı toplu bir şekilde 40-50 tane bungalovun 150-200 kişi tarafından kullanılabileceği çok harika bir proje. İnşallah onu da bu sene yapabilirsek zannediyorum Melikgazi 'ye çok katma değeri olacak. Bu da açıkçası çevre için hakikaten önemli.

Melikgazi 'nin çevreci yaklaşım için farklı projeleriniz var mı?

Melikgazi 'de başlattığım bir şey “fidan değil ağaç dikiyoruz” sözüyle başladık ve 5 yaşından 50 yaşına kadar farklı büyüklükte ağaçlar dikerek Melikgazi 'nin zaman kazanmasını sağladık. Yani bir fidan diktiğinizde 20 sene beklerken o getirdiğimiz ağaçlarla Melikgazi 'nin 20 yılını birden satın almış olduk. Dolayısıyla şu anda binlerce ağacı şehir merkezine dikiyoruz bir de dağa, taşa değil. Çünkü dağa, taşa diktiğiniz ağacın bakımını yapmazsanız zaten hayvanları yiyor. Yüzde 50’si bile tutmuyor. Ama şehir merkezine diktiğimizde vatandaşlar bizzat o betonarmenin sıkıcılığından kurtulup ağaçların yeşillendiğini, dal budak saldığını çok hızlı bir şekilde görüyor ve ortamı çok hızlı değiştiriyor.

Sizin siyasetçi yönünüzden ziyade daha çok bürokrat bir yönünüzün olduğunu öngörüyorum ben. Açıkçası siyasetin dili de biraz sert, siz daha naif yaklaşıyorsunuz olaylara…

Yapım gereği özellikle öğretim üyesi olduğumdan dolayı çok fazla siyasi olarak görmüyorum. Yani bir de insanları farklı görüşten de olsa kucaklamayı seven onlarla iyi geçinen bir yapım var. Ayrıştırmayı pek sevmem. Dolayısıyla keşke siyasetçilerin, ben de tabii siyasetçi oluyorum ama diğer siyasetçilerin de her görüşe açık olması mümkün olsa. Biraz da zannediyorum yurt dışında uzun süre kalmamdan dolayı. Ben her zaman söylüyorum. Eşim başörtülü kapalı, namaz kılıyoruz, Müslümanız, Türk 'üz. Yurt dışında 6 sene kaldık. Bir gün dahi sıkıntı yaşamadık. Orada Hindusu var,  Budisti var,  Yahudisi var, her cinsten insan var. Ama temel prensip insani değerler. Birbirine saygı, hürmet, işini iyi yapması.  İşini iyi yapan adam hangi dine mensup olursa olsun, hangi etnisiteden olursa olsun orada el üstünde tutuyorlar. Bizim burada da maalesef yani ilin ilçelerine bile gitseniz ayrım var. Bu sefer de köy yardımı. O, o köyden; bu, bu köyden şeklinde bazı şeyler oluyor. Dolayısıyla insanları ayrıştıra ayrıştıra, küçük parçalara koya koya kırılmalar oluyor. İnsana Cenabı Allah 'ın yarattığı bir canlı olarak bakmak, herkese saygı duymak ve çalışanın, disiplinli olanın, ülkeye faydası olanın el üstünde tutulmasını sağlarsak zaten insanlar iyi olmaya çalışır. Yoksa biz ayrıştırarak daha iyilik değil, kötülük yapmış oluruz. O yüzden uğraşıyorum ama bazen de siyasetin keskin dilini kullanmak gerekiyor herhalde. Biz bunu yapamıyoruz. Şu anda meclisimizde farklı siyasi partiden arkadaşlar var. Uyum içerisinde işi yönetiyoruz yani çok şükür.

Mehmet Özhaseki Erciyes benim tarihi projem, yine aynı şekilde Talas 'ta Mustafa Yalçın da Ali Dağı 'na teleferik yapacak; benim tarihi projem diyor. Sizin Melikgazi ya da Talas 'ta bu benim tarihi projem. Bu benim prestij projem yaptım ya da yapacağım dediğiniz bir yer var mı?

Kamp merkezi gerçekten güzel olacak bir proje. İkincisi kapalı pazar yeri çok özel bir proje. Şimdi bu Gön Han zannediyorum içlerinde en öne çıkacak yıllar sonra hatırlanacak bir proje. Bunun gibi projeler var ama şöyle Türkiye 'de yapılan hatalardan bir tanesi popülist birkaç projeyi öne çıkararak onu sahiplenmekle ilgili. Benim temel prensibim 3 senedir yaptığım kendi projelerim değil de vatandaşın ihtiyacı neyse temel ihtiyaçları karşılamak. Evde siz çocuğunuzun süt ihtiyacı var, bez ihtiyacı var. Bunları bırakıyorsunuz. Çok lüks bir koltuk takımı alıyorsunuz veya çok iyi bir tablo alıyorsunuz. Bu şekilde değil de öncelikle sağlık ocağı ihtiyacı varsa, okul ihtiyacı varsa, cami ihtiyacı varsa onları karşılıyorum. Talas 'ta da burada da alt alta çizdiğimizde tarihte yapılmış en fazla vatandaşın ihtiyacını görecek, sosyal donatıları yaptım. Benim projelerim veya ben hatırlanayım diye bir proje peşinde değilim. Ben doğru olan neyse şehircilik açısından fark edilmese de altyapıda da kalsa onları yapmak benim görevim.  Çünkü vatandaş bugün bilmeyebilir. Ama zaman içerisinde bu 20 sene sonra, 30 sene sonra anlaşılır.

Büyükşehir’in yolu Melikgazi 'den geçiyor; Memduh başkanımız, Haseki Başkanımız. Sizin gelecek planınızda Büyükşehir Belediye Başkanlığı var mı?

Öyle bir hedefim yok. Benim Melikgazi hedefim de yoktu. Talas hedefim de yoktu. Üniversitede öğretim üyesi olma hedefim de yoktu. Ben normalde İstanbul 'da kalmak üzere planlarımı yapmıştım ama kader öyle getirdi. Üniversiteden teklif aldık, üniversiteye geldik. Sonra Kalkınma Ajansına Haseki Bakan 'ın danışmanlığını yapmaya başladık. O danışmanlığı da kendisi teklif etmişti. Sonrasında Kalkınma Ajansı 'na görev teklif ettiler; onu kabul ettik. Talas 'a Belediye Başkanı olmamız için zorladılar. Onu kabul ettik. Hakeza Melikgazi’de de de aynısı oldu. Ama ne büyükşehir ne başka bir kamu göreviyle ilgili hiçbir talibim yok. Talebim yok, mücadelem yok. Memduh Başkan 'dan da memnunum. Haseki Bakan’dan da, diğer arkadaşlardan da memnunum. Ben elimdeki görevi en iyi şekilde yapmanın mücadelesindeyim. Yoksa herhangi bir görev için mücadele etmiyorum. Çünkü neyin hayırlı olduğunu, neyin hayırsız olduğunu bilmiyorum.

Vatandaş sizi seviyor…

Ben esnaflık da yaptım. Bugün pazarcılık da yaparak geçimimi sağlarım. Yabancı dilim var. Yurt içinde de yurt dışında da çalışarak geçimimi sağlarım. Çok iyi bir şirket yöneticisi olurum. Dışarıda da çalıştım. Daha önce de yaptım. Dolayısıyla öyle bir kaygım kavgam yok. Ama vatandaşın yakıştırması her zaman oluyor. Hoşumuza da gitmiyor değil. Demek ki yaptığımız işler talep görüyor. Takdir topluyor ki insanlar yakıştırıyor. Tam tersi olsaydı “ya bu adamı bir an önce görevden alsalar gitse” deseler o zaman üzülürdüm. Şu anda üzülecek bir şey yok. Ama şunu da siyasette öğrenmiş olduk. Siz istediğiniz kadar bir yeri isteyin. Özellikle vatandaş istemezse, oy vermezse hepsinden önemlisi de sizi aday partiniz veya ilgili kurum aday göstermezse siz istediğinizi olmak isteyin öyle bir imkân olmaz. Dolayısıyla burada kimin nereye, ne zaman geleceği birincisi aday gösterilmekle ilgili. İkincisi de vatandaşın oy verip vermemesiyle ilgili. Bizim talebimizle, isteğimizle de değil yani. Onu da çok iyi bir şekilde öğrenmiş durumdayım.

>>Dilek BAYRAM