Sümer'de 'edebiyat köyü' kuruldu

Sümer Fen Lisesi Edebiyat Öğretmeni Fatma Hatıper ve öğrencileri tarafından edebiyat konusunda farkındalık oluşturmak için 'edebiyat köyü' oluşturuldu. Fen Lisesinin sayısalcı öğrencilerini, edebi güzelliklerle buluşturmak amacıyla düzenlenen etkinlikte temsili 'edebiyat köyü' oluşturularak çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi.

Sümer'de 'edebiyat köyü' kuruldu

İlginç, bir o kadar da anlamlı çalışmayla alakalı olarak edinilen bilgilerde şunlara yer verildi; “Bu çalışma sayesinde öğrenciler derleme ve fotoğraflama aşamasında pek çok büyüğüyle iletişime geçti ve biraz olsun sanal alemden uzaklaşarak gerçekle karşılaştı. Huzurevlerini, dede ve ninelerini, komşularını ziyaret ettiler. Bu onlarda güzel bir farkındalık oluşturdu. Bu performanslar birer ödev olarak verildiğine göre bu ödevlerin de onlarda iz bırakması çalışmanın en önemli amaçlarından biridir. Bir Fen Lisesinde edebiyat dersi sayısal derslere göre daha az önemsenen konumdadır. Dolayısıyla edebiyat köyü düşüncesi; insanın edebiyattan uzak olamayacağını, öğrencilere hayatlarının her evresinde edebiyatla karşılaştıklarını göstermek gayesiyle ortaya çıkmıştır.  Edebiyat köyünde hem geleneklerimizin öğrencilere öğretmek, velilere hatırlatmak hem de edebiyatın varlığına insanın doğumundan ölümüne kadar tanıklık ettiklerini fark ettirmek başlıca amaçtır. Bundan önceki nesiller öğrencilerin bu projede şimdi gördüklerine ta çocukken tanıklık çünkü onlar yaşamın içindeydi. Şimdiki öğrencilerde görülen en büyük eksiklik sadece öğretimde kalmaları ve yaşamın kenarında onu uzaktan izlemeleri. Edebiyat insan demek. Dolayısıyla edebiyatı sevdirmek için onlara daha farklı yaklaşmak gerektiğini düşünülerek bu projeye girişilmiş ve onlara edebiyatın her yerde olduğu mesajı verilmek istenmiştir. Onlar, doğdukları anda ninnilerle, dinledikleri masallarla, kına ve düğünlerde türkülerle, dua, beddua, atasözü, deyimlerle, askere gönderirken manilerle, aşık olduklarında okudukları şiirlerle ilk yazılı ürünlerimizde Bilge Kağan'ın sözlerinde, Dede Korkut'un kutlu cümlelerinde, salça kaynatan yün çırpan kadınların ağız özelliklerinde, ölümünden sonra da ağıtlarla. Edebiyatla zaten birlikteler. İşte bunu göstermek için ortaya çıkmıştır edebiyat  köyü. Doğum sonrasında ad koyma, kırk çıkarma, sofra adabı, kışlık hazırlıklar, ucu yanık mektuplar, el sanatları, çocuk oyunları, askere uğurlama, kurşun dökme, yün çırpma, kına yakma, Türklerde konukseverlik, bayrak kaldırma, kına ve düğün adetleri, Karagöz oyunu, orta oyunu, meddahlık gibi halk edebiyatı geleneksel tiyatro; ninni, mani, türkü, masal gibi anonim ürünlerin yanı sıra yine anonim olan ama öğrencilere derleme yaptırılıp tişörtlere bastırılan algış ve kargışlar. Bu tişörtler de edebiyat köyünde sergilendi. Algışları beyaz, kargışları siyah tişörtlere bastıran Fatma Hatıper ve öğrencileri algışın dua; kargışın ise beddua demek olduğunu etkinlikte ifade ettiler. Sadece bununla da kalmayıp Türk büyüklerimizi ve ilk yazılı anıtımız olan Orhun Kitabelerini de köylerinde anlatmaya çalıştılar. Bilge Kağan'dan Vezir Tonyukuk'a, Nasrettin Hoca'dan Dede Korkut'a kadar pek çok Türk büyüğümüz konuk oldu bu köye. Edebiyat Köyü’nün açılışını Dede Korkut yaptı. Boy boyladı, soy soyladı köyü kutlu eyledi dualarıyla ve ululadı sözleriyle. Davul ve zurna eşliğinde halk oyunları oynandı. Yani bir şenlik havasındaydı Sümer Fen Lisesi. Köye gelenler kolonya ve lokumla karşılandılar. ”
 
Edebiyat köyünde 100’ü aşkın öğrencinin görev aldığı, Edebiyat Öğretmeni Fatma Hatiper’in dersine girdiği bütün öğrencilere görev verildiği öğrenilirken,  bu ödevlerin öğrencilerde iz bırakması, insanın edebiyattan uzak olamayacağı ve hayatının her evresinde edebiyatla karşılaştıklarının gösterilmesi bakımından önemli olduğu kayıtlara geçti. HABER: KAAN AKBAŞ