GETAT Kongresi'ne 18 ülkenin Sağlık Bakanlığı yetkilileri katılacak

İstanbul'da 24-27 Nisan 2019 tarihinde 'Kronik Hastalıklarda Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları' teması ile düzenlenecek olan 2. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi ve Fuarı'na katılacak olan Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Eczacılık Tarihi ve Etik Anabilim Başkanı Doç. Dr. Halil Tekiner, 'Bilimsel araştırmalarda, tarihsel zenginliğimizden yararlanmalıyız' dedi.

GETAT Kongresi'ne 18 ülkenin Sağlık Bakanlığı yetkilileri katılacak

Cumhurbaşkanlığı'nın himayesinde, Sağlık Bakanlığının ev sahipliğinde, Dünya Sağlık Örgütü'nün teknik sponsorluğunda 24-27 Nisan tarihleri arasında İstanbul'da düzenlenecek olan 2. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi ve Fuarı'nda, 18 ülkenin Sağlık Bakan ve Bakan Yardımcıları konuk olacak. Kongrede 48’i yabancı olmak üzere toplam 140 bilim adamı konuşma yapacak. 4 gün sürecek programda 113 poster sunumu, 127 sözlü bildiri, 19 atölye, 5 çalıştay ve 5 sosyal oturum gerçekleştirilecek.
 
Kongreye konuşmacı olarak katılacak olan Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Eczacılık Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Halil Tekiner, "Türkiye önümüzdeki hafta önemli bir kongreye ev sahipliği yapacak. 2. Uluslararası GETAT uzun adıyla Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp kongresi İstanbul'da düzenlenecek. Bu kongre, Cumhurbaşkanlığı'nın himayesinde, Sağlık Bakanlığı tarafından düzenleniyor. Dünya Sağlık Örgütü de bu kongrenin sponsoru. 2 bin 200 katılımcının yer aldığı bu kongreye 21 ülke bildiri ile katılacak. 18 ülkenin Sağlık Bakan ve Bakan Yardımcıları konuk olacak" diye konuştu. 
 
"Geçmişteki tedavileri anlamak, onların bilimsel değerlerini ortaya koymak için dikkatle incelemeliyiz" 
 
Doç. Dr. Tekiner, "Kongrenin konusu kronik hastalıklarda GETAT’ın kullanımı. Ben de davetli konuşmacı olarak tarihsel süreci ortaya koyan bir konuşma yapacağım. Biz Türkiye’de çok zengin bir coğrafyada 13 bine yakın bitki çeşitliliğinin içerisinde bulunuyoruz. Tarihsel bakımdan çok zengin bir mirasa sahibiz ve tıp tarihini geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarında daha iyi kullanmakla bu anlamda yükümlüyüz. Türkiye kütüphanelerinde birçok yazma eser var. Bu kütüphanelerde bulunan tıp alanındaki eserleri geçmişteki tedavileri anlamak, onların bilimsel değerlerini ortaya koymak için dikkatle incelemeliyiz ve bilimsel araştırmalarda da bu yazma eserlerden yararlanmalıyız. Nitekim son 20 yılda uluslararası alanda yapılan çalışmalar tıp alanındaki yazma eserlerin yeni biyoaktif ilaçların geliştirilme sürecinde çok önemli veriler sağladığını bize ispatlıyor" dedi. 
 
Kayseri Şehir Hastanesinde bulunan ve akupunktur, hacamat, fizyoterapi uygulaması, apiterapi uygulaması ve ozon terapisi yapılan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezi ile ilgili bilgi veren Sorumlu Hekim Dr. Mustafa Öner Küçük, "Merkezimiz 1 Ocak itibari ile çalışmaya başladı. Hem hasta kabulü yapıyoruz hem de Sağlık Bakanlığının belirlemiş olduğu 15 ana branştaki belirlenmiş ‘Geleneksel Tamamlayıcı Tıp’ konusunda da sertifikasyon eğitimi yapıyoruz. 70 arkadaşın eğitimleri tamamlandı" dedi. 
 
Dr. Küçük, "Klinikte hem hastalara bakıyoruz hem de iyi bir eğitim veriyoruz" diyerek şunları söyledi: 
"Hasta bakma yöntemimiz ‘GETAT’ yöntemlerine geçmeden önce modern tıp tetkikleri ile ve yöntemleriyle değerlendiriyoruz. Bu konuda ilgili branşlarla ortak çalışarak ortopedi, fizik tedavi, göz, kardiyoloji gibi branşlarla hastalara ortak bir tedavi protokolü belirledikten sonra bizim alanımıza giren tedavileri burada uyguluyoruz. Bunlar akupunktur, hacamat, fizyoterapi uygulaması, apiterapi uygulaması ve ozon terapisi var. Kronik olan hastalıklarda diz kapağında kireçlenme olan hastalar, sedef hastalıkları gibi hastalıklarda destekleyici tedavi olarak uyguluyoruz. Bağırsak mikrobiyotası bozulmasına bağlı olarak gelişmiş olan sızıntılı bağırsak sendromu olan bir hastamızı önce beslenmesini düzenleyerek probiyotik isimli bir ürün kullandık, dolayısıyla bağırsakta ki iyi bakterilerin sayısı artıp kötü bakterilerin sayısı azalınca bağırsağın kendi içerisinde ki bakteri dengesi sağlanınca hastamız büyük ölçüde rahatladı. Bir sonraki aşamada bağırsaklarına ozon gazı verilip oradaki bakterilerin daha iyi yaşamasını sağlayacağız." HABER-FOTO: İHA