Stratejist Çiftçi: 'Türkiye'nin 'bürokratik oligarşi'den kurtulması lazım'

Söyleşimizde bu hafta, yeni anayasa, başkanlık sistemi, terör ile Trump yönetimindeki ABD konularını ele alırken, konuk olarak da Sosyal Medya ve Bilgi Teknolojileri Strateji Derneği Başkanı Stratejist Abdullah Çiftçi'ye yer verdik.

Stratejist Çiftçi: 'Türkiye'nin 'bürokratik oligarşi'den kurtulması lazım'

Verdiği bilgi ve paylaştığı görüşlerinde Çiftçi, dünyada yeni bölgesel güçlerin, ittifakların oluştuğunu ve devletin hızlı bir şekilde karar almasının önemli olduğunu ifade ederek: “Devletin ‘bürokratik oligarşi’den kurtulması ve kurumsallığın daha istikrarlı bir yapıya kavuşturulması gerek” dedi.
 
TÜRKİYE İLE ABD ARASINDAKİ İLİŞKİLER BU SÜREÇTE GEÇMİŞTE OLDUĞUNDAN DAHA FAZLA ÖNEM KAZANDI ŞÜPHESİZ. BU ANLAMDA ABD’NİN YENİ BAŞKANI TRUMP İLE TÜRKİYE ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ BEKLİYORSUNUZ?
 
Trump’un dış politika stratejisi tüm dünyada merakla bekleniyor; Ortadoğu ve Türkiye politikası henüz net değil. Ama seçim kampanyası sırasındaki vaatlerini Başkanlığında da devam ettirirse, Türkiye için sıkıntılar olabilir. Trump’un seçim vaatleri arasında, “Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacağım, ABD Elçiliğini Kudüs’e taşıyacağım” mesajı vardı. Bu düşüncesini hayata geçirirse, sadece Türkiye için değil tüm İslam dünyası için sıkıntı olur. Trump, mülteciler için güvenli bölge oluşturmaya sıcak baktığını söylemişti ve ilk icraatı olarak, bu konuda çalışma talimatı verdi. Doksan gün içerisinde bu konuda bir proje hazırlayın talimatını verdi. Suriye’de bu güvenli bölge nereye kurulacak henüz belli değil. Trump, PKK/PYD’nin olduğu bölgeleri, güvenli bölge ilan ederse, aslında PKK/PYD’yi koruma altına olarak, Kuzey Suriye’de PKK koridorunun oluşmasına destek vermiş olur. ABD’de Obama/Clinton’un arkasındaki ve aynı zamanda FETÖ’nün arkasındaki ‘küreselci’ gücün, Türkiye’nin iç politikası üzerinde hesapları vardı. FETÖ üzerinden, Deniz Baykal kaseti ile CHP, MHP Kasetleri ile de MHP’nin dizayn edilme çabalarını gördük. Hakan Fidan’ı tutuklama girişimi, Gezi Parkı, 17-25 Olayları ve 15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ’nün arkasında ABD/İngiltere merkezli küreselci güçler vardı. ABD ve İngiltere birlikte küreselci lobilere, şirketlere savaş açtı. Bu nedenle Trump, FETÖ örgütüne destek vermeyecek. Yani Trump başkanlığındaki ABD, Türkiye’nin iç siyasetini dizayn etmeye kalkışmayacak anlamını çıkartabiliriz.
 
ABD’DE, TRUMP’IN SEÇİMİ KAZANMASI İLE DİVİDED STATES OF AMERİKA SÖYLEMLERİNİN YÜKSELDİĞİNE TANIK OLUYORUZ. GERÇEKTEN ÖYLE Mİ, BU SÜRECİN AKIBETİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
 
ABD’de, Hıristiyan Ahlakı, Roma Disiplini, Yunan Aklı çerçevesinde 20. yüzyılın devlet düzeni Kapitalizm ile 21. yüzyılda şekillenen, ‘tek dünya devleti’ kurmak isteyen ateist küreselciler arasında ideolojik bir kavga var. Küreselciler, Trans Pasifik Ticaret Anlaşması (TPP) ile Asya, Trans Atlantik Ticaret Anlaşması (TTIP) ile Avrupa ile gümrük avantajı olan bir anlaşma yapıyordu. Trump, TPP’yi iptal etti, TTIP’e de sıcak bakmıyor. Küreselci şirketler, üretimlerini Çin, Meksika gibi ülkelerde yapıp ABD’ye satıyordu. Trump, Meksika sınırına örülecek duvarın parasını, Meksika’ya ödetme bahanesi ile Meksika’dan ABD’ye giren ürünlere yüzde 20 vergi getirdi. Çin’de üretim yapanlara da yüzde 35-45 arası vergi koyacağını ilan etti. ABD Otomobil devlerini üretimlerini ABD içinde yapmaya davet etti. Ayrıca Alman otomotivlerine de vergi getireceğini duyurmuştu. Trump, üretimi ABD içinde yaptırarak istihdam sağlama peşinde. PEW Araştırma şirketine göre 2015 yılında ilk kere ABD’deki orta sınıf yüzde 50’nin altına düştü. Mavi Yakalı denen beyaz ABD’liler arasında ciddi işsizlik var. Trump ABD’de istihdamı artırarak işsizliği azaltma peşinde. Korumacı ekonomi yaklaşımları Neo-Liberalizmin sonu olarak ifade ediliyor. Trump’un başkanlığa oturduğu ilk gün ‘Womans March-Kadın Yürüyüşü’ adı altında tüm dünyada kadın yürüyüşü organize edildi. Trump taraftarları Soros ekibinin yürüyüşü finanse ettiğini iddia etti. Türkiye’de son 5 yılda ne yaşanmış ise ABD’de de benzeri olaylar yaşanabilir ama bu olaylar toprak bütünlüğünü kaybetmiş bir Amerika anlamına gelmez. Eğer Trump seçimi kaybetse idi, ABD’de çok daha ciddi silahlı eylemler görmek mümkün olabilirdi. Obama’nın LGBT yaklaşımı nedeniyle 2016 yılında 11 Eyalet Obama’yı “Ailemizi tehlikeye atıyorsun”  suçlaması ile mahkemeye vermişti. Trump ile küreselciler arasındaki pazarlık sonucuna göre ABD’de iç siyasal kavganın şiddeti belli olur.
 
TÜRKİYE, ABD’NİN TERÖRE DESTEK VERDİĞİNE AÇIKÇA TANIK OLMAKTA. AYNI ŞEKİLDE AB’NİN DE. BLOKLAŞMALARIN OLDUĞU DÜNYADA TÜRKİYE BU BİRLİKLERİN DIŞINDA NEREDE YER ALMALIDIR VEYA BİR BİRLİKTE YER ALMALI MIDIR?
 
ABD’nin Ortadoğu politikasında ciddi bir Siyonist/Evanjelik dini inançlarının etkisi var. Siyonist ve Evanjeliklerin Ortadoğu politikası dini inançlarının örtüşmesi gereği aynı ve Ortadoğu’da İsrail’e sözde ‘vaat edilmiş topraklar’ın peşinde. Bu nedenle PKK/PYD üzerinden bölgeyi parçalama, ayrıştırma ve bir sonraki aşamada da Büyük İsrail Projesi (BİP) düşüncesindeler. ABD’nin küresel tarafı ise PKK üzerinden seküler ve “Öz Yönetim” adı altında, bölgede bir Kürt devleti peşinde. Trump’un Başkan yardımcısı Mike Pence Evanjelik bir politikacı. Trump’un damadı ise Yahudi ve İsrail yanlısı. Trump, İsrail’in güvenliğine önem verdiğini söylemişti. Bu nedenle Trump’un “Suriye’de Güvenli Bölge Oluşturma” düşüncesi PKK/PYD devletçiğinin veya özerk bölgesinin kurulması anlamına gelebilir. Türkiye,  yaklaşık son 200 yıldır Batı ile iç içe. Tüm kurumları, teknolojik altyapısı Batı ürünleri endeksli. Bu nedenle istese de Batı’dan ani bir kopuş yaşayamaz. Ama Batı içindeki küreselci grubun da Türkiye üzerinde hesapları belli. Türkiye, Batı/Doğu arasında çok dikkatli, dengeli bir politika izlemeli. Rusya ile yakın bir işbirliğimiz var, aynı şekilde Trump’un ABD’si ile de çok problem olmasına rağmen bir işbirliği olabilir. Trump, bölgesel konularda Rusya ile işbirliği yapacağını ilan etmişti. Bu durumda, ABD, Rusya ve Türkiye arasında ortak bir işbirliği zemini olabilir. Ancak Türkiye’nin gözü daima, Türk Cumhuriyetleri ve İslam dünyasında olmalı. İslam ülkeleri ile geliştirilebilecek siyasal, ekonomik projeler, Türkiye’nin gücünü, önemini artırır.
 
TERÖR, DARBE GİRİŞİMİ VE EN SON DOLAR OYUNLARI İLE TÜRKİYE’YE MÜDAHALE EDİLDİĞİNE TANIK OLUYORUZ. EKONOMİK OLARAK DA BAŞARAMAZLARSA Kİ ÖYLE GÖRÜNÜYOR; SIRADA NE VAR?
 
21.yy’da savaş şimdilik devletler üzerinden değil, vekalet örgütleri, terör eylemleri, siber savaş, istihbarat savaşı, finans savaşı olarak devam ediyor. Kendilerini dünyanın sevk ve idaresinden sorumlu güren küreselciler, dünya finans sistemini kontrol ediyor. Anayasa Referandum sürecinde seçmenin oyunu etkilemek için bir taraftan terörü destekliyorlar, diğer taraftan güvenlik nedeniyle Türkiye’nin kredi notunu düşürüyorlar. Türkiye’ye yönelik finansal savaş bölgede bir anlaşma zemini olana kadar devam eder. Türkiye üzerindeki operasyonların seyri bölgede kalıcı siyasal bir çözüm bulunana kadar devam eder. Ancak Trump ile küreselciler arasındaki savaş nedeniyle, karşılıklı birbirinin eylemlerini ifşa dönemi başladı. Türkiye üzerinde terör eylemleri yapanlar, eskisi gibi rahat hareket edemezler. ABD’nin taraflarının kendi içindeki çatışma şiddetine göre Türkiye’de ve Türkiye üzerinde de ABD/Alman/İngiliz ve küreselciler kendi aralarında çatışmaya devam ederler.
 
BÖYLE BİR SÜREÇTE YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARINI VE BAŞKANLIK SİSTEMİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
 
Türkiye üzerinde yoğun dış kaynaklı, halkın moral değerlerini çökertici, vatandaşın devletine güvenini sarsıcı terör, finansal terör saldırısı ve özellikle sosyal medya üzerinden ‘algı yönetimi’ ile psikolojik bir harp uygulaması var. Bu nedenle Anayasa Referandum sürecinde ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı bir söylem kullanmamak gerek. Anayasaya evet diyene ‘vatansever’, hayır diyeni de ‘vatan haini’ olarak nitelendirilmemeli. Dünyada yeni bölgesel güçlerin, ittifakların oluştuğu bugünlerde devletin daha hızlı kararlar alabilmesi ve “Bürokratik Oligarşi”den kurtulması ve kurumsallığın daha istikrarlı bir yapıya kavuşturulması gerek.  Bu süreç iyi yönetilemez ise toplumsal huzursuzluk artar.
 
SON OLARAK TÜRKİYE’NİN YILLARDAN BERİ SORUNU OLAN TERÖRÜN BİTECEĞİNE İNANIYOR MUSUNUZ, TERÖR BİTER Mİ, TÜRKİYE GİBİ JEOSTRETEJİK, JEOPOLİTİK ÖNEME SAHİP OLAN VE KÖKLÜ BİR TARİHİ MİRASIN MURİSİ OLAN BİR ÜLKEDE TERÖRÜN BİTMESİ MÜMKÜN MÜ?
 
Türkiye üzerindeki terör dış kaynaklıdır. Türkiye’nin büyümesini, tarihi misyonunu üstlenmesini engellemek ve bölgesel dizaynı Türkiyesiz yapabilmek için terör ile Türkiye baskı altına alınmak isteniyor. Bu süreç, PKK’nın Kürtleri temsil etmediği, uluslar arası bir maşa olduğunu ortaya çıkardı. PKK artık eskisi gibi Müslüman Kürtler arasında zemin bulamaz. Her şeyin içinde olan ve küreselcilerin kontrolündeki Fethullahçı Terör Örgütü-(FETÖ) ifşa oldu ve hızla kamu kurumlarından temizleniyor. Yıllardır vatandaş arasında “PKK yerine dağlar bombalanıyor” algısı vardı. Ordudaki FETÖ yapılanması dikkate alınırsa, bunun doğru olduğu ortaya çıkıyor. Ama FETÖ unsurlarının TSK içinde zayıflaması ile TSK, PKK’ya ağır kayıplar verdirdi. PKK, FETÖ, DAEŞ gibi terör örgütleri, küreselcilerin terör veritabanına kayıtlı, aynı merkezden yönlendirilen örgütler. Türkiye’deki terör eylemlerinde bu üç örgütün koordineli işbirliği var. ABD ve İngiltere’nin küreselciler ile kapışması, terörün tüm dünyayı tehdit eder hale gelmesi ile önümüzdeki süreçte yeni ifşalar göreceğiz. Bu nedenle Türkiye’de terörün bitmesi, her zamankine göre daha olasıdır. Terör örgütleri sadece dışarıdan değil içerideki işbirlikçilerden de destek alıyor. Türkiye kamu kurumlarındaki sızma, yabancılara çalışan “Bürokratik Oligarşi”yi ve işbirlikçileri temizlediğinde terör Türkiye’de zemin bulamaz. Millet, Suriye’de devletsizliğin ne olduğunu, Akdeniz sularında boğulan mültecileri, tecavüz edilmiş kadınları, yetim kalmış çocukları ve harap olmuş şehirleri gördü. Vatandaşın teröre duyarlılığı ve şuurluluk, kararlılık düzeyi daha yüksek. Bu nedenle Türkiye terörü yener, yenecek. RÖPORTAJ: KAAN AKBAŞ