MÜCADELE EDEN TEK ÜLKE TÜRKİYE

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 'PKK-PYD'nin DEAŞ'la mücadelesi koca bir yalandan ibarettir. Bu iki örgüt arasındaki kavga, ilke değil, çıkar kavgasıdır. DEAŞ gidip PKK-PYD geldiğinde, masum insanlar açısından, araçların ve binaların üzerindeki paçavralar dışında, değişen hiçbir şey olmamaktadır. Türkiye'nin bu iki örgütü birlikte hedef alması, etnik veya dini bir husumetten değil, tam tersine teröristlere karşı izlediği politikadan kaynaklanmaktadır' dedi ve Suriye'deki terör örgütlerine karşı gerçek anlamda mücadele eden ve başarı kazanan tek ülke Türkiye'dir vurgusunda bulundu.

MÜCADELE EDEN TEK ÜLKE TÜRKİYE

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda milletvekillerine ve partililere hitaben bir konuşma yaptı.
 
“31 MART MAHALLİ SEÇİMLERİ ÖNCESİNDE TBMM’Yİ YOĞUN BİR GÜNDEM BEKLİYOR”
 
31 Mart mahalli seçimleri öncesinde TBMM’yi yoğun bir gündem beklediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete taahhüt ettikleri kanunların çıkartılması için komisyonlarda ve genel kurulda milletvekillerine önemli görevler düştüğünü söyledi.
 
Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, birilerin Meclis’i çalıştırmamak, millî iradenin tecellisini engellemek için tüm güçleriyle çalışacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletvekillerine hitaben, “Sizlere düşen, hem bu kifayetsizlere hak ettikleri cevapları vermek, onlara meydanın boş olmadığını göstermek hem de yasama sürecinin kesintisiz çalışmasını sağlamaktır” diye konuştu.
 
Her yerde olduğu gibi Meclis’te de saflar netleştiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir yanda AK Parti ve onunla ülkenin, milletin, devletin bekası konusunda birlikte yol yürüyen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile yerli-millî duruş sahibi kesimler vardır. Diğer yanda ise, ana muhalefet partisi ve artık onunla aynı yolda yürüdüğü gün gibi aşikâr hâle gelen bölücü örgütün güdümündeki parti ile benzeri yapılar vardır” ifadelerini kullandı.
 
Milletin, bu net fotoğraflar arasında bir tercih yapacağını, Türkiye’de yerli-milli siyasetin karşılığının yüzde 100 olduğuna inandıklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oy alamadığımız seçmenleri, gönüllerine giremediğimiz, belki de bunun için henüz kendilerine ulaşamadığımız vatandaşlarımız olarak görüyoruz” dedi.
 
“VATANSEVERLİĞİN, MİLLİYETPERVERLİĞİN NE OLDUĞUNU YERELDE DE GÖSTERECEĞİZ”
 
31 Mart yerel seçimleri için şu ana kadar belediye başkan adaylarını açıklamadıkları sadece altı il veya büyükşehrin kaldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hafta sonu Trabzon, Kocaeli ve Sakarya adaylarını, bu şehirlere giderek milletin huzuruna çıkaracaklarını açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer illerin ilçeleriyle birlikte aday tanıtımlarını ise, AK Parti Genel Merkezi’nden yapacakları görevlendirmelerle hafta sonuna kadar gerçekleştirmeyi hedefledikleri bilgisini paylaştı.
 
Cumhur İttifakı çatısı altında MHP ile belediye başkanlığı seçimlerinde yaptıkları iş birliğinin hayırlı neticelere vesile olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptıkları ittifak konusunda tüm teşkilat mensuplarından, AK Parti MKYK ve MYK’da istişareyle alınan kararlara saygı duyması ricasında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, olayları enine-boyuna istişare ettikten sonra karar verdiklerini vurgulayarak, “Herhâlde bizler bu yürüyüş esnasında özellikle de kaybetmeyi değil, hep Cumhur İttifakı olarak kazanmaya karar vermiş bir davayız, bir hareketiz; bunu böyle bilmenizi istiyorum. Onun için de aramızdaki bu bağları kimse zayıflatma yoluna gitmesin” şeklinde konuştu.
 
Cumhur İttifakı’nın bu yolculuktan 31 Mart akşamı zaferle çıkacağına inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşımızda Sayın Bahçeli’nin ifadesiyle ‘zillet ittifakı’, benim ifademle de ‘illet ittifakı’ var. Bunlara karşı inşallah zaferimizi ilan edeceğiz. Ve vatanseverliğin, milliyetperverliğin ne olduğunu yerelde de göstereceğiz. İktidarıyla, yereliyle omuz-omuza, el-ele bir yürüyüş, ülkemizin değişiminde de inşallah bu sürecin çok çok hayırlı olacağına inanıyorum” dedi.
 
“ANA MUHALEFET, İKTİDARA TALİP BİR SİYASİ ORGANİZASYON GİBİ DEĞİL, MARJİNAL BİR ÖRGÜT GİBİ DAVRANIYOR”
 
Bugün Türk siyasetinin en önemli sorununun ana muhalefet olduğunu, ana muhalefetin, iktidara talip bir siyasi organizasyon gibi değil, marjinal bir örgüt gibi davrandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yerli ve millî duruş sahibi CHP’lileri tenzih ederek söylüyorum ki, bugün CHP yönetimi maalesef, cumhuriyetçilikle de, halkçılıkla da, demokrasiyle de, tarihimizle de, kültürümüzle de uzaktan yakından ilgisi olmayan bir zihniyetin eline geçmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sıkıntının asıl kaynağının, söz konusu partinin başındaki zat olduğunu kaydederek, “Bu zat, sorsanız demokratlığı kimseye bırakmaz, ağzını her açtığında batı ülkelerinden örnekler verir. Ama kendisi genel başkanlık koltuğunda oturduğu dokuz yılda dokuz seçim kaybetmiş olmasına rağmen, oraya çivilenmiş gibi yerinden kıpırdamaz” sözlerine yer verdi.
 
İlgili parti liderinin, koltuğunu riske atmamak için, Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmaya bile cesaret edemediğini ve edemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buna karşılık konu iftiraya, yalana, hakarete gelince aslan kesilir. Kendisine karşı açtığımız davaların, kazandığımız tazminatların haddi hesabı yok. Onaylanıp daha gelecek olanlar da var, o ayrı… ‘Can çıkar, huy çıkmaz’ misali, hangi yola başvurursak vuralım, bu zatı gerçek bir demokrat gibi siyaset yapmaya ikna edemedik” diye ekledi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti; “Bu süreçte dikkatimizi çeken bir başka hususta CHP’nin başındaki zatın ve kimi belediye başkanlarının içlerindeki Bizans aşkı oldu. CHP’nin başındaki zatın öve öve bitiremediği gezi olaylarında duvarlara ne yazıldığını hatırlıyorsunuz değil mi? Evet, bu zatın demokrasinin ve özgürlüğün sesi diye tarif ettiği Gezi olaylarında duvarlara ‘zulüm 1453’te başladı’ sloganı yazılmıştı. Ankara’daki Malazgirt 1071 Bulvarının inşasını protesto ederken Bizans askeri kıyafeti giyen provokatörleri savunan da bu zattı. Geçtiğimiz hafta CHP’li Edirne Belediye Başkanı’nın astığı afişler konuşuldu. Serhat şehri Edirne’nin ismini bir kenara bırakıp Bizans dönemindeki ismiyle hazırlanan afişler, CHP zihniyetinin yeni bir tezahüründen başka bir şey değildir. Bu heykeldeki Kıbrıs Türk’ü temsilcisinin yüzünün tahrip edilmiş olması da ayrı bir garabet örneğidir. Bunların İstanbul Büyükşehir Adayının Kıbrıs’la ilgili yaptırdığı heykele adadaki tüm Türklerin katledilmesini savunan Rum lideri koyması da aynı hastalıklı zihnin eseridir.”
 
“MİLLETİN HAK, HUKUK VE ÖZGÜRLÜK ALANINI GENİŞLETMEYE ÇALIŞIYORUZ”
 
Uzunca bir süredir CHP’nin, Türkiye’de ülkenin ve milletin hayrına yapılan her işin karşısına yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP zihniyetinin tek parti devrinden beri uçak ve silah fabrikalarını kapattığını, otomobil üretme girişimlerini engellediğini altyapı yatırımlarını yasaklayıp savsakladığını, tüm hizmetleri engellemek için var gücüyle çalıştığını söyledi.
 
Osmanlı döneminde başlayıp Atatürk’ün hassasiyetle sürdürdüğü demir yolu hamlesini onun ölümüyle CHP’nin durdurduğunu, İstanbul Boğazı’ndaki üç köprünün inşasına, Keban ve Seyhan Barajlarının yapımına, Avrasya ve Marmaray projelerine karşı çıktığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Varlık sebebini medeniyetimize ve kültürümüze ait ne varsa hepsini de yok etmek, yeni atılan adımları da engellemeye çalışmak olarak belirlemiş bir partiyle karşı karşıyayız” sözlerine yer verdi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin milletin hakkının, hukukunun, özgürlüğünün alanını genişletmeye çalıştıkça, ilgili partinin faşist yüzlerinin açığa çıktığını dile getirdi ve “Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan Cumhurbaşkanını bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak, faşistliğin dik alasıdır. Bu ülkenin başörtülü hanımlarına ‘Suudi Arabistan’a gidin’ demek, faşistliğin en sefil hâlidir” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’de insanların yaşam biçimiyle uğraşanın CHP zihniyeti olduğuna, AK Parti’nin ise ülkede yaşam çeşitlerini garanti altına alan bir siyasi zihniyet olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu milleti ‘bidon kafalı’ diyerek, ‘göbeğini kaşıyan adam’ diyerek, ‘makarnacı’, ‘kömürcü’ diyerek, ‘dağdaki çobanın oyuyla benimki bir mi’ diyerek aşağılayanların faşistliği lime lime üzerlerinden dökülmektedir” ifadelerini kullandı.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında, “Neresinden tutsanız elinizde kalan bu CHP zihniyeti, inşallah önümüzdeki seçimlerde milletimizden hak ettiği dersi bir kez daha alacaktır. Yeter ki biz milletimize verdiğimiz sözlerin arkasında duralım. Yeter ki biz milletimize hâkim değil, hadim olmaya geldiğimizi unutmayalım. Yeter ki biz AK Parti’nin milletin partisi olduğunu, milletle birlikte bugünlere geldiğini ve yine milletle birlikte geleceği yürüyeceğini unutmayalım” dedi.
 
“KREDİ KARTI BORÇLARINI ÖDEME GÜÇLÜĞÜ YAŞAYANLAR BORÇLARINI TEK BİR ÇATI ALTINDA TOPLAYABİLECEK”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında; düzenli sosyal yardım alan ihtiyaç sahibi vatandaşların aylık 150 kilovat saate kadar elektrik tüketimlerini devletin ödeyeceğini, Ziraat Bankası aracılığıyla kredi kartlarını ödeme güçlüğü yaşayan vatandaşların kredi kartı borçlarının tek bir çatı altında toplanarak borcunun kapatılacağını, çok uygun şartlarda 24-60 ay vadeyle aylık gelirine uygun bir şekilde borcunu ödeyebileceğini müjdeledi. Halkbank esnaf ve sanatkârların işletme ve yatırım kredisi ihtiyaçlarını karşılamak üzere 2019’da yaklaşık 350 bin esnafa 22 milyar liralık kredi kullandıracağını da sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, çiftçiye tarım ve hayvancılıkta 2 milyar 35 milyon 300 bin TL destek sağlanacağını, Ziraat Bankası’nın çiftçiye destek olmak için kredi ödemelerinde farklı erteleme, yeniden vadelendirme ve yapılandırma alternatiflerini geliştirdiğini hatırlattı.
 
“SURİYE’DEKİ TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI GERÇEK ANLAMDA MÜCADELE EDEN TEK ÜLKE TÜRKİYE”
 
Konuşmasında Suriye meselesine de değinerek kritik bir dönemden geçildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin en başından beri bu konuda ilkeli bir tutum içinde olduğunu, Suriye’nin toprak bütünlüğü, Suriye halkının kendi geleceğini tayin etme hakkı, yeni anayasa ve özgür seçimler gibi konularda en başından beri aynı kararlı duruşu sergilediğini hatırlattı. “Suriye’deki terör örgütlerine karşı gerçek anlamda mücadele eden ve başarı kazanan tek ülke Türkiye’dir” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekâtında, hakkında onca efsane üretilen DEAŞ’ı, 3 bin teröristi etkisiz hale getirerek darmadağın edenin yine Türkiye olduğunu kaydetti.
 
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ulusal Güvenlik Konseyi Danışmanı John Bolton’un İsrail’de yaptığı açıklamalarda Türkiye ile ilgili mesajlarını kabullenmelerinin mümkün olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: “Bunlar bu ülkede benim Kürt vatandaşım kimdir, YPG-PYD bunlar kimdir, PKK kimdir, herhâlde bunları tanımıyorlar. Hiçbir zaman PKK terör örgütü, PYD-YPG terör örgütleri benim Kürt vatandaşlarımın, kardeşlerimin temsilcisi olamaz. Yani Amerika eğer bunları Kürt kardeşlerimiz olarak değerlendiriyorsa burada çok ciddi bir yanılgı içerisindeler. Biz bu terör örgütü mensuplarını ister Kürt vatandaşlarımızın içerisinden çıkmış olsun, ister Arapların içerisinden çıkmış olsun, ister Türklerin içerisinden çıkmış olsun, eğer teröristse gereğini yaparız hakkından geliriz. Yani terörist olacak, eee? ‘Bunlar işte Kürt, bunlara dokunmayın’; yok böyle bir şey. Teröre yeni bir tarif mi geliştirdiniz? Böyle bir şey olamaz. Arap aynı şey, Türklerin, Türkmenlerin içinden de bunlar çıkmış olabilir, nereden çıkarsa çıksın eğer teröristse gereğini yaparız ve bu konuyla ilgili olarak John Bolton çok ciddi bir yanlış yapmıştır, kim bu şekilde düşünüyorsa onlar da yanlış içerisindedir. Ve bizim bu noktada asla taviz vermemiz mümkün değil ve Suriye’deki terör koridoru içerisinde yer alanlar bir defa gerekli olan dersi alacaklardır. Bizim YPG’yle, PYD’le, PKK ile DEAŞ’ın arasında en ufak bir fark yoktur.”
 
“TÜRKİYE HER ZAMAN SÖZÜNÜ TUTAN BİR ÜLKE OLMUŞTUR VE MÜTTEFİKLERİNDEN DE AYNI HASSASİYETİ BEKLEMEKTEDİR”
 
ABD Başkanı Donald Trump ile yaptıkları telefon görüşmesinde net bir anlaşmaya varmış olmalarına rağmen ABD yönetiminin farklı kademelerinden farklı seslerin gelmeye başladığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Trump’ın Suriye konusuna bakış açısı ve buradan çekilme konusundaki kararlılığı bizim referans noktamız olmaya devam ediyor” dedi.
 
ABD Başkanı Trump’la vardıkları anlaşma gereğince Suriye’de hâlâ faaliyet gösteren DEAŞ unsurlarına yönelik bir askerî harekât için gerekli hazırlıkları büyük ölçüde tamamladıklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde DEAŞ’la birlikte PYD, YPG gibi bu terör örgütlerine yönelik de adımlarımızı atmakta kararlıyız. Çok yakında Suriye topraklarındaki bu terör örgütlerini etkisiz hâle getirmek üzere harekete geçeceğiz. Bu müdahalemize engel olmaya çalışan başka teröristler de olursa elbette onların da hakkından gelmek boynumuzun borcudur” diye konuştu.
 
Sınırları dibinde Türkiye’ye yönelik hazırlık yapan bir terörist güruhuna izin verilmesini bekleyenlere, şimdiden yanıldıklarını söylemek istediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hassasiyetimizi bildikleri hâlde terör örgütünün arkasında duranlara da diyecek iki çift sözümüz tabi ki vardır. Onu da yüzlerine karşı söylüyoruz, söyleriz. Türkiye her zaman sözünü tutan bir ülke olmuştur ve müttefiklerinden de aynı hassasiyeti beklemektedir” vurgusunda bulundu.
 
“SURİYE’DE TÜRKİYE’NİN KÜRTLERİ HEDEF ALDIĞI YALANI EN ÇİRKİN İFTİRADIR”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Suriye meselesinde Türkiye’nin inisiyatifi arttıkça yeni yalanlar ve çarpıtmalar tedavüle sürülmeye başlandı. Türkiye’nin Suriye’deki Kürtleri katledeceği iftirasını ortaya atanlar, aslında meselenin gerisindeki gerçeği çok iyi biliyorlar. Bu söylemin amacı Suriye’deki duruma yakından vakıf olmayanların kararlarını ve uluslararası kamuoyunu etkilemektir. Biz canlarını ve geleceklerini kurtarmak için Suriye’den ülkemize gelen hiçbir kişiye ne dinini ne kökenini ne meşrebini ne de başka herhangi bir vasfını sormadık, sormayız. Şu anda Kobani’den ülkemize gelen 200 bin Kürt kardeşimizi bu ülkede kim barındırıyor? Batı mı barındırıyor, bir başkası mı barındırıyor? Onlar şu anda bizim güvenlik şemsiyemizin altında ülkemizde yaşıyorlar. Bunu görmeyeceksin, geleceksin ‘Kürtleri öldürmeyin’ diyeceksin. Hangi Kürt öldürüldü teröristten başka. Teröristleri öldürmek için ne gerekiyorsa yaparız; Cudi’ye de gireriz, Gabar’a da gireriz, Tendürek’e de gireriz ve gereğini yaparız. Geçmişte de aynısını yaptık, bundan sonra da yapacağız. Ne dedim? İnlerine gireriz ve giriyoruz.”
 
Türkiye’nin; Saddam Hüseyin Irak’ın kuzeyine saldırdığında canlarını kurtarmak için Türkiye’ye yönelen yarım milyon insana hiç tereddüt etmeden sınırlarını açtığını, Esed’in Suriye’de insanlara baskı yaptığında kökenlerine ve meşreplerine bakmadan hepsinin hakkını-hukukunu savunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her kim ki mazlumu Türk diyerek, Türkmen diyerek, Kürt diyerek, Arap diyerek, Ezidi diyerek yaftalıyorsa, bilin ki o zalimin ortağıdır” ifadelerini kullandı.
 
“Türkiye sadece yaşatmaya gider, huzur vermeye gider, güven sağlamaya gider, kalpleri fethetmeye gider. Tek istisnamız; terör örgütleridir, teröristlerdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arapların ve Türklerin içinden teröristlerin çıktığı gibi Kürtlerin içinden de çıktığını; ancak kendilerinin teröristin kimliğine değil, gerçekleştirdiği eyleme, döktüğü kana, yaptığı zulme bakarak teröristleri masum halktan ayırt ettiklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Türkiye nüfusunu etnik kökenlerine göre asla ayırmadığımız gibi komşularımıza da kesinlikle aynı gözle bakmadık, bakmayız. Bunun için Suriye’de Türkiye’nin Kürtleri hedef aldığı yalanı; en alçak, en onursuz, en çirkin, en bayağı iftiradır” şeklinde konuştu.
 
“BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ SURİYE’DE NEREYE HÂKİM OLMUŞSA ORADA İNSANLARA ZULMETMİŞTİR”
 
DEAŞ terör örgütü Kobani şehrine saldırdığında buradan kaçan 100 binin üzerindeki kişiye, sızmaya çalışan teröristlerin de bulunması ihtimaline rağmen, Türkiye’nin sınırlarını ve yüreğini açmakta tereddüt etmediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK-PYD bu şehri ele geçirdiğinde gelenlerin bir kısmının geri dönmediğine dikkat çekti. Kalan mültecilerin, bir terör örgütü gidip yerine bir başka terör örgütü geldiğinde canlarının, mallarının ve namuslarının güven altında olmayacağını bildiği için dönmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nitekim öyle de oldu, bölücü terör örgütü Suriye’de nereye hâkim olmuşsa orada insanlara zulmetmiştir, mallarını ellerinden almıştır, çocuklarına musallat olmuştur, baskıyla, tehditle, şantajla insanları huzursuz etmiştir” diye ekledi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “PKK-PYD’nin DEAŞ’la mücadelesi de koca bir yalandan ibarettir. Kardeşlerim, bu iki örgüt arasındaki kavga, ilke değil çıkar kavgasıdır. DEAŞ gidip, PKK-PYD geldiğinde masum insanlar açısından araçların ve binaların üzerindeki paçavralar dışında değişen hiçbir şey olmamaktadır. Türkiye’nin bu iki örgütü birlikte hedef alması etnik veya dini bir husumetten değil, tam tersine teröristlere karşı izlediği politikadan kaynaklamaktadır. Amerikalı ve Avrupalı dostlarımıza da aynısını tavsiye ediyoruz, Suriye halkını ne rejimin katliamları ne de terör örgütlerinin zulmü altında bırakmak bize yakışmaz. İşte Fransa’da Sarı Yelekliler içlerinde PKK var, acaba bunu hiç inceldiler mi, araştırdılar mı? Bak biz buradan biliyoruz, içinde PKK’lılar var, bu gerçeği görmeleri lazım. Ve yarın diğer ülkelerde de aynısı olacak. Bu PKK denilen terör örgütü onlardan besleniyor, onlardan gücünü alıyor, bumerang gibi. Bize akıl verenler, önce kendi şöyle durumlarını bir test etsinler.”
 
Hiç kimsenin, bu sürecin insani yükünü tek başına omuzlayan Türkiye’den, güncel çıkarları için, Türkiye’nin beka meselesinden vazgeçmesini beklememesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, istiklali ve istikbali için 15 Temmuz’da topyekûn ölümü göze almış bir millet olarak, Suriye’de de, diğer bölgelerde de yapmamız gereken neyse onu hayata geçirmekten geri durmayacağız. Aynı bedeli göze alan varsa buyursun çıksın karşımıza” dedi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını, geçtiğimiz günlerde bir öğrencisi tarafından öldürülerek şehit olan Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Ceren Damar’a ve onun şahsında vefat etmiş tüm öğretmenlere Allah’tan rahmet dileğinde bulunarak tamamladı.
 
“BU ZİYARETTEN SONRA HER AN TRUMP İLE İRTİBATA GEÇMEK GEREKEBİLİR”
 
Toplantıdan çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bolton gelmeden önce bazı mesajlar verdi. Bu da Türkiye'nin doğal olarak tepkisini çekti. Onunla bir görüşme öngörülüyor muydu, mesajları üzerine mi iptal oldu?” şeklindeki soruya şu cevabı verdi: “Bolton'un zaten muhatabı İbrahim Kalın Bey. Dolayısıyla İbrahim Kalın Bey kendisiyle görüşme yapacaktı. Biz eğer gerekli görürsek böyle bir talebe biz de evet diyebilirdik. Ama İbrahim Kalın Bey, ondan sonra Genelkurmay Başkanımız, onlar görüşmeleri zaten yaptılar. Bizim tabii şu anda yoğun mesaimiz var. Böyle bir şeye şu anda gerek yok.”
 
Rusya'ya yapılması planlanan ziyarete ilişkin soru üzerine, tarihin henüz kesinleşmediğini, karşı taraftan tarih beklendiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısındaki konuşması hatırlatılarak, “(Operasyon hazırlığımız tamamlandı) dediniz. Var mı yakın zamanda operasyon?” sorusuna cevaben, “Bizim biliyorsunuz, bir zamanlar 'Ayşe tatile çıkmıştı', biz de bir gece ansızın gelebiliriz. Şu ana kadar hep öyle gitti” dedi.
 
ABD Başkanı Donald Trump ile yeni bir telefon görüşmesinin öngörülüp öngörülmediği yönündeki soruyu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her an olabilir diyorum. Şimdi bu ziyaretten sonra her an bir irtibata geçmek gerekebilir” sözleriyle cevapladı. HABER-FOTO: CUMHURBAŞKANLIĞI BASIN MERKEZİ