Karahan: 'Bizden en çok korktukları şey birlik olmak vatana sahip çıkmak'

Söyleşimizde bu haftanın konuğu yaşanan terör saldırısı nedeniyle Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) Kayseri Şube Başkanı Ertunç Karahan oldu.

Karahan: 'Bizden en çok korktukları şey birlik olmak vatana sahip çıkmak'

Terörle ilgili görüşlerini aldığımız Karahan: “Vatandaşlar olarak görevimiz terörden medet umanların en çok korktuğu şeyi yapmaktır. Yani birlik ve beraberliğimize her zamankinden daha fazla sahip çıkmaktır” dedi.
 
BİR EMEKLİ ASTSUBAY OLARAK TÜRKİYE VE KAYSERİ TERÖR NOKTASINDA NASIL KORUNABİLİR, BU KONUDA NELER SÖYLEYECEKSİNİZ?
 
Uyanık olmalıyız. Etrafta olup bitenleri izlemeliyiz, şüpheli varsa bunu güvenlik güçlerine ihbar etmeliyiz. Tabi ihbar mekanizmalarının da iyi işlemesi, güçlendirilmesi lazım. Mesela geçen yaşadığımız ve şehrimizi, ülkemizi üzen bombalı terör saldırısında bir gün önce patlamayı gerçekleştiren terörist Başakpınar köyünde sabahlamış araçla. Bundan dolayı köylüler kahroluyor. Biz bunu nasıl bilemedik, engel olamadık diye üzülüyorlar. Şüpheliler iyi takip edilmeli. Farklı olan, alışılmadık durumların farkında olmalı ve bu durumları hemen bildirmeliyiz. Millet olarak daha duyarlı, uyanık olmak mecburiyetindeyiz. Hele ki bu süreçte böyle hareket etmeye çok ihtiyacımız var. Tabi millet olarak üzerimize düşen bir başka ve önemli görev de birliktir. Devletimiz elbette bizlere bu acıları yaşatanlardan hesap soracaktır. Vatandaş olarak bizlerin görevi ise bizi teslim almak isteyen teröre karşı tek ses, tek yürek olmaktır. Bu süreçte tuzaklara, provokasyonlara dikkat etmeliyiz. Oyuna gelmeden terörden medet umanların en çok korktuğu şeyi yapmaktır. Yani birlik ve beraberliğimize her zamankinden daha fazla sahip çıkmaktır. Gün bir olma, iri olma, diri olma günüdür. Geçmişi irdeleyip ama demeden birleşeceğiz. Halkımızın başta cumhurbaşkanımız, hükümet ve kamu yetkililerinin talimatları dışına çıkılmamalıdır.
 
GÜVENLİK NOKTASINDA EKSİKLERİMİZ VAR MI, BU KONUDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
 
Yani ben bakıyorum, böyle kalabalık yerlerde falan gerektiği gibi güvenlik önlemi alınmıyor. Mesela geçen Atatürk’ün Kayseri’ye geliş yıldönümü idi. Biz de katıldık törene. İşte orada bir grup polis, bir grup asker, siviller, protokol var. Ve alan herkese açık, alana herkes her yerden girebiliyor. Ben düşünüyorum yani bu olayların olup olmaması bizim kontrolümüzde değil. Teröristin elinde. Bize de önlem almak düşüyor. Şimdi polisimiz orada duruyor ama durmak bir önlem değil. Yani orada durulduğunda önlem alındığı düşünülüyor ancak emniyet önlemi alındı diye bir durum yok aslında. O gün tören alanına her yerden girilebiliyordu. Bu gibi yerlerde önlem şart. İşte bombalı saldırıdaki aracın oradan çalınması, araç sahibinin emniyete gidip haber vermesi, kendi imkanları ile aracın il dışında ve başka bir şehirde görüldüğünün tekrar söylenmesi ve aracın buraya kadar gelmesi, Başakpınar’da kalması bir gece. Bunlar bizim güvenlik zaafımız. Teröristin de zaafları var ama bizim de bu noktada zaafımız var. Emniyet güçleri ve istihbarat üzerine düşeni layıkıyla yapacak. Halkın görevi de ihbar etmek. Şüphelilere de gereken takibat iyi yapılmalı.
 
YURT DIŞINDA TERÖRLE MÜCADELE NASIL SÜRDÜRÜLÜYOR. BUNA DAİR NELER PAYLAŞACAKSINIZ?
 
Öncelikle potansiyel teröristlerin iyi takip altında tutulması gerekiyor ülkemizde. Silahlanmasına ve birleşerek güçlenmesine izin verilmemelidir. Bu potansiyele sahip kişilerin parayla vergiyle ilgili işlemlerini takip etmek gerekiyor. Bu noktada yurt dışında bu işi nasıl yapıyorlar. Devletin vergi kısmı, basını ve istihbaratı birlikte çalışıyor. İstihbarat bu adam hakkında haber yapacağız dediği zaman basın hiç düşünmüyor. Devlet ekonomik yönden güçlenmemeleri için gerekli tedbirleri alıyor ve yasadışı her türlü faaliyetlerini tespit ederek tedbirini alıyor. Dolayısıyla yani bunu yapacak kişiler, gruplar kontrol altında tutuluyor. Bunlar artık tepelerinde bir gücün olduğunun, hareketlerinin takip edildiğini hissediyor. Ya düzelecek yada niyeti çok çabuk ortaya çıkacak. Çünkü sıkıştırılıyorlar. Biz bunlara bu ülkede ne diyoruz. Hak diyoruz hak. Ama yurt dışında onlara hak vermiyorlar. Doğrusunu da yapıyorlar. Devlet ne olursa olsun üzerine gidiyor. Ve burada basın ayrı hareket etmiyor, parçalanmıyor, aynı haberleri yapıyor. Devletin yanında duruyor. Şimdi vergi kısmı geliyor her şeyini takip ediyor devlet. Biz eğer bu para durumunu gerektiği gibi takip etseydik bu hale gelmezdi.  
 
DEVLETİN TERÖRLE MÜCADELESİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
 
Devletimiz terör örgütlerine karşı yurt içinde ve yurt dışında dünyada eşi görülmemiş bir mücadele veriyor. Ülkemiz çok zor bir süreçten geçiyor. Devletimiz elbette bizlere bu acıları yaşatanlardan hesap soracaktır. Vatandaş olarak bizlerin görevi ise bizi teslim almak isteyen teröre karşı tek ses, tek yürek olmaktır. Bu süreçte tuzaklara, provokasyonlara dikkat etmeliyiz. İhbarın bulunduğu yerlerde kurumlar eksik. Bu da askerin bölgesi, polisin bölgesinden kaynaklanır. İşte bir grup PKKlı toplanmış bir yere, siz oraya içinde iki üç polis olan bir araç yollarsanız onlar orada dayak yer de çıkar. Yurt dışında görüyoruz. 1 kişi de olsa 2 kişi de olsa bir çok polis geliyor oraya, toplanıyorlar etrafına alt ediyorlar. Bu da polisin, devletin gücünü gösterir. Biz çok gördük meydanlarda hırpalanan, yıpratılan polisleri, güvenlik güçlerini. Biz yanlış işlerle uğraşıyoruz. Bakın halk bedel öder. Biz bedel ödüyoruz. Ödeyeceğiz de. Ben buradan bunu söylüyorum. Padişahın dünya kadar hataları yok muydu? Devlet, lider bir karar alır, halk da buna uyar. Karar doğruysa da yanlışsa da halk bedel öder. Devlet kararı verecek bu uygulanacak. Ama biz kendi içimizde çatışmayacağız. Birliğimizi koruyacağız, ayrılığa düşmeyeceğiz. Mesela halk sosyal halkları için sokağa çıkar efendi efendi hakkını sorar, tepkisini dile getirir. Halk olarak biz bakıyorum belediyenin yaptığı kaldırımları bile sorgulamıyoruz. Ama biz buna bile karışmıyorken,  böyle ciddi, uluslararası konularda halk olarak hükümetin, devletin karşısına dikiliyoruz. Yani hata da yapılabilir. Bedel de ödenir. Kararlar kötü de olsa liderin arkasında durulmalıdır. Yoksa Mısır, Irak, Libya gibi olunabilir.
 
SON OLARAK SİZCE TERÖR BİTER Mİ?
 
Terör bitmeyecek. Neden bitmeyecek. Artık savaşlar yön değiştirdi. Savaşlar artık cephelerde olmuyor. Teknoloji savaşları var. Küresel güçler ülkeleri birleştiriyorlar. Mesela Avrupa ülkelerini birleştirdiler Avrupa Birliği yaptılar. Şimdi Merkel ne derse 40 tane Avrupa ülkesi onu demiş oluyor. Bir de onları da kuran, onlara hükmeden güç var. Avrupa Birliği’ni Avrupalılar kurmadı. Yine başında kürsel güçler, Yahudilerin olduğu, Amerika’dan kontrol edile güçler AB’yi kurdular. Dolayısıyla AB’yi zamanla halletmek de kolay. AB’deki ülkelerin orduları zayıfladı. Bir gün sabah kalktığımızda, AB dağıldığında herkes kendi ordusunu kurmaya başlayacak. Silahlanma yarışı başlayacak, birbirlerine düşecekleri. Birliğin gücü var ama dağılınca da ne olacağınız belli değil. Küresel güçler bunu rahat kullanıyorlar. Terör bitmeyecek. Bir de terör çok boyutlu bir olay. Siyasi nedenlerle değil sadece ekonomik gerekçelerle de terörizm yapılıyor. Büyük ölçeği var, küçük ölçeği var. İnsan çok kazanmak adına böyle girişimlerde de bulunabilir. Mesela bir camcı, parayla çocukları tutup camları kırdırıyor, lastik patlattırıyor. Bu da bir terör. Sonra daha büyük boyutta diyelim turizm gelirleri az olan bir ülke, turizm gelirleri çok olan diğer rakip ülkede bir patlama yaptırır. Oraya turist gitmesin, benim ülkeme gelsin diye. Yani terör bitmez diye düşünüyorum ama etkileri azaltılabilir. RÖPORTAJ: KAAN AKBAŞ